Her sezon izlediğimiz film bu kez 11. haftada vizyona girdi.

Balıkesirspor Kulübü yönetimi ezeli rekabetteki yenilginin faturasını teknik direktör Mesut Dilsöz'e kesti! Bizim şehrin çocuklarından oluşan ve "gönüllü çalışan" teknik kadroyu apar topar kulüpten kovdu!

Böylece bizim yönetim, sezon başından bu yana her puan kaybında koro halinde "Mesut Dilsöz istifa, çek git, defol..." vb. bağırarak kulübü  oyuncakları sanan, cazgır ve velveleci takımını sevindirdi.

Şimdi gözler, elinde sihirli değnek ile gelecek "yabancı" teknik direktöre çevrildi.

Yabancı derken "ecnebi" değil gelecek olan teknik adam. Bizim çocukları gönderen, bizimkilerin yakın arkadaşı olacak büyük olasılıkla..

Benim üzüntüm ise, mağlubiyet falan değil.

Zaten henüz 2. dakikada Nijeryalı Francis Ezeh golü atsa veya biraz tecrübeli olup kalecinin üzerine üzerine gitseydi biz farklı kazanabilirdik maçı.

Bunu düşünecek kapasite ve yeteneğe sahip değil henüz.

Acemi işte!

Sonuçta farklı da kaybedebilirdik. 1-0'la haftayı kapadık...

Kazananı tebrik edelim, önümüze bakalım diyecektik, ama filmi başa sardık.

Bizler aynı sahneleri izlemekten bıktık, usandık, gına geldi... Kırmızı-Beyaz sevdamız olmasa katlanılmaz, ama o renklere gönülden bağlıyız, aşığız biz. 

Çile bülbülüm çile... misali çekiyoruz sineye her daim. 

Peş peşe yaşanılanlar sabır taşlarını çatlatacak cinsten olunca kahırdan öldürecek bizi bir gün bu sevda.

Sahi geçmişten hiç mi ders alınmaz? 

Yönetimdeki arkadaşlara sözüm;

Allahaşkına elinizdeki kadroya bir bakın.

"Yeter ki küme düşmeyelim" dediğimiz "acemiler mangası"nı andıran takım öyle ya da böyle 14 puan toplamış.

Altındaki takımlara karşı da averaj üstünlüğün var.

Normal şartlarda "fena durumda değiliz" denilerek rahat nefes alınmalı, enerjiyi başka yönlere kullanmalı insan, lâkin iblis boş durmuyor! Akılları allak bullak ediyor.

Arkadaşlar

Demem şu ki, Mesut'u bırakın, Jose Mourinho da olsa bu kadronun başında 14, bilemedin 16 puan toplayabilirdi!

Neyse yönetici arkadaşların play-off veya şampiyonluk gibi farklı bir hesabı olmalı ki,

bizim çocukları gönderip, yerine üç büyük takımın formasını giydiği için şanı büyük olan teknik direktör getirecek.

Ganimet bulduk ya... Para çok ya kulüpte!

Hem bizim şehri Yusuf, Vedat, Cihat, Metin, Orhan kesmez Aykut Kocaman'ı getirin.. O olmazsa Şifo da boşa çıktı!

Bakın bu iş Mesut, Can, Eren, Yunus, Umut, Oktay, Muhammet, Eşref, Çağlar meselesi değil.

Bu iş şehrin çocuklarına "GÜVEN" meselesi..

Mesele, Balıkesirlilerin de teknik direktörlük, müdürlük, genel sekreterlik, şeflik, hatta siyaset yapıp yapamayacağı meselesi.

Bu şehir "boş" bir şehir değil.

Bu şehrin insanları "boş" insanlar değil.

Allah aşkına!

Az da olsa güvenin bu şehrin çocuklarına..

Biraz da sabır gösterin.

Onların diğerlerinden tek eksiği ne biliyor musunuz?

Arkalarında kapı gibi duracak Karadenizli bir siyasetçi olmaması...

Siz sahip çıkmazsanız bu şehrin çocuklarına, yarın sizlere de sahip çıkan olmaz!

Hadi yine iyisiniz.

Hem yasak savdınız, hem de "bak gördünüz mü, bizim şehrin çocuklardan bir b..k olmaz" dedirtiniz bir kez daha el aleme!

Ayrıyeten, içten bir teşekkür edelim sizlere, bizi haklı çıkardığınız için.

Sözün özü,

Kurumsal bir yapı olmayınca ortada, 54 yıllık kulüp giden-gelenin oyun alanına, deneme tahtasına, hobisine, imarethaneye, gönül eğlencesine dönüşüyor. 

Acilen kafayı değiştirmemiz, yeni bir yol haritası belirlememiz şart.  Ne pahasına olursa olsun, (küme düşme dahil) kim gelirse gelsin, kimler giderse gitsin, o hedef doğrultusunda yol almalıyız.

Aksi halde, bu film bitti, bitecek

O vakit tekrar tekrar geriye sarıp sahneye koyacağımız parçaları ve "günah keçisi" ilan edebileceğimiz "bizim çocuklar"ı da bulamayacağız.  

Selametle..