Traktörüne yüklenmiş domatesleri, patlıcanları satamamış ve elinde kalmış çiftçileri görünce üzülüyorum.

Yıl boyunca verdiğin emek ve heyecanın bir anda suya düştüğüne mi yanarsın, önümüzdeki günlerin maddi yönden daha da zor geçeceğine mi?

Babam çiftçiydi.

1-2 meyva bahçesi vardı. Genellikle elma yetiştirirdik. Hatta başka elma yetiştirenlerin tarlalarındaki ağaçların sayısı ve üzerindeki meyvaya göre ‘götürü usulü’ satın alır, zamanı geldiğinde mevsimlik işçilerle toplar ve kış aylarında sarmak üzere sandıklarla depolara kaldırırdık. Depo dedikse de soğuk hava deposu değil, binaların serin bodrumları.

“ELLMAAAAA”

Lise 1 veya 2 de idim. Çok iyi hatırlıyorum. Elma para yapmadı, alıcısı yoktu, satılmadı.

Yaklaşık 50-60 ton meyva elimizde kaldı. Yarısı çürüdü, yarısını yok parasına kamyonlara yükleyerek Aroma meyvesuyu fabrikasına döktük. Değil maliyeti koruması, tarlasında aldığımız elmalarla birlikte çok ciddi bir zarar etmiştik.

Eve ekmek gitmesi gerekiyordu.

Yıl boyunca ilçemize Cuma günleri kurulan ilçe pazarında 4 metrelik yer kiralayıp, kendi elmalarımızı satmanın yanında halden getirttiğimiz patates ve soğanı da satarak geçimimizi sağlamak zorunda kalmıştı.

Ben Cuma günleri okula gitmez, ellerimle patateslerin topraklarını temizler, tezgaha dizeceğim diye uğraşırdım.

O dönemin pazarlarını bilenler “Elmaaaaa, Elmaaaa” diğe bağıran babamı çok iyi bilirler.

Allah’ın rahmeti üzerine olsun!

Mahsulünün karşılığını alamayan çiftçilerimizi görünce geçmiş gözümde canlandı.

İnşallah daha güzel günleri olur, olacaktır.

Günün yaşanmışlıkları, geçmiş yaşananları hatıra perdesi yapıyor gözlerimizde.

Kimse varlığıyla övünmesin.

Kimse bugününe üzülmesin.

Kimse geleceğini kurgulamasın.

Ukrayna’da bir kilisenin girişinde yazan yazı dikkatimi çekmişti;

“Kim Allah’ı güldürmek istiyorsa, plan yapsın