Artık görmekte zorlanıyorum.
Her iki gözümde de retina yırtığı var.
Yazarken, okurken harfler birbirine karışıyor…
Gözümün önünde iplikler uçuşuyor.
Bir sis perdesinin ardından bakıyor gibiyim.
Okumaya her gün zaman ayırsam da sadece gün ışığında kitap okuyabiliyorum.
Daha önceleri üç günde okuyup bitirdiğim kitapları artık aylar sonra bitirebiliyorum…
Yazarken de zorlanıyorum haliyle…
Gittiğim doktorlar yaş ilerledikçe retinanın zayıfladığını, buna bağlı olarak görme azalmasının normal olduğunu söylüyor.
Benim biraz daha fazla sanırım.
Görme zorluğu yaşamak beni fiziksel anlamda zorlasa da hem duygusal hem zihinsel olarak da mücadele etmeme neden oluyor.
Olsun…
Kabul ediyorum zorlukları…
Hayatın bir mücadele olduğunun farkındayım.
Mücadele ettiğin kadar ilerlenebileceğini biliyorum.
Kabullenmek; yaşamın zorluklarıyla başa çıkmanın, hayatta kalmanın anahtarlarından biri bence…
Böyle inanıyorum…
Her gün bulanık bir dünyanın içinden küçük güzellikleri görmenin bana verdiği mutluluğa şükrediyorum…
Ama gözlerime nazaran kalbim çok net görüyor….
Şatafatlı hayatlarını yaptıkları paylaşımlarıyla gözümüze sokarak, bu dünyada sadece “görülmek” için yaşayanlar!
Görmüyorum sizleri…
Kendini beğenenleri…
Kibirden yanlarına yaklaşılmayanları…
Burnundan kıl aldırmayanları…
Gözlerini hırs bürüyenleri…
“Aklın” yerine “kurnazlığı”, “doğruluğun” yerine “kandırmacayı” koyanları…
Başkalarının yaşadığı zorluklara ya da sevinçlere duyarsız kalanları…
Bir elinde ekmek, diğer elinde ilaç götüren insanlara atılan bombaları umursamayanları…
Yaşanan acılardan, üzüntülerden, ölen çocuklardan bihaber olanları…
Arkadaşlıklarını, dostluklarını, hatta akrabalarını üç kuruşa değişenleri…
Vicdanları sadece “paraya” duyarlı olanları…
Midesi doldukça kalbi boşalanları…
Menfaat peşinde koşanları…
Düşeni kaldırmak yerine üzerine basıp geçenleri…
Yüreğinde, gönlünde “vefa” olmayanları…
Sizleri de görmüyorum…
Sizler benim ne kalbimde ne flulaşan dünyamda hiç görünmeyeceksiniz…