Bayramı geçirdik.
147 ölü, 792 yaralı…
Bunlar acı bilançonun trafik tarafı…
Bir de yüzme tarafı var.
40 kişi boğularak öldü.
Ne bayram!..
Haberlere yansıyan ölüm: 187.
Bayram ve tatiller savaştan beter can alır halde…
4 günlük bayramı 2 güne, 3 günlük bayramı 1 güne mi indirmeli n’apmalı?..
Kurallara uymayan sürücüleri nasıl akıllandırmalı?..
Denize gireceksen yüzme bilmen gerektiğini, bilmiyorsan en azından boyunu geçmemen gerektiğini, dalgada, rüzgarda denizin tehlikeli olduğunu…
Nasıl öğreteceksin ki?..
Bayram binlerce kişiye acı yayarak geldi geçti, her bayram olduğu gibi, savaştan beter ölüm sayısı ile bir kez daha arşivlerde “rakamsal” yerini aldı!
Bir sonraki bayrama kadar!
*
Bayramın ardından çekirge sürüsü insanoğlu(!), ardında devasa ve tarifsiz bir çöp yığını ile kirlilik bıraktı.
Basit bir soru ama cevapsız işte: Neden gezdiği, piknik yaptığı, denize girdiği yerde çöpleri olduğu gibi bırakır insan?..
Hiç mi sorumluluk duygusu yoktur; bu kadar mı düşüncesizdir, böylesine mi bencil, vurdumduymaz ve insanlıktan nasibini almamış haldedir?..
Bu rahatlık karşısında Japonların çöp toplamalarına ne demeli?..
*
Bayramdan döndük.
1980’lerden beri Pazar günleri aynı saatlerde yayınlanan Western Kuşağı’nı TRT’nin yayından kaldırdığını öğrendik.
Sebep?
ABD’ye tepki olarak böyle bir karar alındığı iddiası var ama resmi bir açıklama yok.
Kovboy filmlerini seversiniz sevmezsiniz ama her zaman söylüyoruz, sevmiyorsan izlemezsin, zaten artık sayısız kanal var, zaplamak bile saatler alıyor neredeyse!
Ama bir klasiğe son vermek?!
Seyirciyi cezalandırmak değil de ne?
Aynı futbol maçına seyirci almama veya ekran karartma gibi.
Oysa 40 yıllık bir gelenekti kovboy kuşağı.
Anlaşılmaz bir kararla kaldırmak.
Üzüldük; geçmişten gelen bir alışkanlığın daha yok edilmesinden.
*
Cevabı olmayan sorular çok bizim topraklarda.
Mesela dün yine bildiğimiz ve hep yinelenen aynı haber vardı gazetelerde:
“Babasının tabancasıyla oynayan çocuk, yanlışlıkla ateşleyince hayatını kaybetti.”
Silahın ne işi var çocuğun erişebileceği mahalde!
Silah ortada ise o evdeki yetişkinler nerede?
Silah evdeyse neden şarjörü takılı?
Emniyet kilidi neden aktifleştirilmez?..
Sorular hep aynı…
Lakin bir türlü cevapları yok.
Ardında kalan acı ise çok.
*
Çocuklar sokakta oynuyor.
Çocuk bu oynayacak.
Sesleri çıkacak cıvıl cıvıl.
Gürültü yapıyorlarmış diye silah sıkmak da neyin nesi?..
Kafayı yemişliğin son raddesine daha kaç kaç çıkacağız?…
*
Cevabı olmayan sorular…
Hep sorular…
İnsanlığımızı sorgulatan abukluklar.