Uzun süredir Irak ve Suriye ile dünya uğraşıyor. Bölgenin karmaşa içinde kalması dünya güç odaklarının işine geliyor. Herkes bu kargaşa içinde payını almanın uğraşında. Adeta sırtlanların leşe saldırısı gibi. Bu kargaşanın içinde yaşananların farkında değiliz.
Irak’ta ve Suriye’de yaşananlar daha büyük bir oyunun parçalarıydı. Orta Asya’da bulunan dünya enerji kaynaklarının Akdeniz üzerinden Türkiye by-pass edilerek dünya pazarına sunulması aslı oyundu.
Türkiye oyunu gördü. En zayıf halinde bile Fırat Harekâtı ile olaya el koydu. Zeytin Dalı Harekâtı ile tamamen önünü kesti. İdlip girişimleri ve Münbiç stratejisi ile olaya nokta koyuyor. Fırat’ın doğusunu da hallederek bölgede bir daha enerji koridoru açılmasının imkânı kalmayacak. Zaten olayların geçtiği bütün bölgeler Misak-i Milli Sınırları dâhilinde kalan yerler. Yani Türkiye’nin eninde sonunda egemenliğini sağlaması gereken yerler. Şu bilinmelidir, Türkiye’nin sınırları eninde sonunda İdlip-Münbiç-Kerkük-Erbil-Süleymaniye’ye kadar iner. Bu bölgelerde son zamanlarda çatışmalar azalmıştır. Fırat’ın doğusu ve Münbiç ile İdlip’te de taşlar yerine tam oturursa bölgede uzun yıllar sürecek ciddi bir sükûnet hâkim olacaktır.
Güneyimizde durum bu iken Akdeniz’de dibimizde gerginleşen gelişmeler var. Bu nedenle iç gelişmeler uzun süre bizi meşgul etmemesi gerekmektedir. Çünkü Ortadoğu’da tam olarak istediklerini alamayan uluslar arası yapı bu açığını kapatmak için Akdeniz havzasında Türkiye’yi direk ilgilendiren menfaatlere saldırıyor. Kıbrıs Adası’nın merkeze oturduğu olayda Türkiye’yi direk ilgilendiren ve Türkiye topraklarına da sarkan ciddi hesaplar var. Adana, Mersin, Antalya, Muğla hattında hem denizi hem de kara bölgesini ilgilendiren. Birinci Dünya Savaşı ile galip devletlerin paylaşıma girdiği Anadolu toprakları üzerindeki emeller son bulmuş değil. Türkiye zaafa uğradığı dönemlerde zaman zaman Türkiye’yi bu bölgeler için masaya oturttukları malumdur. Fırsat bulundukça bu masalarda aldıkları sözlerin yerine getirilmesi isteniyor. Şu an Doğu Akdeniz havzasında rivayetlere göre 4-5, 5 trilyon dolarlık hazır çıkarılmayı bekleyen doğal gaz ve petrol bulunuyor. Bunun en az 1,5 trilyon doları Türkiye’nin etki alanında. Hatta bir kısmı topraklarımızda. Bu rakamlar iştah kabartıyor. Aslında şu an Türkiye Akdeniz’de çok ciddi sessiz bir savaşın içinde. Elindeki teknolojik güç tahmin edilemediğinden Türkiye’ye askeri operasyon için kimse cesaret edemiyor. Yoksa ABD başta diğer güçler, bazı bölgeleri işgal dâhil düşünüyorlar.
O nedenle ellerindeki bütün imkânları kullanarak Türkiye’nin içerde güçsüzleştirilmesi yoluna gitmek istiyorlar. Bu açıdan istikrar ve ekonomik dengelerle oynandığı bilinmelidir. Gelinen noktada her türlü gelişmeye hazır olunması kaçınılmazdır.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun…
Kalın sağlıcakla...