Rona Yırcalı adının Türk iş dünyasında özel bir önemi var. Belki de işadamı değil diplomat olmalıydı. Türkiye'yi hem içerde, hem de dışarıda yüksek noktalarda daima en iyi şekilde temsil etme özelliğine sahip. 12 sivil toplum kuruluşu ve iş örgütüne üye, çoğunda da başkan.
Yırcalı, şu anda hem Dünya Odaları Federasyonu Başkanı, hem de Dış İlişkiler Kurulu DEİK'in İcra Kurulu Başkanı. Hayatında birçok ilk var. 26 yıldan bu yana kendisinin kurduğu Balıkesir Sanayi Odası'nın başkanlığını hâlâ sürdürüyor. TOBB'un eski başkanlığı da dahil, Türk işadamlarını temsil etmede rekorların alası da onda. Gazeteci Perihan Çakıroğlu’na ilk kez geçmişi dahil her şeyi anlatan Yırcalı, bugüne kadar kimseye açıklamadığı sırlarını da bizimle paylaştı.
İşadamı olmanız bir rastlantı mı?
Aileden geliyor. Aşağı yukarı 4 nesildir Balıkesir'in, dolayısıyla Batı Türkiye'nin belki de Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve sosyal hayatıyla hamur olmuş bir aileye mensubum. Göçmen olan büyük dedelerim, gelmişler Balıkesir'e yerleşmişler. İlk yerleşim yeri de Yırca köyü. Şimdi Soma'ya bağlı, hâlâ bir köy var. Balkan Harbi'nden önce oraya yerleştirilmişler. Dedem Yırcalızade Şükrü diye tanınır. Sonra Soyadı Kanunu çıkınca da Yırcalı soyadını almışlar. Annemin babası olan dedem de bir göçmen, sıfırdan hayata atılmış. Türkiye'de “ilk un fabrikası”nı kuran adamdır. 1920'lerde Balıkesir'de kurmuş bu fabrikayı. Bugüne kadar ayakta duran bir fabrikadır. Adı da Yırcalı Un Sanayii'dir.
En eski firmalarımızdan birisi yani?
Evet, ilk fabrikamız. Ondan sonraki jenerasyonda Babam Sırrı Yırcalı ve Amcam Sıtkı Yırcalı geliyor.
Demokrat Parti (DP)'nin kurucularından. 1946'dan başlayan mücadeleleri var. Amcam, 1950'de DP'den milletvekili oldu, 1960'a kadar da devam etti. Babam önce il başkanıydı, 1954'te milletvekili oldu ve yine 1960'a kadar sürdürdü. Her ikisinin de siyasi hayatı ihtilalle birlikte sona erdi. Bildiğim kadarıyla Yassıada'da ve Kayseri Cezaevi'nde böyle aynı aileden iki yakını olan bir tek ben varım Türkiye'de. Amcam, daha çok siyasi, babam ise işadamı ağırlıklıydı.
1960 ihtilalinde aileleri nedeniyle canları yananlarda hep derin kinler gördüm. Sizde böyle bir şeyi hiç izlemedik. Bunu nasıl atlattınız?
Demek ki, çok iyi saklamışım. Aslında o izler bende de çok fena var. 1960 ihtilali olduğunda 16 yaşımdaydım. Bu yaşta bir gencin, ne hak yere babasının, amcasının alınması, hapse atılması çok acı bir olay.
İz bırakmamasına imkân var mı?
Üç kişiyi idam ettiler, Namık Gedik'i de pencereden attılar. O kadar vatan evladı vefat etti Yassıada'da, Kayseri Hapishanesi'nde. Onların aileleri, perişan oldu. O zamanın Genelkurmay Başkanı'nın çocukları fakr-ü zaruret içinde kaldılar.
SEÇİLEREK GELDİĞİM GÖREVLER İÇİN İŞİMDEN VE AİLEMDEN ÇALDIM
İş dünyasında sizi hep örgüt ve derneklerin başında görüyoruz. Hem iş hem de bu faaliyetlere nasıl zaman ayırabiliyorsunuz? Seçimle gelinen yerlerde iki şey yapılması lazım. Birincisi, maddi ve manevi, enerjiniz imkân vermediği takdirde bu işleri devam ettirmenin olanağı yoktur. Belki bir-iki dönem yaparsınız ama sonra devam ettiremezsiniz. Bunun da bedeli var tabii ki. Ben bu bedeli ödedim. Ben bu zamanı, seçimle gelmiş yerlere vererek, ailemden çaldım, kendimden çaldım, çocuklarımdan çaldım ve işimden çaldım.
Peki, seçilerek geldiğiniz görevlerde zorlandınız mı?
İsteyerek, severek yaptım işlerimi. Hiç kimse bizi buraya gelmemiz için zorlamadı. Uzun toplantı saatlerinde sıkılanlar filan oluyor. Ama, kimse zorlamadı. Çünkü, seçilmiş olduğun yerlere şahsen gelmen lazım. Kendi işin olduğu zaman genel müdürünü görevlendirirsin, o gün ihmal edersin işini. Ama seçimle geldiğin yerlerde bunu yapamazsın.
Emekli olmak istediğinizde işleri kime bırakacaksınız?
İki oğlum var. Sırrı ve Sinan Yırcalı adları. Sırrı evlendi, benimle çalışıyor. Onun da bir çocuğu var, yani benim de bir kız torunum oldu artık. Sinan, ABD George Town'dan mezun oldu. Master yapacak.
Oğlunuz Sırrı Yırcalı'nın grupta görevi nedir?
Ben Yönetim Kurulu Başkanı'yım, o da Başkan Yardımcısı.
Peki, eşiniz ne iş yapıyor?
Eşim Nur Yırcalı, psikoloji okudu ama maalesef çocukları büyütmekle meşgul olduğu için çalışamadı.
30 YIL BOR YASAĞINI AŞMAK İÇİN UĞRAŞTIM HÂLÂ BAŞARAMADIM
Sırrı Yırcalı, bor madenlerini nasıl işletiyordu?
1950'nin sonlarında demir ve kömür madeni çıkarmaya başlıyor. 1960 ihtilali oluyor, hapse giriyor. İşleri yürütülüyor. Biz küçüğüz o zaman kızkardeşimle. Annem ilgileniyor işlerle. Hapisten çıkıyor, işler devam ediyor. Bizim kuruluşlarımız 1970'li yılların en büyük bor ihracatçısıdır. Hep Balıkesir'de oluyor bunlar. 1979'da Bülent Ecevit Başbakan oluyor. Deniz Baykal Enerji Bakanı. Türkiye'nin en büyük devletleşmesini yaptılar. Bütün madenleri, bor, kömür ve madenleri devletleştirdiler. O zaman bu üç madeni de elinde bulunduran tek firma bizde. Mortaş'tı adı firmanın. O zaman Etibank da biz de çıkarıyorduk. Başka firmalar da vardı. Fakat en büyük maden ocakları bizdeydi, 4 - 5 yerden çıkarırdık ve Bandırma'dan ihraç ederdik. Bir kısmı işlenerek, bir kısmı hammadde olarak ihraç ediliyordu. Tam büyük bir fabrika kurmak üzereyken bunlar oldu. Bugün bu kadar özelleştirme yapılıyor ya, özel sektör hala madenciliğe giremiyor. Boru, Etibor'un dışında herhangi bir firma işletemez, zenginleştiremez ve satamaz. Bunlar kanunen yasak. Yine bor işletmek için madencilikteki yasaklar ne zaman kalkar? Ben, kanunların değişmesi için çok uğraştım. 1980'de oldu bu iş. Hala başarılamadı. 20 - 30 yıl uğraştım yapmadılar.
KOBİ'LER ZORDA, ANADOLU YAKLAŞIMI İYİ UYGULANMALI
İş dünyasının bir duayeni olarak küçük KOBİ'lere neler öneriyorsunuz? Biz Balıkesir Sanayi Odası olarak da bu tip çalışmalar yapıyoruz. Çünkü, bütün üyelerimiz KOBİ. En zor iş KOBİ'ler. Sıkıntıda en çok zahmet gören, en çok yıpranan ama en uzun sürede toparlanan gruplar bunlar. Bilgi, teknik ve finansman eksiklikleri var. Bunların ana sebebi de bilgi alamıyorlar, kaynağa inemiyorlar. İstanbul Yaklaşımı sırasında ben Yapı Kredi Bankası'nın Yönetim Kurulu Başkanı'ydım. O zaman birçok yanlışlar yapıldı. Arzum, Anadolu Yaklaşımı'nda da aynı yanlışların yapılmaması. n Anadolu Yaklaşımı için İstanbul Yaklaşımı'ndan hangi dersler alınmalı? Şirketlerin durumunun değerlendirilmesinde, kredi verilmesinde birçok zorluklar oldu. Birçoklarının sisteme girmesi gerekiyordu ama giremediler. Anadolu Yaklaşımı Kanunu çıktı, nasıl uygulanır bilemem. Sistemin nasıl işleyeceği önemli. Yoksa KOBİ'ler için iyi bir uygulama.
ENERJİ DEVİ YIRCALI, DÜNYAYA SENTETİK ÇUVAL SATIYOR
Sizin bor şirketi Mortaş, şimdi neler yapıyor?
Mortaş, devletleşmeden sonra madenciliğe biraz daha devam etti. Baktık ki tadı yok. Onu bıraktık. Şu anda başka sektörlerdeyiz. Mortaş şimdi Yırcalı Grubu'nun holdingi. Birisi enerji, birisi hayvan yemi üretimi, büyükbaş ve kanatlı yemi üretiyoruz. Aynı zamanda beyaz et üretimi de yapıyoruz. Üçüncüsü sentetik çuval yapıyoruz. Normal, kömür çuvalı, un çuvalı. Bir de, “bigbeg” dedikleri bir tonluk sentetik çuval imal ediyoruz. Pamuklu dokuma fabrikamız var. Enerjide de elektrik transformatörleri üretiyoruz. Bu alanda en büyük fabrika bizde. Adı Best ve yüzde 100 Türk kuruluşu. Büyük trafolar üretiyoruz, 36 ülkeye ihracat yapıyoruz. Aynı zamanda hidroelektrik santrallerimiz de var enerjide.
Hem trafo hem de barajlar, enerjide yeni projeler var mı?
Sudan elektrik üretiyoruz barajlarla. Biri Gönen'de, birisi Balıkesir'de, güneyde Adana - Tarsus'ta var. Sındırgı yakınında, Doğu Karadeniz'de inşaat halinde, birisi de Düzce'de yine yapım halinde. Rüzgar enerjisinde de varız. Lisans aldık. Daha kanunu yeni çıktı biliyorsunuz. 10 senede geri dönüşü olan bir enerji bu. Yatırımı yüksek. 6 lisansımız var. Birisi Ayvalık'ta Alibey Adası'nda, birisi Akhisar'da, güneyde Hatay'da ve Bodrum'da var. Yatırımları hangisi rantabl ise onları yapacağız. Nehir neredeyse, rüzgar neredeyse oraya gideceğiz."