Bir şey yap.
Güzel olsun.
Çok mu zor?
o vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör.
veya güzel bir şey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla.
Ama hep güzel olsun.
Çünkü;
"her insan ölecek yaşta."
geç kalmayasın!
★★★
Böyle diyor tasavvuf ehli Şems-i Tebrizi bir söyleminde.
Bu nasihatı şiar edinmiş olacak ki Faruk Kula, 66 yıllık yaşamına hep güzel şeyler sığdırdı.
Ben buna şahidim.
Ülke ve şehir ekonomisiyle istihdama yaptığı katkılarını zaten herkes biliyor bu ilde.
O bir iş insanından daha farklı kişiliğe sahipti.
Onun katında Balıkesir,
Balıkesirlilerin gözünde o bizim şehir için değerliydi.
Çünkü o kazandığının karşılığında sadece devlete vergi vermekle kalmayan,
Şehrin sosyal, kültürel hayatına karşı da sorumluğunu yerine getiren ve sayıları giderek azalan ender insanlardan biriydi..
★★★
Gariban babasıydı örneğin.
Öğrencilerin hamisiydi.
Balıkesirspor'un abisiydi.
Bizim kulüp demişken, neler yaptığını, ne gibi fedakarlıklara katlandığını yakinen bilenlerdenim.
Hemi de üç-beş çapulcunun sergilediği soysuzluğa aldırış etmeden.
Bir ara eski/yeni tüm yöneticilerin banka hesaplarına el koymuştu devlet sigorta, vergi alacağı karşılığında.
O vakitler, bugünkü gibi 15-18 milyon lira gibi 'garanti' geliri yoktu bizim kulübün.
Tırnakla kuyu kazınarak bulunurdu kaynak.
Faruk abinin öncülük etmesi sayesinde kurtulmuştuk, eski yöneticiler olarak haciz meselesinden.
★★★
Dertleşirdik kimi zaman,
'ne olacak bu kulübün hali?' diye sorar birbirimize, çözüm yolları arardık.
O anlatır, ben dinlerdim.
Ben anlatır, o dinlerdi.
En son
Karesi Türbesi'nin yanında oturup saatlerce konuşmuştuk Balıkesirspor'umuzu..
Çok konuşulacak, çok yazılacak konu var Balıkesirspor olunca mevzu, ama hiçbir şey eskisi gibi değil artık.
Onun için boşu boşuna yormamak gerek kalbi, beyni..
Dertlendikçe dertleniyorsun..
Sonrasındaysa sevdiklerini zamansız bırakıp gidiyorsun Faruk abi gibi..
★★★
Küçük, büyük.. fakir, zengin.. sağcı, solcu.. ayırt etmeden hemen herkesle barışıktı.
Bizim şehir insanının bir çoğu siyasetle yatıp, politikayla kalkar iken o hep uzak durdu 'kirli siyaset"ten..
İsteseydi, kabul etseydi teklifleri rekor oyla seçilirdi bizim şehrin belediye başkanlığına.
Mebusta olurdu, birkaç dönem kesintisiz.
Belli ki temiz kalmak istiyordu.
Bu arada, bizim şehrin "kısır" tartışma döngüsüne dahil etmeye çok çabalasa da kimileri, o sabır sınırlarını aşmadı hiçbir vakit.
Ekonomik gücüne dayanıp kendini "şehrin sahibi" görmek yerine, o "şehrin sakini" olmayı tercih edenlerden idi.
Demek ki bütün şehrin "abi" demesi bu yüzden idi.
...
Kırk yıldır tanıdığım biriydi.
Bir-iki isim hariç, hiç bir kişiyle ilgili olumsuz tek kelime ettiğine asla/kata şahit olmadım.
Dedikoduyla, fitneyle fesatla işi yoktu.
Hani kimimizin içi boş olarak kullandığı "mütevazılık", "samimiyet", "gönül insanı" kelimeleri var ya..
Faruk abi için sanki biçilmiş kaftan o sözler.
Ardından olumsuz iki kelime edebilecek 3-5 kişi ya vardır, ya yoktur bütün şehirde.
Onlar da güzellik nedir bilmez!
★★★
Duyduğumda vefat haberini inanmak istemedim.
Birkaç telefon görüşmesinden sonra gerçekle yüzleştim.
Oğlu Rahmi'yi arayıp acısını paylaşmak istesem de numarayı çeviremedim!
WhatsApptan üç-beş satırla acısını paylaşmaya çalıştım.
Bir çok insan "çok erken gitti" diyor Faruk Kula için biliyorum
Ama biz iman edenlerdeniz.
Hayatın bir emanet olduğunu bilenlerdeniz.
Nefesin ne zaman tükeneceğini kim bilebilir ki..
Biz o kadere teslim olanlardanız.
Biz insanlar, yaptığımız her şeyde bir eksiklik bırakırız.
Sevgimizde de, dostluğumuzda da, vefamızda da..
Belki onun da etmediği, söylemediği, gizli tuttuğu sitemleri vardı.
Hepsini toplayıp gitti işte.
Yeri asla dolmaz.
Eksikliği hep hissedilecek bizim şehirde.
★★★
Güzel insanla bazı ortak arkadaşlara son görev için sıkça karşılaşırdık Paşa Camisinde.
Bugün son kez buluşacağız aynı mekânda.
O musalla taşında,
ben “iyi bilirdik” diyenlerin safında olacağım.
Allah rahmet eylesin.
Eşine, çocuklarına, dostlarına sabır versin.
Mekanı Cennet, ruhu şad olsun..
