Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:

Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?”

Doktor, “Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?” der.

Adam, “Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.”

Hayır,” der doktor, “normal bir insan küvetin tıpasını çeker.”

Son günlerde yaşananlara bakıyorsun, normal olan hiçbir şey görünmüyor.

İnsanımız sadece kendine sunulan üzerinden olayları değerlendiriyor.

Ortaya normal insanın aklıyla alay edilen durumlar çıkıyor.

Küvetin tıpasını çekmenin basit yolunu tarif edip gösteriyorsun, gelgelelim 'benimle aynı görüşü savunmuyorsun, aynı takımı tutmuyorsun' diye sana inanmıyor.

İşi gücü habercilik, gayesi memleket, ışığı hakikat olan gazeteci arkadaşlar son günlerde bu tip durumlarla çoğu kez karşı karşıya kalıyor.

Siyasetteki normalleşmenin sürmesi gerektiğini savunuyorsun; "hayırdır, ne zamandır vatan hainlerini sever hale geldin" diyerek kavga, kaos, karmaşanın sürmesini isteyenlerin kayığına su taşımayı yeğliyorlar.

"Köfteci Yusuf" olayını sorguluyorsun; "hayırdır, domuz eti yedirenlerin avukatlığına mı soyundunuz" diyorlar!

Yerel yönetim kaynaklı yanlışları yazıyorsun; "ne oldu avantanız mı kesildi" korosuna katılıp akılları sıra itibarsızlaştırma çalışıyorlar.

Oysa;

"278 şubesi 12.000 çalışanı olan bir müessesenin 1 kilo etinde 10 gram domuz eti bulunması normal mi" demeyi kendine sorsa.. 

Herkesi aynı küvete sokmadan önce; "Ulen bu belediye başkanları, bu tayfaya bu kadar parayı niçin aktarmış olabilir.. Yerlerine gelenler de bunu bi şekilde devam ettiriyor mu acaba..." diye düşünse gerçekle yüzleşecek!

Ne yazık ki, gerçekle bağımız kopunca geriye yalan kaldı.

Yalana sarılmak siyaseti geçim kaynağına dönüştürenin de işine geliyor, peşindeki sürünün de kolayına kaçıyor.

Hadi aklınız küveti kovayla boşaltmaya çalışıyor diyelim.

Hiç değilse; kirinizi kısa yoldan toprağa karıştırmanın yolunu gösterenlerin aklıyla alay etmeyin!

Ayrıyeten vakti muaraza olmayı denemek insanı anormal yapmaz.

Bizler hiçbir şeyiz, aradığımız ise her şey.

Akıl, sadece size sunulan seçenekler dışında çözüm arayıp bulmayı gerektirir.

Mesele karşınızdaki insanın neler söylediği değil, Asıl mesele ne söylemek istediğini anlamaktır 

Ezcümle;

Görünen köyün kılavuz istediği günlerdeyiz ve galiba topyekûn tımarhanelik olma yolundayız!

Selametle..