Fazilet Kırtay…
Susurluk doğumlu…
Geçtiğimiz hafta ilk kitabı “Lal Balıklar”ı tanıtmak için şehrimize geldi Fazilet Kırtay.
“Hayat öykünüzde sevgi eksik olmasın” diyerek adıma imzaladığı bir kitabını da bana hediye etti.
Öykü ve deneme içerikli bu güzel ve anlamlı kitabı için kendisine çok teşekkür ediyorum.
Eğitimci Yazar Fazilet Kırtay, kendi yaşamından kesitleri anlattığı Lal Balıklar’ında, yıllar içinde biriken sevinçlerini, korkularını, özlemlerini, umutlarını paylaşmış okuyucularıyla…
Kitabın içeriğini yazdığı şu satırlar tam olarak yansıtıyor aslında;
“Kalem en çok nereyi, hangi yolu beğenirse oraya doğru gidiyor.
Bir bakmışsınız öykü,
bir bakmışsınız anı,
bir bakmışsınız roman, hayal.
Ya da şiir.”
Bir solukta okudum Lal Balıklar’ı…
Hem de defalarca…
Harika bir kitap okuduktan sonra durup, düşünürsünüz, etkisini yavaş yavaş sindirmek istersiniz ya hani…
İşte ben de yaşadıklarını satırlara döktüğü bu kitabın her cümlesini yavaş yavaş içime sindirirken biraz kendimi gördüm, biraz kendimi anladım, biraz kendimi sorguladım.
“Leblebi Şekeri”, siyah önlüklü okul günlerime döndürdü beni…
“Çınar Altı” öyküsünde ağacın dallarında sohbet eden kargaların sesleri geldi kulağıma…
“Baretli Kadınlar"da mücadeleyi, araştırmayı, üretmeyi seçen, özgüvenli olup ayakları yere sağlam basan kadınların verdiği yaşam savaşının zorluklarını hissettim.
“Meyve Sepeti”nde -tamam, ben de öyleyim- dedim.
“Parantez”de resim sevgisinden bahsederken, aynı olayları yaşadığımı, Güzel Sanatlar Fakültesine de aynı gerekçelerle gidemediğimi hayretle okudum.
Her bir anıda, öyküde, şiirde kendimden yeni şeyler keşfettim…
Fazilet Kırtay ilk imza gününü, Bandırma’da kurulan "Kız Çocukları Umudumuz Derneği"ne (KIZÇODER), kız çocuklarına burs verilmesine katkı sağlamak amacıyla düzenledi.
Kitabın gelirini de derneğe bağışladı.
Susurluklu yazarların çoğalmasından memnunum.
Çünkü…
Anlatacak “hikayelerimiz” var bizim.
Ne kadar çeşitli ne kadar kişisel hikayeler okursak,
Birbirimizi o kadar çok düşünür,
Birbirimizle o kadar çok bağlantı kurar,
Ve…
Birbirimizi o kadar çok anlarız…