Dijital çağın hastalıkları hızla ruhumuzu sardı.
Tee 1960’lı yılların başında bestesi Teoman Alpay’a, güftesi Hikmet Münir Ebcioğlu’na ait nihavent makamındaki “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım” şarkısında insanın yalnızlığına işaret edilmiş.
Yalnızlığın yozlaştırıcı, sosyal varlık olan insanın tek başına kalmışlığını kederli, hüzünlü sözlere döken bu duygu, günümüzde kadere dönüştü. Hem de kendi ellerimizle…
Önceki yazımda dijital etkilerin insan beyninde yarattığı etkiyi anlaşmıştım.
Oxford Sözlüğü, “Brain Rot”u 2024’ün kelimesi seçti. Yani beyin çürümesi!
Beyinsel mekanizmaların ekran karşısında felce uğradığını, eleştirel düşünce ve sorunlarla baş etme çabası göstermeden içerikler arasında kaybolma durumunu anlatıyor.
Türk Dil Kurumu (TDK) 2024 yılının kelimesini “kalabalık yalnızlık” olarak belirledi.
TDK ve Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi (İLAUM) işbirliğiyle halk oylamasına sunuldu. Yaklaşık 1 milyon kişinin oylamasında kalabalık yalnızlık tercih edildi.
Kalabalık yalnızlık bugünkü hayatın özeti.
Teklik ifade eden yalnızlık ve çokluğu anlatan kalabalık, birbirine zıt gibi görünüyor. Ancak bir arada var olabiliyor.
Sosyolojik, psikolojik ve iletişim kavramlarıyla açıklanabilen bu durum, aslında bireylerin günlük hayatında kurdukları ilişki biçimlerinin sonucu…
İlk bakışta yaşam alışkanlıkları içinde kalabalık, yalnızlık duygusundan kurtuluş için bir çözüm gibi görünüyor.
Yalnızlık hissini artıran tehdit, dijital dünyanın kuşattığı yaşam biçiminden geliyor.
Gelip geçici ilişkiler, yalnızlık hissini derinleştiriyor.
Sosyal medya ortamında takipçi ve beğeni sayısına önem atfedilmesi, sanal kalabalıklar oluşturmasının yanıltıcı darbesiyle kişiyi yalnızlaştırıyor.
Sosyolojik olarak hayat hızının artması, insan ilişkilerinin hareketliliği toplumsal bağları zayıflatıyor.
Bu karmaşa içinde bağ kurmakta zorlanan bireyler, kalabalıklar içinde canlı, içten ve insanî bağlar kuramamanın hazin sonucuyla yüzleşiyor.
Hatta aynı ev içinde aile bireylerinin olması, aynı yemek masasında yalnız hissetmeyi engelleyemez hale geliyor.
BENZERLERİN FARKLILIĞI
Oxford Sözlüğü’nün, “Brain Rot”u, yani beyin çürümesini 2024’ün kelimesi seçtiğini belirttik ya başta… Hah işte bizim TDK’nin seçtiği kalabalık yalnızlık da aynı dijital mecranın eseri…
Sosyal medyayı eğlencelik ve gereksiz kullanmayla beyni uyuşturan içeriklerin sonsuza kadar kaydırılarak izlenmesinin yarattığı “beyin çürümesi” ile kendini beğeni ve takipçi sayısıyla sosyal varlık kabul eden “kalabalık yalnızlık” kavramı aynı çelişkinin ürünü…
Son olarak şunu da ekleyelim; TDK’nin 2024’te yılın kelimesine aday gösterdiği diğer sözcükleri de verelim.
Sosyal medyada sorumlu davranmayı ifade eden “ağırbaşlı”, bir ürünün fiyatını talebi göre değiştirmeyi belirten “dinamik fiyatlandırma”, arka plan bilgisi olup kolektif ifade biçiminde kullanılan “lore”, romantizm ve fanteziyi birleştiren kurgun türünü niteleyen “romantasy” ve yapay zekayla üretilmiş düşük kaliteli içerikler için kullanılan “slop” oldu.
Tee 1960’larda yalnızlık acısını göklere çıkaran şiirsel anlatım, bugün yeryüzüne hatta içimize işledi. Hem de hayat gerçeği olarak!