Bir önceki “Fer’siz Şehir” başlıklı yazımızla ilgili olarak sayısız okurumuz görüşlerini iletti.

Kelimenin tam anlamıyla “bir dokunduk bin ah işittik”.

“Sadece bizim mi gözümüze batıyordu bu fer’sizlik” diye kendi kendimize kuruyorduk ama neyse ki değilmiş.

Herkes dertliymiş.

Fer; bilmeyenler var mı bilmiyoruz ama parlaklık, aydınlık demek.

Bizim caddelere bakın ruhsuz bir ışıklandırma.

En cansız kent ışıklandırmaları diye bir sıralama yapılsa kuşkumuz yok Balıkesir Merkez başa oynar.

Çamlık’taki Kütüphane ışıl ışıl da kentin ana arterleri, parkları, meydanları, merkezi caddeleri gaz lambası…

Görmüş olduğumuz en sönük ışıklandırma.

Sayısız kent içinde bizim kadar insanın içini karartan kent girişleri yok misal..

Şehrin hangi noktasından girersen gir, hangi ana artere bakarsan bak; mum lambalar.

Çamlık’taki kütüphane ışıl ışıl çünkü orasının faturasını belediye ödüyor.

E caddelerin aydınlatmasında da ilgili belediye katkı payı veriyor elektrik şirketine.

Belediyeler memnun mu acaba caddelerin halinden?..

Başka kentleri bildiklerine göre bir kıyaslama yapsalar misal?..

Aydınlatsalar; aydınlatılmasına vesile olsalar…

Avlu misal…

Hep karanlık, hep karanlık; Kayahan’ın şarkısını söyler olmuş vatandaş “yeter artık yeter” diyor.

Bakalım ne demiş okurlarımızın bazıları:

“……yazınız, şehrimizden sorumlu arkadaşlarımıza uyarır niteliğinde çok güzel bir yazı olmuş, inanıyorum ki dikkate alacaklardır,….”

“……çok yerinde bir konuya temas etmişsiniz. Bizim şehrimizin “feri” yok ve şehri yönetenlerin de hiç öyle bir derdi yok. Aktif siyaset yaptığım yıllarda Balıkesir için “kocaköy” derdik, hakikaten halen kocaköy maalesef….”

“…….yazınızı okuyunca şunu belirtme ihtiyacı duydum. TTM de otobüsler gece 12.00 ye kadar çalışmakta, duraklar karanlık, bir kişinin özellikle bir kadının durakta otobüs beklediğini düşünün.

Ayrıca o loş ortamda bir erkek ya da kadın olarak yürüyen ve onun yanına gelip, bir dakika diyen ve bir yemek parası isteyen kişinin yanından kusura bakma deyip sırtımızı ona dönüp yürüdüğümúzú düşünün. Sırtımız o kişiye dönük ve “aç insan neler yapabilir” düşüncesiyle tedirgin bir şekilde yürüyorsun. Şehrimiz aydınlık olmalı ,….”

“…….Sokaklarında karanlıktan korkarak yürünen bir şehir olmamalı Balıkesir…..

Köşemiz elverdiğince birkaç yorumu aktardık size…

Soralım onlar adına tekrar:

İnanalım mı bu eleştirilerin/eleştirilerimizin dikkate alınacağına?... Umut ediyoruz ama eskiye göre sokağın, basının sesi artık o kadar az kaale alınır oldu ki!

  • Şehri yönetenlerin fer ile ilgili gerçekten derdi yok mu; rahatsız değiller mi, başka şehirlerdeki aydınlatmaların feri karşısında bu sönüklük, örneğin milletvekillerimizin ve özellikle iktidar partisi vekillerimizi hiç rahatsız etmiyor mu?.. Sabri Uğur zamanına dönüyoruz tekrar örnekleme yapma ihtiyacı farz çünkü.

Rahmetli başkan bir direkteki ışığın yanmadığını görsün gece elektrik şirketinin müdürünü yatağından kaldırırdı; daha ne diyelim?

Şehrimiz aydınlık olmalı diyor vatandaş.

Karanlıktan korkarak yürünen bir şehir olmamalı diyor kentli.

Ne desin daha…

Çakmaktaşı olsa bu yazılar, tepkiler… Bir kıvılcım olsun da birileri bir doğrulsa yerlerinden de sokağa baksa, baksalar.

Şu aydınlatma işine bir el atsalar…

O kadar farklı gelecek ki gözümüze kent.

Görmeye görmeye aydınlığı unuttuktan sonra hele!