Yazıp yazmamakta tereddüt ettim. Çünkü Türkiye’de bir çok ciddi olay gizlenirken bir çok hayali iddialar köpürtülerek gündem meşgul edilebiliyor.
Bizlerde gerçeğini değil köpürtülmüş gündemlerle uğraşıp duruyoruz.
Bütün ülkeyi yasa boğan 10 ili etkileyen son yüz yılın en büyük depremlerinden birini yaşadık. 50 bine yakın insanımızı kaybettik, yüz binleri bulan yaralılarımız, milyonlarca evini terk eden insanımız var. Devletimiz ilk defa bu kadar geniş alanı etkileyen bir afet karşısında hızla yaraları sarmak için iktidarı ve bütün kurumları ile çalışıyor. Bu konuda gerçek üstü gayretlere şahidiz. İnşallah en kısa zamanda yaraların her açıdan sarılacağına olan inancımız tamdır.
Deprem bölgesine üçüncüsü gün giderek Kahramanmaraş, Türkoğlu, Nurdağı, İslâhiye, Hassa, Kırıkhan hattından Osmaniye bölgesini ziyaret ettim. Bu güzergahlardaki gözlemlerimi kaleme alarak değerlendirmelerimi paylaştım.
Fakat bu yazımda tarihe not düşmek ve yetkili mercilerin araştırmasını isteyeceğim başıma gelen bir olayla ilgili dikkat çekmek istiyorum.
Olay şu; bölgeyi ziyaret edip dönerken Balıkesir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ekiplerine ve Başkan Yücel Yılmaz’a moral desteği vermek için en son Osmaniye’ye uğradım.
Ardından dönmek için dostum Ali Ünal ile Ankara yolunu tuttuk. Aracı çalıştırıp hareket ettikten bir süre sonra akü göstergesinin yandığını fark ettim. Gecenin 11’i olduğundan yolda bir dinlenme tesisinde arızaya bakarız diye düşünerek yola devam ettik. Fakat gösterge ışıklarının hızla soluklaştığını fark ettim. Sonrasında tamamen söndüler.
Ama far ışıkları önümüzü görecek kadar yandığından dinlenme tesislerine kadar gitmeyi başardık.
Dinlenme tesisinde açık olan lastikçilere gittik. Arızaya batıralım diye. Çok anlayan olmadığından çıraklar sağ olsunlar ellerinden gelen yardımı yaptılar. Ustalarını evden aradılar. Dükkanda elektrikçinin belki lazım olur satılır diye bıraktığı yeni akü olduğunu söyledi. Bu akü ile epey bir yol alınabileceğini ifade etti. Bu aküyü eskisini çıkararak taktık. Aracın normal fonksiyonları çalışır şekilde yolumuza göstergelere dikkat ederek tekrar devam ettik. 50 Km ya gittik ya gitmedik bizim gösterge panelleri solmaya başladı. Pozantı’ya ulaşalım diye dua ederken 30-40 Km kala bütün fonksiyonlar tekrar işlemez hale geldi. Ki hava soğuk ve kar yağışı yoğunlaştı.
Pozantı’ya yarı ışıklı yarı ışıksız vardık. Açık bir elektrikçi ve lastikçi bulduk. Derdimizi söyledik. Bu sırada bir başka aracın daha beklediğini fark ettik ki araç Mercedes panelvan tipiydi. O araçta yolda kalmış. Çekici ile getirmişler. Onun arızası da akünün tükenmesi. Ve şarj etmemesiymiş. Usta yolda kalan araçlar olduğundan müsaade isteyip onları tamire geçti. Bizim araçları dönüşte tamir edebileceğini söyledi. Ustanın otoyoldaki tamir işleri uzayınca sabaha karşı ancak bizim araçlara bakabildi. Bu arada aynı arıza ile bir iki araç daha geldi.
Sonunda tamirleri yapılıp teker teker oradan ayrıldık. Hepimizin şarj dinamo kömürlerinin yendiği için akülerin boşaldığı ortaya çıktı.
Bu arızanın şarj kömürlerinden kaynaklandığı için aklıma farklı konular gelmedi. Fakat geçenlerde Hataylı bir arkadaşla tanışıp depremi konuşurken onunda Opel Astra aracının arızalanmasından bahsederek gittiği tamircinin önünde de benzer arızalarla bekleyenlerin olduğunu söyleyince aklıma kurt düştü. Çünkü arıza hep aynı. Bu konuda bir başka dostumuzun akrabasınında 10 bin Km bulmayan BMV marka aracının da akü tükenmesi nedeniyle yolda kaldığını söyleyince biraz daha dikkat kesildim. O dostumuz aracı bozulan akrabasını arayıp arızanın yine şarj dinamo kömürünün tükenmesi olduğunu söylemesi benim komplo teorisyen tarafım kabardı.
Bunun üzerine hem Google’den hem de uzmanlarından şarj dinamosu kömürlerinin hangi nedenlerle hızlı tükenebileceğine yönelik araştırdım.
Sonuçta bu kömürler karbondan ibaret olduğu ortada. Bunların üretiminde farklı teknikler kullanıldığını öğrendik. Hepsinden öte kömür madeni ve farklı madenlerin ayrıştırılmasında manyetik alan teknolojisinin kullanıldığını öğrendim.
Şarj dinamosu kömürlerinin yapımında karbonun sertleştirilmesinde bazı reçine gibi tutkallarda kullanıldığı ifade ediliyor.
Şarj dinamosu kömürlerinin hızlı şekilde tükenmesinin depremin oluşturduğu manyetik alanlardan etkilenip etkilenmediği, suni bir manyetik alan oluşturma veya HAARP, ELF teknolojileri ile mikro dalga teknolojisinin karbon bileşimlerine etkisi gibi durumların araştırılmaya değer olduğunu düşünüyorum.
Çünkü deprem sırası ve sonrası bazı otomatik kapıların ve bariyerlerin çalışmaması, Medyaya da yansıyan bazı saatlerin deprem sırasında durarak çalışmaması gibi durumlar ile bölgede deprem sırasındaki aydınlanma hadiseleri incelemeyi gerektiriyor.
Bu konularda dünyanın geldiği teknoloji çerçevesinde “mümkün olan kolay, imkansızın zaman aldığı” şeklinde özetlenecek devirdeyiz. Hiç bir iddianın kenara atılmaması gerekir.
Bize düşen başımızdan geçen ve şahit olduğumuz bir durumun aktarılarak araştırılmasını istemeden ibaret. Ciddiye alıp araştıracak devlet iradesi ile birlikte üniversitelerdir.
Bu vesile ile bütün araç sürücülerini uyarayım. Her gün kullandığınız araçların neredeyse bütün sistemi elektrikle çalışıyor. Şarj dinamosu kömürlerinizi sürekli kontrol ettirin. Aksi halde hararet fanı, direksiyon hidroliği, otomatik şanzıman dahil kazaya neden olan bütün fonksiyonlar elektrikle çalışıyor. Bozulduğunda maazallah kaza kaçınılmazdır.
Kalın sağlıcakla...