Amerika’nın Başkan ve Başkan Yardımcısı ile kendini sembolize eden yeni bir kimliği var. Bu kimlik, geleneksel ABD devlet politikasını etkisi altına alırken; yöntemleri, tutumları, ittifakları ve dünya düzenine müdahale biçimiyle, yeni bir tarza büründü. O nedenle ‘Yeni Amerika’ demek çok yanlış olmayacaktır.
Detayı kavrandıkça daha net anlaşılacak.
AÇGÖZLÜ KAPİTALİST İŞ ADAMI BAŞKAN
Dünya ekonomisinde ve siyasetinde ABD bir süre önce liderliğini kaybetme eğilimine girdi. Bunu gören devlet, bu gücü elinden kaçırmamak için panik ve dağınık halde politikalar uygulayarak dik durmaya çalışıyor.
Başkan Trump, bu politika için biçilmiş kaftan. Agresif, ahlaki sınırları yok, patavatsız, tehditkâr, açgözlü ve para odaklı hamle yapan bir iş adamı.
Trump’ın sürekli “Amerika’yı yeniden büyük yapmak” sloganı, eskiye olan özlemi ve yeniden büyük olma isteğini gösterir.
Global şirketleri tehdit edip, ABD içine çekiyor. NATO’yu tehdit edip daha çok para alıyor.
Suudi Arabistan, G. Kore, Japonya, Almanya’yı; Çin, Rusya, İran ve terörle korkutarak silah satıyor, petrol alıyor, ihracat-ithalat dengesini değiştiriyor.
Bir kabadayı gibi, koruma-tehdit (havuç-sopa) ikilemiyle daha çok para kazanma niyetinde. ABD Başkanı öylesine agresif ve patavatsız ki, dünyanın en zengin ve en büyük ülkeler zirvesinde (G8) tüm devletleri tehdit edecek kadar ileri gitti.
ABD’nin herkesle kavgalı, herkesle hasım haline gelen politikasının temel sebebi, gücünü ve liderliğini kaybetme korkusudur. Bu korkuya Trump’ın açgözlü kapitalist ve kuralsız iş adamı kişiliği eklenince ortaya yeni bir kaotik durum çıktı.
Ancak ABD derin aklının bu gidişattan şikayetçi olduğu tartışılır. Her şeyi yaptırabilecekleri ve çok sıkıştığında “dengesiz başkan” diyerek etiketi yapıştırıp kurtulacaklarını düşünüyorlar.
TEOPOLİTİK ZİHİNLİ BAŞKAN YARDIMCISI
ABD’nin agresif ekopolitik tutumlarına ek olarak, bir de teopolitik yaklaşımları, “yeni Amerika” tanımını kullanmamıza neden oluyor. Zira dindarlığı ile bilinen ABD toplumunda, din hiç bu kadar siyasete ve bürokrasiye etki etmemişti. Hıristiyanlık dininin Evangelist kolu, devletin birçok birimine nüfuz ettiği gibi, ilk defa Başkan Yardımcısı düzeyinde devlette etkin hale geldi.
Mike Pence, Batı’nın yıllarca Müslümanlar içinde ayrıştırma için kullandığı “radikal dinci” tanımına tam olarak uyan bir kişiliktir. Bazı Hristiyanlar içinde bile ‘sapkın’ olarak görülen Evangelist öğretilerine sarsılmaz bir şekilde bağlı olan Pence, devlet politikalarını dinsel etki altına girmesine neden olan isimlerden biridir şu anda.
Kudüs’ün başkent ilan edilmesi ve İsrail’in bu denli şımartılmasını el altından sağlayan ve çok fazla ön plana çıkmayan kişidir aynı zamanda.
Türkiye ile yaşanan Papaz Brunson krizinde baş rol oynayıp, ilk kez kamuya açık bir toplantıda açıkça Türkiye’yi de tehdit etmiştir.
Pence ABD dış politikasının, ekonomi ilişkilerinin ve bürokratik yapısının geri dönülmez biçimde Evangelist cemaatinin etkisine girmesinde şu anda büyük rol oynuyor.
ABD ortak aklı, derin aklı, kurumsal aklı (adına ne dersek) buna da itiraz etmiyor. Zira tıpkı Trump’ın saldırgan ve tehditkâr ekopolitik hamlelerinde olduğu gibi, saldırgan ve yayılmacı devlet siyasetinin de ülkeye fayda sağlayacağını düşünüyor. Öte yandan devletin kurumlarını yönetenlerin de artık bu politikalara inandığını ve desteklediğini de unutmayalım. Zira onlar da teopolitik zihinle hareket eden Evangelistlerdir.
ABD’YE KARŞI DÜNYADA YENİ BLOK
ABD’nin bu iki yönü, onun küstah, agresif, tutarsız ve saldırgan bir hale gelmesine neden oluyor. Bu değişimin sonucu olarak, dünyada herkesle kavgalı, herkesi hasım ve sömürülecek ülke olarak gören bir devlet ortaya çıkıyor.
İşte burada ABD’nin ne yaptığından daha çok, diğer ülkeler ne yapacak sorusu da önem kazanmaya başladı. Yeni ittifak arayışları, yeni bloklar, yeni ilişkiler dünyadaki klasik düzeni baştan aşağı değiştirecek potansiyele sahip.
ABD’ye karşı dünyada ciddi bir blok oluşuyor. Bunun adı da “doğu bloku” değildir. Zira Avrupa en az bizim kadar ABD’nin politikalarından mustarip.
Peki dünya gelecekte nasıl şekillenecek? Bunu tartışmakta fayda var.