Türkiye’nin gündemi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yargıya hakaret davasının kararı ile farklı bir maceraya kilitlendi. Bu gelişme artık her şeyi ile 2023 seçimlerinin sancılarının başlattığını görüyoruz.
Seçimler yapılana kadar belki ülke her ay, her hafta belki de her gün farklı gündemlerle sarsılacak. Çünkü 2023 seçimleri parlamenter sistemin seçimleri gibi sıradan değil artık. Hem Cumhuriyetin 100. Yılı, AK Parti’nin ifadesi ile “Türkiye Yüzyılı’na” CHP’nin ifadesi ile “İkinci Yüzyıla” giriyoruz. Geçtiğimiz yüzyılın kuralları ile devam etmemiz mümkün değil. Yeni bir başlangıç için önemli bir fırsatı yakalayıp yakalamayacağımızın kararının verileceği bir seçime yani.
2023 seçimlerini sadece siyasi partiler ve adayların yarışı olarak görmek büyük hata olur. Bu seçimlerde yeni yüzyılı şekillendirmenin inanılmaz kavgasını uluslar arası boyutta göreceğiz. Bu noktada siyasi figürler sadece sahne oyuncuları gibi kalacak. Oyunun kurallarını senaryosunu vizyona koymayı başaran koyacak. O nedenle oyun kurulana kadar tek geçerli kural kuralsızlık olacak. Bu da yaşanacak mücadelede hiçbir kutsalın geçerli olmayacağı manasını taşıyor.
Daha önce bu sütunlarda birkaç kez kaleme aldım. Bizde Cumhurbaşkanlığı seçimleri süreci çok sancılı, kaos ortamına açık, dış müdahalelerin tuzağında geçer. Şu an tamda bu süreci yaşıyoruz. Başka bir gerçek ise bizde Cumhurbaşkanlığı seçim süreçleri en az iki yıl önceden başlar. Bu nedenle 2013’teki gezi olaylarını 17-25 Aralık operasyonlarını ve bu süreçte başlayan ekonomik gelişmeleri aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin kaosları olarak okumakta yarar vardır.
Son bir yıldır döviz kurları ve hayat pahalılığı çerçevesindeki gelişmeleri de 2023 seçimlerine yönelik Cumhurbaşkanlığı süreçlerinin kaos operasyonları olarak okunursa anlam kazanır. Tabi bu noktada iktidarın süreci yönetmede doğan zaafları göz ardı edilmemelidir.
Dün akşamüzeri İmamoğlu’nun hakaret davasından hüküm yiyen karar sonrası gelişmeleri 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine yönelik çok yoğun kullanılmasının kaçınılmaz olduğu ortaya çıktı.
Bu karara karşı oluşan tepkilerin hangi mecraya kayacağını kestirmek çok zor. Bazı güvenlik uzmanı dostlar İmamoğlu’na destek bahanesi ile ikinci gezi olaylarını çıkarma peşinde olan hazırlıklardan söz ettiler. Bu kapsamda terör örgütünün profesyonel provokatörlerinin İstanbul’da yakınlarının evlerini ve Büyükşehir Belediyesi’nin imkânlarından yararlanarak fırsat koyacakları üzerinde duruluyor. Bu provokatörlerin İmamoğlu’na destek için Türkiye’nin değişik gölgelerinden destek için geleceklerle güvenlik güçlerini karşı karşıya getirerek toplumsal kaos çıkarılması için zemin oluşturacakları vurgulanıyor.
Şu kesin Türkiye ikinci Gezi Olayları kaosunu kaldıramaz. Seçimlerin şehvetine kapılarak tarafların toplumsal kaosa çanak tutacak tavırlardan mümkün olduğunca kaçınmaları gerekmektedir.
Bugün 6’lı masa İBB önünde Saraçhane önünde miting yapacak. Kararı fırsat bilerek tepki göstermeleri ayrı konu. Fakat sonrasında planlanan sözde demokrasi nöbetleri başlatılarak bu ortamın terör örgütlerinin eylem sahasına dönüşmesi halinde Türkiye’ye çıkacak fatura hesap edilmelidir.
Bu uyarıları yapmayı Türkiye’nin geleceği için bir görev olarak görüyorum.
Mahkemenin Ekrem İmamoğlu ile ilgili yargıya hakaret suçlaması ile verdiği kararın ne olduğunu, siyasete etkileri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına yönelik etkilerini başka yazılara bırakıyorum. İmamoğlu’nun karar üzerine sevincini saklayamamasının perde arkasını da sonraya bırakıyorum.
Şimdilik kalın sağlıcakla…