Geçenlerde liseye giden oğlum Furkan; “Baba, takip ettiğim şu youtuberin whatsapp hakkındaki görüşlerini mutlaka dinlemelisin, çok doğru şeyler söylüyor. Belgeleriyle konuşuyor. Ben onu dinledikten sora whatsapp’ı sildim başka bir uygulama yükledim. Sen de bir dinle” dedi.
Bir an sessiz kaldım.
Ve o an şunu fark ettim; Gençlerin düşüncelerini etkilemek, yönlendirmek, tercihlerini belirlemek ne kadar kolay…
Milyonlarca takipçisi olan bir youtuber, tek videoyla gençlerin tüm düşüncelerini değiştirebiliyor.
Çocuklarımız her gün onlarca videosunu izleye izleye kendine yakın bulduğu, sevdiği, benimsediği, kişilerin düşüncelerini sormadan, sorgulamadan tek doğru olarak kabul edebiliyor.
Oğlumun ders dışı zamanlarda youtuberleri takip etmesine karşı değilim.
Onun iyiyi kötüyü ayıracağına, doğruyu yanlışı seçeceğine, kendisi için en doğru kararı vereceğine inanıyorum.
Ben istiyorum ki çocuklarımızın kökleri derine insin ama dallarıyla istedikleri yerlere gitsinler.
Dallarını kırmayalım…
Dedim ki;
“Bak oğlum, o youtuber’in düşüncelerini dinle ama gözü kapalı kabul etme.
Tek doğru yok hayatımızda.
Herkesin doğrusu faklı olabilir.
Sadece gerçektir tek olan.
Her konuda sana sunulan bilgiyi sorgula kendi içinde.
Başka kaynakları da araştır sonra kendi düşünceni oluştur.
Ama düşünmek emek isteyen, çaba isteyen bir iştir.
Zordur düşünmek…
O yüzden başkaları düşünür, biz onların peşinden gideriz.
Her gün televizyondan, internetten, gazetelerden, siyasetçilerden düşünce bombardımanına tutuluyoruz.
Pazardan domates seçerken gösterdiğimiz titizliği, bu yazılan, konuşulan düşünsel ürünlere göstermiyor, -kim ne diyor, neye dayanarak diyor, bilgisi, deneyimi var mı-demeden her bir düşünceyi hiç ayırt etmeden alıyoruz.
Çünkü böylesi kolaydır, işimize gelir.
Elbette o insanları dinleyebilirsin.
Onlar gerçekten haklı da olabilirler, söyledikleri tamamen doğrudur belki de.
Ama bir de karşı düşünceyi dinlemelisin.
Başkalarının ayakkabılarıyla yola çıkarsan sağlıklı bir şekilde yürüyemezsin. Bir süre sonra ayağını sıkar, acı verir yoluna devam edemezsin.
Dinle… Anlamaya çalış.
Anladığın zaman kendi düşüncen oluşur ve yoluna kendi ayakkabılarınla devam edebilirsin…”
Dediklerimi dinledi…
Bir süre sustu…
Ve sonra…
“Anladım baba” dedi…