“Tümü fiziksel ve zihinsel engelli olan dokuz yarışmacı, 100 metre koşusu için başlama çizgisinde toplandılar.
İçlerinde özel bastonu ile neredeyse normal yürüyüş hızında bile yürüyemeyen katılımcılar vardı.
Başlangıç işareti alışık olunduğu üzere silah atışı ile yapılmamış, bir piyanonun tuşuna basılmak itibariyle yarış başlamıştı.
Başlama işareti verildiğinde hepsi birlikte hamle yaptılar.
Bu alışık olunduğu gibi hızlı bir başlangıç değildi.
Aynı anda başlayamadılar belki ama yarışı bitirmek ve kazanmak için istekliydiler.
Yarışa başlar başlamaz içlerinden genç bir delikanlı tökezleyip yere düştü ve ağlamaya başladı…
Hem can acısından hem de geride kalmanın verdiği üzüntüden avazı çıktığı kadar ağlıyordu.
İşte o an tribündeki tüm insanların gözlerini yaşartan bir olay yaşandı.
Diğer sekiz kişi oğlanın ağlamasını duydular.
Yavaşladılar ve geriye baktılar.
Sonra hepsi yönlerini değiştirdiler ve geriye döndüler.
Düşen çocuğun yanına geldiler.
İçlerinden Down Sendromlu bir kız eğilip oğlanı öptü ve ‘Bu onun daha iyi olmasını sağlar’ diyerek ayağa kaldırdı.
Sonra dokuzu birden kol kola girdiler ve bitiş çizgisine doğru hep birlikte yürüdüler. Stadyumdaki herkes ayağa kalkıp dakikalarca onları alkışladı.”
Yaşanmış, gerçek bir olaydı bu anlattığım.
Yerini ve tarihini özellikle belirtmedim.
Nerede ne zaman olduğu önemli değil, önemli olan içindeki hayat dersi: “Başkasının kazanmasına yardım edersen herkes kazanır…”
Bazen hayatında önüne çıkan engelleri atlamayarak da aşarsın.
O dokuz engelli insanın hikâyesini her hatırladığımda, hayatın “kazanmak” ve “kaybetmek” üzerine kurulmadığını bir kez daha anlıyorum.
Hayat, neyi başardığın, neyi başaramadığın değil.
Hayat, para, giysiler, evler, arabalar değil.
Hayat, nerede yaşadığın, nereye gittiğin, ne yediğin değil.
Hayat, sahip oldukların değil.
Hayat, ”sevgi” demek…
Hayat, arkadaşlarına, dostlarına, sevdiklerine destek olmak demek…
Hayat, güven demek, şefkat demek, iyilik demek…
Bu hayatta önemli olan, başkalarının sırtına binerek, onları ezerek kazanmak değil.
Bu hayatta önemli olan, yavaşlamak, yönünüzü değiştirmek anlamına gelse bile diğerlerinin de kazanması için yardım etmek bence…
Hayatınızda değer verdiğiniz şeyler sevgiyse, dostluksa, iyilikse bu hafta Engellileri Koruma ve Dayanışma Derneğimizi ziyaret edin.
Engelli yakını, çocuğu olan ailelerle görüşün.
Bir engellinin elinden tutun.
Bir engelliyle birlikte gülün.
Bir engellinin mutluluğunu paylaşın.
Onlara dokunun.
Gözlerine bakın.
Sarılın.
Eğer hayatta sizin için bunlar önemli değilse…
Eğer hayat sahip olduğunuz, tükettiğiniz şeylerse…
Sakın engelli insanlarla hayat yarışına girmeyin, kaybedersiniz…