Adam gibi adam olmak kimi zaman dilimizin anlatmağa çabaladığı âdemoğlu’nun târifindeki sözcüklerdir. Önemli ölçüde mükemmellik notu içermektedir.
Kentler için böyle bir anlatım yoktur amma, kimi kentlerin görünümü, imkanları, değerleri, varlıkları, yönetimleri, coğrafyası anlatılırken, benzetme yoluna başvurulmaktadır, mâlûmunuz.. Meselâ, birkaç yıldır Eskişehir kenti için çok övgü dolu sözcükler kullanılmaktadır. Orası artık bir Avrupa kenti, diyerek. Bursa kenti için de böyle konuşanlarımız çoktur.
Pekiii.. Balıkesir için kimler, hangilerimiz Avrupa kenti gibi valla, diyoruz, diyebiliyoruz ?
Bir tarihlerde, kentin Belediye Başkanının adı yazılı minik levhalar konulmuştur Parkın hemen her yanına. Çimlere basma.. Çiçekleri koparma.. Çöpleri yere atma…Çevreni temiz tut…gibi sözcükler içeren ve Belediye Başkanının adını soyadını kaydeden.
Park dışındaki kimi alanlarda da başka bir uygulama vardır. İmi metrekarelik de olsa etrafı bordürlü, bordürlerin üzerinde de yay gibi demir ve birer karışlık bariyer, ya da koruyucular…
Vasıfçınar caddesinde, Bandırma Yolunda, Ahmet Taprak caddesinde refüjün orta yerinde, Demirperde misali kafes benzeri , birer metre yüksekliğinde, yüzlerce metre uzayıp giden bariyerler vardır. Kentin kimi insanı , ayrılmış yaya geçitlerden geçip canını korusun dercesine.
Üstgeçitler yapılmıştır öteye beriye..Alt geçit de denenmiştir ve günümüzde de (çok şükür) çocukların ya da ruh hastalarının sprey/ püskürtme / tüp boyalarla çalışma alanı gibidir.
Kentin ilk ve en büyük parkının geniş yolları, öte berki satanlara açılmıştır. Fuar benzetmesi alan çörekçilere / börekçilere verilmiştir.Yaya geçit gibi bellenen yerler göstermelik kalmıştır. Trafik ışıkları ancak üç beş yerde bırakılmıştır. Alt yapı denen düzenlemeler, ülkenin en mükemmel alt yapısı gibi gösterilmiştir.
Ancak, bunlar Balıkesir kentini, kent olmağa pek götürememiştir.
Kentte yaşayan, kendisinin kuralsız, zevksiz, ezen geçen, yok eden, yaşatmayan, çirkinleştiren varlık olarak anlaşıldığının belgesi o bariyerleri, o geçitleri, o üst ve alt geçitleri, kilometrelerle uzayıp giden tel örgüleri gereği gibi tercüme edememiş v e kent, kimi dillerde iri kasaba, kimi ağızlarda köy tanımıyla kalmıştır.
Taaa ki, iktisat öğrenimli, amma her konuyu uzmanına yaptırma gereğine inanmış bir Belediye Başkanı gelene ve o sayılan koruyucu demir parçalarını, kafes bilmem neleri kaldırana, trafik ışıklarını çoğaltana, refüjleri genişletip, otomatik sulama düzeni kurana, otobüsleri, kamyonları, minibüsleri kent içine sokmamağa kadar.
Kentler, örnek v e yaşanacak, huzur duyulacak, güvenilecek yaşam birimleri olması gerektiği ve o birimlerde de insanoğlu yaşayacağı için, O’na layık tesisler, işaretler, yollar, kaldırımlar, pazarlar, duraklar, araçlar yapılana ve getirilene kadar.
Şimdi o kazanımlardan biri sayılan refüjler yer yer kara taşlarla kapanıp / kapatılıp, sözde yayaya hizmet verilmektedir. Kentin en sıkışık caddeleri, araç sahiplerine daha çok yarar sağlasın der gibi, bir türlü trafiğe kapatılmamaktadır.
Çünkü, kent halkı, buna layık olduğunu söylemiştir sanki.
Kilometrelerce uzunluktaki kaldırımların kenar taşlarını kırmızı beyaza boyamak, Balıkesir’in kent olmasını korumağa yetmemiştir. Esnaf için getirildiği savunulan kimi yasaklar esnafa kazandırmamıştır. Konulmuş kuralların, belirlenmiş koşulların saygısızlarca çiğnenmesine sessizlik, Balıkesir’i adam etmemiştir.
Bulvarları / caddeleri günün çeşitli saatlerinde yarış pisti gibi kullananlara ilgisizlik, 14 kişilik minibüse bazı saatlerde 27 kişi alınmasını görmezlik, kimi yerel gazetelerdeki şikayetleri duymazlık, yağışlı günlerde büyük yolların kenarlarında oluşan dereciklere dalarak, hemşehrisini kirtelen görgüsüzlere kaygısızlık, seçim günlerinin vaadlerine karşı umursamazlık, artık davul zurna ile ilan misali duyurmaktadır, söylemektedir ki, Balıkesir yeniden eski günlere, eski alışkanlıklara dönme yoluna girmiştir.
15 yıl önce, Vası1çınar caddesi refüjünün şurasını burasını kara taşlarla kapatan ve hemşehrisine sanki sen buna layıksın diyen Balıkesir, 15 yıl sonra yine refüj denilen yeşil şeritleri şurasından burasından keserek, açılan kesimleri ta döşeyerek, hemşehrisine seslenir gibidir yine. Sen korumadığın, koruyamadığın için biz de sana bunu layık bulduk, dercesine.
Kuralsızların egemenliği mi denilmelidir şimdi izlenenlere; yoksa, Kamu’nun, kuralsızlara yeni bir yenilgisi mi ?..