KIBRIS harekatında şehit olan Yüzbaşı Cengiz Topel’in nasıl şehit olduğunu bilir misiniz?
Uçağı arızalanınca paraşütle atlayan Topel Rumların kontrolündeki bölgeye iner.
Rumlar barış gücü askerlerinin gözü önünde onu esir aldıktan sonra Lefkoşa’ya götürürler.
Türkiye Lefkoşa BE aracılığıyla Yüzbaşının serbest bırakılması istenir.
Rumlar Yüzbaşı Cengiz Topel’in hayatta olduğunu ve sorgulandığını bildirirler.
Fakat beş gün sonra cesedini Birleşmiş Milletler barış gücü askerleri vasıtasıyla Türk yetkililere gönderirler. Ceset üzerinde işkence gördüğü anlaşılır.
Rumlar Cenevre Sözleşmesi’ni hiçe saymışlar, genç Yüzbaşıyı korkunç işkencelere tâbii tutarak öldürmüşlerdir. Cesedi inceleyen Eşref Düşenkalkar’ın ifadesi gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Eşref Düşenkalkar, “Türk doktorların ve Birleşmiş Milletler askerlerinin huzurunda Topel’in cesedini dikkatle incelediğimde, sol gözünün Rumlar tarafından tahrip edilmiş ve her iki kolunun pazusunun matkapla delinmiş olduğunu gördüm.
Edep yerleri ezilmiş, kafatasının sol tarafına bir beton çivisi çakılmıştı. Sol ayağı da kırılmıştı.
Bunlar yetmezmiş gibi, boğazından göbeğine kadar göğsü yarılmış ve çuval diker gibi yeniden dikilmişti
İç organlarını çalmışlardı, akciğeri ve kalbi noksandı” der
Cengiz Topel ismini duymuşuzdur,
fakat nerede ne şekilde şehit edildi?
Türk Hava Harekatında Rum mevzilerini bombalayan uçaklarımızdan Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in kullandığı uçak düşürüldü, paraşütle kurtulan Cengiz Topel, Rumlar tarafından işkence yapılarak şehit edildi.
Rum kesimindeki hastanede hayatını kaybettiği açıklaması yapıldı.
Barış Gücü aracılığı ile sevk edilen Türk Hava Kuvvetleri Pilotu Yüzbaşı Cengiz Topel’in cesedini görenler arasında bulunan Eşref Düşenkalkar (O dönemde TMT mensubu bir mukavemetçi ve usta fotoğrafçı idi.) bakınız neler diyor:
“Birleşmiş Milletler askerlerinin temsilcileri önünde aziz şehidimizi gördüğüm gün, hayatımın en ıstıraplı günü idi. Ana vatanla yavru vatan arasına çelik kanatları ile köprü kuran Topel’imize son bir defa daha baktım.
Baktım ki; kahpe Rumlar sol gözünü tahrip etmişler, pazılarını matkapla oymuşlar, kafatasının sol tarafına beton çivisi çakmışlar, sol ayağını kırmışlar, bu yetmiyormuş gibi boğazından göbeğine kadar göğsünü yarıp çuval diker gibi dikmişler. (bir doktorumuzun beyanına göre iç organlarını çalmışlar, kalp ve ciğerlerini) bir ara yumruklarını sıkmış, dişlerini kenetlemiş, ideal vücutlu Cengiz Topel’imize kahpece yapılanları düşündüm ve o an Tanrı’nın bana lütfetmiş olduğu tebessümü Rumların çaldığına inandım ve yemin ettim:
Yunan sözü lügatlerde durdukça, bu kin benden vallahi de gidemez.’
(Vehbi Zeki Serter, Kıbrısta Rum – Yunan Saldırıları ve Soykırım, ATASE, s.231-236 içinde)