15 Temmuz gecesi

Karesi Türbesi önünde oturuyordum.

Bir anda

Karesi Ekmek firını kapısında yüzlerce kişi birikti.

Sanki fırını yağmalamaya gelmişlerdi.

O anda bir arkadaşın;

"Sakarya mahallesinde tanklar varmış. Valilik ve AK Parti binaları asker tarafından işgal edilmiş" dediğini işittim.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken,

ellerinde ay yıldızlı bayraklarla

tekbir getirerek ilerleyen insanlar,

Zağnos Paşa Camii şadırvanlarında abdest alan yaşlı/genç adamlar gördüm.

AHP Meydanına vardığımda gözüme ilk çarpan ise, İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi, Ziraat, Garanti bankaları önüne yığılmış insanlar idi.

Atalar Caddesine ulaştığımda atmosfer bir anda değişti. AK Parti önünden başlayıp Valilik meydanına taşan kalabalık arasında her yaştan, her siyasi görüşten insanlar vardı.

12 Eylül darbesini yaşayan ve işkencelere maruz kalmış sağcı/solcu onlarca arkadaşın tek yürek, tek ses cuntacılara öfke kustuğuna, ölümüne demokrasiyi sahiplendiğine şahitlik ettim.

Gördüğüm. yaşadığım sadece bunlar değildi elbet, ama o uzun ve karanlık geceden benim aklımda kalan şu;

Ekmek ve bankamatik kuyruğunda itişip kakışanlar, akaryakıt istasyonunda pompacı bekleyenler ile demokrasiye sahip çıkmak için ellerindeki bayrakları silahına dönüştürüp Okçular Tepesine koşanlardır.

Gerisi teferruattır!

Bu arada,

Sonradan demokrasi nöbetlerinin baş köşelerini tutan ve bol bol nutuk atıp nemalananlardan bir-ikisi hariç, o gece hiç birinin ortalıkta görünmediğini kalkışmanın 8. yılında hatırlatmak isterim.

Sekiz yıl sonra bu gece gördüklerimi de tarihe not bırakayım kısaca.

Yine Karesi Türbesi önündeyim akşam saatleri. Hava sıcak, çaycıların işgali altındaki meydan doluydu.

Milli İrade Meydanına yola koyulduğumda saat 21:30 civarıydı. Ellerinde bayraklarla dönenlerle karşılaştım meydana varana kadar. Belli ki şeflerine, amirlerine, müdürlerine görünüp, selfie çektikten sonra alandan ayrılan memur tayfasıydı bunlar!

15 Temmuz sonrası kamuya kapağı atanlar idi belki de bir çoğu

Meydana ulaştığımda gözüme ilk çarpan pylon tabela oldu. Büyükşehir Belediyesi tabeladaki logosunu kalpli simgeyle değiştirmiş. Milli İrade Meydanı yazısını da değiştirip daha görünür, okunur hale getirse idiler keşke!

Alan doluydu, ama heyecan ve geçen seneki coşkulu ortam ile ikramlardan eser yoktu. Büyükşehir Belediyesi'nin el değiştirmesinin getirdiği sonuç sanırım.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ile Altıeylül Belediye Başkanı Hakan Şehirli'nin katılmamasını anlayabiliyorum, ama geçen 7 yıldaki her 'Demokrasi Nöbeti'nde dik duruşuyla yer alan Karesi Belediye Başkanı Mesut Akbıyık kardeşimin bu kez meydanda görünmemesine anlam veremedim.

Diğer illerde CHP'li başkanlar etkinliklerde bulundular mı bilemiyorum, ama Balıkesir'de vekil düzeyinde temsil edilmeleri parti talimatı olabilir.

Oysa 8 yıl önce ayrımsız tüm parti başkanlarıyla milletvekilleri kol kola girip, omuz omuza yürüyerek gelecek ve demokrasi adına umut verici görüntü sergilemişti.

Bugün, AK Parti ve MHP harici partiler meydanda yoktu.

Manzara karpuz gibi ortadan ayrılmış vaziyette olduğumuzun fotoğrafı gibiydi.

Fotoğraf dedim de, 15 Temmuz'un “başkomutanı” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafı da yoktu bu sene meydanda her nedense.

Demem şu ki;

Ortak değerlerimiz, ortak sevinçlerimiz yok oldu.

Milli Bayramlarımızı ayrı ayrı kutlamaya başladık.

Bu gidişle dini bayramlarda da ayrışmayız inşallah!

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk çıkıp gelse, durum, hal ve vaziyeti görse hepimizi kılıçtan geçirmez belki, ama "bir titreyip kendinize gelin" derdi kesin.

Biz millet olarak ne badirelen atlattık. Evet belki hak etmediğimiz şeyleri yaşıyoruz, ama düzeltmek bizim elimizde. İhtiyacımız olan şey ise milli birlik ve beraberlik. 

Demokrasinin kıymetini bilip sahip çıkanlara selam olsun.

15 Temmuz 2024 | Balıkesir