Bu Meclis 'yeni anayasa' yapmaya talip. Bunun için 'uzlaşma' şart. Kamuoyu beklentisi de yüksek. Hemen herkes bu tablonun anayasa çalışmalarını olumsuz etkileme ihtimalinden endişeli.
Eğitim reformu ayrı, anayasa ayrı. Doğru, ancak partiler birbirinden çok uzaklaşırsa birlikte iş yapma imkânı ortadan kalkar. Bu risk var ne yazık ki. Yeni anayasa bu Meclis'in en büyük sınavı. Bu kez bunu başarmak zorunda.
Kavga göstere göstere geldi. AK Parti ile CHP arasında gerilim ilk günden başladı. Ve giderek tırmandı. Sık sık sesler yükseldi, yumruklar sıkıldı. CHP çalışmayı engellemek için her yolu denedi. Günde bir madde ancak geçti.
Eğitimin kaderi galiba... 'Kesintisiz 8 yıllık temel eğitim' de benzer ortamda görüşülmüştü. Refah Partisi'nin yerini bugün CHP aldı. RP milletvekilleri her aşamasında 8 yıllık zorunlu eğitimin kesintisiz yapılmasına karşı çıktı. Büyük bir direnç gösterdi.
Komisyon ve Genel Kurul tutanaklarını tekrar okudum, RP milletvekillerinin konuşmaları muhalefetin nasıl yapılması gerektiğini gösteren örneklerle dolu. İtiraz var, uyarı var, öneri var ama tehdit, fizikî müdahale, komisyonu kilitleme, kürsü işgali yok.
Dün o günleri Şeref Malkoç'a sordum; 'Biz iç tüzüğün verdiği yetkiyi sonuna kadar kullandık. Her şeyi söyledik ama milletvekili sayımız yetmediği için kesintisiz eğitimi engelleyemedik' dedi. CHP'nin muhalefeti için aynı şeyi söylemek biraz güç. Şartları fazlasıyla zorladı.
Sadece komisyon üyeleri değil bütün CHP milletvekilleri komisyon salonunu doldurdu. Neden karşı çıktıklarını daha iyi anlatmak için mi? Hayır. Bir CHP milletvekili kesintisiz 12 saat konuştu. Ne anlattı? Geriye ne kaldı? Kamuoyu CHP'den yeni düzenlemeye neden karşı çıktığını anlayamadı.
Kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitim ciddi sorunlar doğurdu. Meslek liselerini bitirme noktasına getirdi. 15 yıllık uygulamanın sonunda yeni bir değerlendirme yapmak doğal değil mi? AK Parti'nin yaptığı bu. Yeni bir düzenleme kaçınılmazdı. Eğitim sistemi bu haliyle daha fazla yaşayamazdı. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarırken meslekî yönlendirmenin yolunu açtı.
CHP nedense bu eğitim reformunu 'hayat memat' meselesi olarak gördü. Bunu yadırgamamak mümkün mü? Bu eski CHP'nin politikası. Yeni CHP'nin çizgisi ideolojik değil, esnek. Kemal Kılıçdaroğlu tüzük kurultaylarıyla mührünü CHP'ye vurdu. Doğrusu ben Yeni CHP'den 28 Şubat'ın son kalıntısına sahip çıkmak yerine daha yapıcı muhalefet beklerdim.
Ön safta Nur Serter yerine Sencer Ayata'yı görmek isterdim. Serter eski CHP, Ayata Yeni CHP demek. Fotoğraflara bakarsanız hemen her karede gergin yüz ifadesiyle Nur Serter'i görürsünüz.
Bir CHP milletvekili komisyonda 'akacak kandan' söz etti. Yeni bir düzenlemeye itiraz etmek muhalefet partilerinin en doğal hakkı. Bunun yolu da belli: Konuşmak ve oylamada 'ret' oyu kullanmak... Sonucu ise rakamlar belirler. Neticeye herkes tahammül etmek zorunda. Demokrasinin gereği bu.
Bu manzaranın oluşmasında CHP'nin payı inkâr edilemez. Engelleme çabalarını konuşma ve ret oyu kullanmanın ötesine taşıdı. Sonunda nahoş görüntüler oluştu. Bir CHP yöneticisinin Komisyon Başkanı Nabi Avcı'ya fırlattığı 'bant tankı' hedefi bulsaydı söylendiği gibi kan akardı.
Eğitim kavgası grup konuşmalarına da yansıdı. Üslup sert, içerik ağır. Başbakan Erdoğan 'Hangi dilden anlıyorsanız o dilden...' dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu 'Yanarız, tekmeleniriz ama bedeli öder, bu yola devam ederiz' dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli ise gerginliğin sonlandırılması için teklifin geri çekilmesini istedi.
Bugünden belli oldu, Genel Kurul görüşmeleri iki hafta sonra yine gergin havada geçecek