Dünyanın en profesyonel lideri…
Tartışmasız iyi de eğitim almış. Tarihinin genetik kodlarını en ince şifrelerine kadar bilen, tanıyan ve geçmişi zamanın ruhuyla yeniden kurgulayan çok iyi bir satranç ustası: Vladimir Putin…
Aslında başarılı bir lider olmanın yanı sıra genel görüntüsünü de ihmal etmeyen, düzenli sporunu yapan, yüzüne oturan geçen zamana ait çizgileri de bir kalemde silen, dolgusunu ve botoksunu yaptıran enteresan bir kişilik! Çin Olimpiyatlarına gittiğinde uçaktan inişi bile günün konusu olmuştu zira uçağın merdivenlerini bir iki basamak birden atlayarak “Çok sağlıklıyım” imajını vermeyi amaçlamıştı.
Rusya Devlet Başkanı, son aylarda ülkesine gelen yabancı ülke devlet başkanlarını o meşhur oval masasının diğer ucunda ağırlamaya başladı. Bu büyük masanın ne anlama geldiğini “pandemi” ile açıklasa da hakikat bambaşka! Putin dünyaya meydan okuyor, "ben dünyanın hâkimiyim, Rusya bu büyük 'masa'dır ve sizinle bu perspektiften temas kuruyorum, gücümü de ufkumu da görün!" diyor...
Peki dünya liderlerinin durumu nedir?
Ne yazık ki ABD lideri tek kelime ile “bitik” durumundadır. Önce Afganları yüzüstü bırakan ABD, Ukrayna’ya da fena hayal kırıklığı yaşattı. Çin lideri, Putin’in daha karanlık yüzü gibidir. Alman lider, teknokrat bir kimlikten öte değildir. İngiltere’de liderlik yok, yüzyıllık devlet politikası vardır. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan… “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek açık tavrını gösteren bağımsız, kendine has, ciddi ve güvenilir bir liderlik yürütüyor.
Peki Putin, son zamanlarda Türk coğrafyasına neden sarmaya başladı?
Türk dünyası maalesef hâlâ Putin’in etki alanından çıkabilmiş değil! Henüz 30. yaşını kutlayan bu genç ülkeler geçmiş alışkanlıklarıyla Rusya’yı önceleyen bir yaklaşım içinde. Birkaç gün önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bir Rusya ziyareti gerçekleştirdi. Bu ziyarette dikkati çeken detay ise bilindikti. Putin yine o upuzun oval masanın diğer ucundaydı! Liderlerin bu uzun masanın beri yakasında seslerini Putin’e nasıl ulaştırdıklarını merak ediyorum!..
Azerbaycan ve Rusya Cumhurbaşkanları bu samimi toplantının sonunda bir de anlaşma imzaladılar. “İttifak Anlaşması” adındaki bu mutabakat maddelerinden ikisi çok ilgi çekiciydi:
-Her iki ülkeden birinde herhangi bir tehdit oluştuğunda ortak adımlar atılacak, karşılıklı olarak askerî destek sağlanacak.
-Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında olası her türlü anlaşmazlıkta sınır sorunlarının çözülmesinde destek sağlayacak!
Açıkçası bu ifadeler oldukça can sıkıcı. Yakın geçmişte, Kazakistan’da meydana gelen iç kargaşanın akabinde Kolektif Güvenlik Antlaşması’na binaen Rusya’nın asker göndermesi birtakım endişelere sebep olmuştu.
Geçmiş hadiselere baktığımızda da Rusya’nın bu kabil anlaşmalarla etki alanındaki ülkeleri kendine bağımlı kılmak maksadını taşıdığını rahatlıkla görebiliriz. Azerbaycan’dan iki hafta önce Kazakistan Cumhurbaşkanı Moskova’daydı. Eminim ki çok yakında Kırgızistan ve Özbekistan liderleri de o masaya oturacaklar. Türkmenistan da yeni cumhurbaşkanını seçtikten sonra!..
Bu ifadeler biraz ironik dursa da gerçekte hayli endişe verici gelişmeler. Rusya, Türk Cumhuriyetlerinin avucundan kaymasından çok endişeli ve bu endişesinden dolayı Türk coğrafyasıyla ilgili politikasını güncelleme ihtiyacı duydu. Ve bu güncelleme ilk meyvesini Kazakistan’da verdi. Hiç kimse yolsuzluk, rüşvet, yoksulluk detaylarına girmesin! Hiç inandırıcı değil zira o ayaklanma bal gibi Nazarbayev’i işlevsiz bırakma ayaklanmasıydı.
Hasılı dünya daha yıllarca Putin’i konuşmaya devam edecek!
Ve Putin de bildiğini okumaya!