Yüreğim sızladı, gözlerim dolu dolu oldu
Akmaması için gözyaşımın kendimi zor tuttum
Dünya Engelliler Günü'ne rastlayan Cuma hutbesini dinlerken.
İnanın nasıl aktaracağımı, nasıl paylaşabileceğimi bilemiyorum o andaki ruh halimi.
Uğur'umla ilgili dünden bugüne yaşadıklarım gözlerimin önündeydi bir film şeridi gibi..
İmam kardeşimiz öyle bir anlattı ki, engellilere bakış açımızı ve onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini
Sanki yüreğimde derinden gelen, ruhumu okşayan bir keman konçertosu çalıyordu.
O anlattıkça ben farklı dünyalara gidiyor, adeta bir sınavdan geçer gibiydim.
Gerçekten de öyle.
Yaşam bir sınav sahnesi.
Yaradan öyle veya böyle hepimizi sınavdan geçiriyor.
Örnek vermek gerekirse eğer,
Hayata bakış açımda bir 13-15 yıl öncesine göre büyük değişim var.
Annem hakkın rahmetine kavuştuğunda bende bir başka dünyayı keşfettim.
Ki o ana kadar birinci derecede yakınımı kaybetmemiş,
Sanki ilelebet yaşam sürecek hissi taşıyordum zihnimde.
Sonrasında babam ve ağabeyim hakkın huzuruna erdi.
Öncesinde bir ölüm haberi aldığımda yüreğim yanmaz, rutin bir olay gibi bakardım.
Herşey güllik-gülistanlık gibi devam ederdim yaşama.
Canınızdan birer parça olarak gördüğünüz yakınlarınızı kaybettikçe bir başka bakıyorsunuz yaşama..
Herşeyden önemlisi kendi başınıza gelince anlıyor, biliyor, görüyor, yaşıyor ve hissedebiliyorsunuz bir başkasının da çektiği acıyı..
İnsan yaşamında çok şeyler öğreniyor.
Her dakika, her saat, her yeni bir gün tecrübe, yeni bir sınava tabi tutuluyor gibiyiz.
Canım gibi sevdiklerimi kaybetsemde, büyük acılarla başbaşa kalsamda
Yaşamda en büyük acının sabır olduğunu öğrendim ben.
Sanki benim yaşadıklarımı aktaran Cuma hutbesini dinlerken de gözyaşlarıma o sabır sayesinde hakim oldum.
Sizinle paylaşmak istiyorum o çok duyguladığım, camii çıkışında da cemaetin "ağzına, yüreğine, diline sağlık" diyerek o vaazı veren imam kardeşimizdenövgüyle sözettikleri hutbeyi..
***
Günün birinde Sultan Mahmut tüm vezirlerini toplamış.
Kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını istemiş.
"Bu öyle bir yüzük olsun ki, bakan, gören mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise, kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın." demiş.
Sultanın adamları dört bir yana haber salmış, araştırıp soruşturmuşlar. Günler haftaları, ayları kovalamış. Çaldıkları kapılardan, sordukları bilgelerden yanıt alamamışlar.
Sonunda bilge Derviş'i bulup yardım istemişler.
Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp vermiş. Kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulmuş.
Sultan önce bir şey anlamamış.
Çünkü son derece sade bir yüzükmüş kendisine verilen.
Sultan yüzüğü takmış, huzuruna çağırdığı en zengininin de en fakirinin de yüzündeki mutluluk ışığını görünce;
"Tamam işte bu yüzük" demiş..
Sonra üzerindeki yazıya gözü takılmış. Biraz düşünmüş ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılmış.
O yüzüğün üzerinde "Bu da geçer yahu" yazıyormuş....
Bazen öyle boğuluyoruz ki hüzne, daha kötüsünü düşünemiyoruz.
Bazen de öyle seviniyoruz ki, sanıyoruz yaşamımızın her anı öyle olacak.
Oysa dünyada herşey zıttıyla birlikte var. Çünkü Yaradan öyle yaratmış.
Bizlerin duyguları da böyle.
Bazen acı, bazen tatlı, bazen mutlu, bazen hüzünlü.
Bazen biri çıkıyor öne bazen diğeri.
Acı da var, mutlulukta..
Zenginlikte var, fakirlikte.
Zengini de fakiri de acıyı ve mutluluğu yaşıyor,
Fakiri zenginliği, zengini fakirliği bir şekilde tadıyor.
Önemli olan hepsinden birer ders alabilmek, çıkarabilmek, yaşamın kalanına yön verebilmek.
***
Dün, Karesi Türbesi önünde oturmuş
Yazdan kalma o muhteşem güneşin tadını çıkarıp çay yudumlarken
Bal-Kes ve amatörün çilekeş ismi Cengiz Güneş geldi;
"Haydi Alihikmetpaşa'ya gidiyoruz" dedi.
Uzun yıllar oldu gidememiştim amatörlerin arenasına
Tozu toprağına karışmış o iki sahayı görmek
Ergamalının köftesini tatmak, şen-şakrak (!) sohbetini işitmek
Nostalji oldu benim için.
Süper amatör ligin derbisi dedikleri Balıkesir ve Altınoluk belediyelerinin maçını izledik.
Balıkesirspor'un  gençlerine de göz attık Karşıyaka sınavında.
Ne büyüklerin, ne küçüklerin tadı-tuzu vardı.
Düşündüm kendi kendime;
'Balıkesir futbolda neden bir arpa boyu yol alamıyor yıllar yılıdır" derken
Bir oturduğumuz tribüne baktım,
Bir de Belediyespor tesislerinin balkonuna..
..ve aklıma 'amatör spor' denilince 'heykeli dikilmesi gereken adam' diyebileceğim Suat Bilsem'in anlattıkları geldi..
Alt virane, üst şahane..!
***
Bugün Balıkesirspor maçını izlerken
Bir düne baktım, bir bugüne..
Tribünlerde olup bitenlere,
Saha içerisinde çaresizlikten kıvrananlara,
Kenarda ağlayıp-sızlayanlara
Dünlerde olup bitenleri bilmelerine rağmen ders alamayanları gördükçe
Dedim ki kendi kendime.
"BU DA GEÇER YAHU..."
...