Balıkesir'in belediye başkanı İsmail Ok'un eleştirisel haber ve yorumlara açık olmadığı her halinden belli oluyor.

Ticaret Odası'nın bir toplantısında karşılaştığımızda, hareketleri, konuşmaları ve yaklaşımıyla bu yönünün zayıf olduğunu gözler önüne serdi.

Paylaşmıştım o malum olay sonrasındaki görüşlerimi.

Demiştim ki;

"Okuduğu beddualar karşısında 'acaba bunları söyleyen Belediye Başkanı mı, yoksa bana kızan bir vatandaş mı?' diye düşündüm.

Kendi adıma değil, bir kent belediye başkanı adına üzüldüğüm o sahne sonrası bir çok kişi, yasal yollara başvurmamı önermişti.

Hiç oralı bile olmadım.

çünkü, biliyorum ki;

Bir insan biri hakkında ne düşünüyorsa, kendisi de o düşündüğü gibi olur.

Düşüncesi iyi ise iyi olarak, kötü ise kötü olarak karşılık görür. 

Kim kimin için ne diliyorsa, o gelir başına!
 

Ben bunu bilirim bunu söylerim.. 

***

Böyle düşünürken ben, sevgili başkanımız yine malzeme yapmış adımızı dünkü 'icraatın içinden' toplantısında.

Daha önce "Balıkesir'in yeni Emin Buldan'ı sensin" diyen başkanımız "tetikçi" ilan etmiş bu kez de beni..

Gazeteci kılıklı biri (kılıklı diyorum çünkü, gazetecilikte değil, başka işlerde uzmandır) şöyle bir soru yönetiliyor İsmail Ok'a; "Bir gazeteciden bahsettiniz, bu gazeteci tetikçilik yapıyor dediniz. İsmini açıklarmısınız bu gazetecinin?"

Bunun üzerine Ok, "derin" biri olduğumuzu "kutsal" bir görevimiz olduğunu eklemiş..

Ne dediğini, bize bakış açısını anlatan sözlerini noktasına, virgülüne diğer sutünlarda haber olarak göreceksiniz.

Benimle ilgili düşüncelerini ses kayıt cihazından dinlediğimde;

"Derin devletin gazetecisiymişiz de haberimiz yokmuş! Len ben neymişim be! "

Demekten kendimi alamadım.

Çok merak ediyorum acaba benim neden haberim yok, başkana göre içerisinde yer aldığım kutsal bir görev üstlendiğim yapıdan.

***

"Derin" denilince akla bir çukurun veya kuyunun derinliği gelmiyor artık biliyorsunuz.

Peki ne geliyor?

Tabii ki

"Derin Devlet.."

Peki nedir bu 'derin devlet' dedikleri.

Lugatımıza 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta yaşanan malum kazayla birlikte giren 'Derin Devlet'in aslında tam olarak tanımını yapan çıkmadı bugüne kadar.

Bakın bazı ünlü isimlerimiz nasıl yapmışlar 'derin devlet'in tanımını..

Eski cumhurbaşkanı ve başbakanlardan Süleyman Demirel'e göre;

"Derin devlet, askerdir." Türkiye'de "bir değil iki devlet" vardır; "sivil devlet" devreden çıkınca "derin devlet" devreye girer.

Demirel'i iktidardan deviren 12 Eylül 1980 askerî yönetiminin başı olan emekli Orgeneral Kenan Evren de onunla aynı görüştedir: "Sayın Demirel doğru söylüyor. Derin devlet, biziz. Devlet zaafa uğradığında el koyarız..."

***

Wikipedia'ya göre "Derin Devlet" şu;

"Türk siyasi sistemi içinde kanunlara dayanmayan; ama etkili bir anti-demokratik ittifakı ifade eder. Bu ittifaka güvenlik kuvvetleri, istihbarat servisleri ve yargı organları üst kademe mensupları ile örgütlü suç şebekelerinin önde gelen liderleri dahildir... Aşırı milliyetçi ve devletçi bir ideolojiye sıkı sıkıya bağlı olan askerler ile güvenlik ve yargı kuruluşları üyelerinden oluşur ve kendi görüşlerini paylaşmayan hükümetleri engellemeye, hatta devirmeye hazırdır."

***

Başbakan Erdoğan'ın getirdiği tanım ise şöyle:

"Derin devlet, kurumlar içerisinde kendi anlayışları veya kendi kutsalları adına yetkilerini aşarak, hukukun dışına çıkmak suretiyle oluşan çeteleşmelerdir."

***

Şimdi buradan açık bir çağrı yapıyorum

Şehremanetinin başında bulunan sayın Ok'a;

Şu benimde içerisinde yeralarak kutsal görev üstlendiğimi söylediğin 'derin' yapının bir tanımlamasını ve açıklamasını yapar mısın?

Bir de operasyonlarda görev aldığımı söylemişsin ya..

Hangileri olduğunu da bilmiyorum..

Açıkla ki bileyim, nerede olduğumu.. Hangi operasyonda yeraldığımı...

Bunu yaptığında bana büyük bir iyiliğin dokunmuş olacak.

Hani sen bana "Sana hakkımı helal etmiyorum" dediğinde;

"Bende ne hakkın var ki" karşılığını vermiştim ya..

Gel şimdi bende hakkın olabileceği bir iyilik yap!

"Derin" dediğin kavramın açılımını yapıp, buradaki 'kutsal' görevimin ne olduğunu söyle.

Vallahi, billahi elini öpüp başımın tacı yapacağım seni başkanım...

Açıkladığında ve yine Allah'a ant olsun ki; senin sözünün üzerine söz söylemeyeceğim, söyleyeni de susturacağım...

İyiliğini de bir ömür boyu unutmayacağım...

Yüzleriniz gülenç, kalpleriniz sevgi dolu olsun...