Bu başlığın altına birçok özlemimizi yazabiliriz.

Bu güzel şehrimizde;

Barış, kardeşlik, hoşgörü içinde yaşayan,

Sinemalarıyla, yüzme havuzlarıyla, kültürel etkinlikleriyle, üniversite şehri Balıkesir gibi özlemimizi yazsam sizce nasıl?

Ya da gençlerimizin vakit geçirebileceği, çeşitli sporlar yapabileceği bir gençlik merkezi…

Ya da en ücra mahallelerde bile yemyeşil parklar, bir çocuk için de olsa oynayacağı oyun alanları

Ya da şehrin ekonomisine katkı sağlayacak fabrikalarla dolu işsizliğin olmadığı, sürekli gelişen bir Balıkesir diye yazsam...

Özlemlerimiz, hayallerimiz sınırsız…

Şehrimizde olabilecek tüm doğru, iyi ve güzel şeyleri uzun bir liste halinde bu şekilde alt alta yazabiliriz.

Şimdi soru şu…

Peki böyle çok sayıda dileğimizi, isteğimizi yazarak, tartışarak bu özlemlerimize ulaşabilir miyiz?

Cevap basit ve kesin: Hayır!

Nedeni; bu kadar çok doğruluğu, iyilik ve güzelliği gerçekleştirmeye şehrimizin kaynakları yetmez de ondan…

Tamam…

Kaynaklarımız kısıtlı.

Ne yapacağız o zaman yazmayacak mıyız, konuşup tartışmayacak mıyız?

Elbette yazacağız, tartışacağız!

Ama önce kendimizi geliştirip daha bilinçli, daha duyarlı olacağız…

Çünkü…

Özlemlerimizi, hayallerimizi gerçekleştirecek,

Bizi istediğimiz şehirde yaşatacak olan; insanların bilgisi, becerisi, zekâ, ahlak gibi nitelikleridir.

Nasıl ki bir aşçının niteliği yaptığı yemeklerin tadına yansırsa,

O şehirde yaşayan insanların nitelikleri de yaptıkları işlere iyi ya da kötü olarak yansıyacaktır.

Yetersiz nitelikli bir doktorsa; bu özelliği baktığı tüm hastalara,

Yetersiz nitelikli bir yöneticiyse; bu özelliği aldığı kararlara yansıyacaktır.

En son teknolojiye sahip en pahalı makineleri alıp ama bunu kullanacak insanlara, bilgi ve beceriyi, iş ahlakını öğretmezseniz o fabrikayı en kısa zamanda kapatır, makinelerini hurdaya çıkartırsınız.

Kocaman akıllı binalar yapar ama onu yapan müteahhitleri eğitmezseniz depremde enkaz altında kalan insanlara ağlarsınız.

Demem o ki…

Bizi zengin ya da fakir, mutlu ya da mutsuz, gelişmiş ya da geri kalmış kılacak olan insanlarımızın niteliklerinin üstünlüğü ya da yetersizlikleridir.

Eğer biz bilgi, beceri, zekâ, ahlak gibi niteliklerimizi geliştirirsek özlediğimiz şehri oluşturacağız zaten, birilerinin bir şeyler yapmasını beklemeden…

Konuşmalarımız, tartışmalarımız, beklentilerimiz; nasıl bir Balıkesir değil, nasıl bir “insan” olmalı bana göre…

Daha çok okuyan, daha çok düşünen, daha çok çalışan bir insan…