Meclis'te olağanüstü bir gün. Gözler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün konuşmasında. Ve tabii BDP milletvekillerinin yemininde. Devletin üst düzey bürokratları eksiksiz localarında. Askerler tam kadro.
Büyükelçilerin ilgisi de çok iyi.
Özel oturum Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in kısa konuşmasıyla başladı. Çiçek'in mesajları yeni anayasa ve terör üzerineydi. Cumhurbaşkanı Gül Genel Kurul'a girdiğinde bütün milletvekilleri ayağa kalktı. CHP'nin cumhurbaşkanı boykotu Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte sona erdi. Yeni yasama yılı açılırken cumhurbaşkanlarının konuşması önemlidir. Meclis sadece yeni yasama yılının değil yeni bir dönemin kapılarını açtı dün.
Beklenti çok yüksek. Siyasetin ev ödevi yeni anayasa. Cumhurbaşkanı Gül konuşmasında en geniş bölümü anayasaya ayırdı. 'Yüce Meclisimiz Kurtuluş Savaşımızın yapıldığı en zor şartlar altında dahi sivil anayasa yapmaya muktedir olmuş bir Meclis'tir' dedi. Azınlıkta da olsa bu Meclis'in anayasa yapıp yapamayacağını tartışanlar var.
100 gün önce yapılan seçimler temsil kabiliyeti yüksek Meclis ortaya çıkardı. Yüzde 10 Türkiye barajına rağmen yüzde 95'lere ulaştı. Bu çok yüksek bir oran. Toplumun bütün eğilimleri Meclis'te temsil ediliyor.
Gül yeni yapılacak anayasanın 'esnek ve özgürlükçü' bir karaktere sahip olmasını istedi. Bugüne kadar özgürlükler konusunda şüpheci ve katı bir dilin benimisendiğini hatırlattı.
Anayasanın genel çerçevesini çizerken 6 madde sıradı... Detaya girmeyen temel ilkeleri güçlü bir şekilde belirleyen bir anayasa. Hak ve hürriyetleri herkes için her yönüyle eşit vatandaşlık temelinde güçlendiren bir anayasa. Cumhuriyetin temel ilkelerinden taviz vermeyen bir anayasa. Devletin, milletin hizmetinde olduğunu unutmayan bir anayasa.
Sadece hesap soran değil hesap veren bir devlet anlayışını yansıtan bir anayasa. Fren ve denge sistemlerini içinde barındıran bir anayasa. Bugüne kadar anayasa konusunda devlet ve sistem vurgusu fazla yapılırdı. Cumhurbaşkanı milleti ve evrensel değerleri odaklayan bir anayasa çerçevesi çizdi.
Şu cümlesi dikkat çekiciydi: 'Yeni anayasa hiçbir özel fikrin, partinin, ideolojinin ve doktrinin mührünü taşımamalıdır. Anayasanın taşıması gereken tek mühür milletimizin mührü olmalıdır'.
Gül'ün mesajları anayasa ile sınırlı değildi. Gündemdeki diğer konulara da değindi. Yargıda yaşanan sorunlara dikkat çekti. Aşırı iş yükü ve personel yetersizliğinden zamanında sonuçlandırılamayan dosyalardan söz etti.
Terör konusuna girdi. Son dönemde artar terör eylemlerinin sadece güvenlik güçleri ve vatandaşlarımıza değil, demokrasiye de kastettiğini söyledi. Ekonomi ve dış politikayı da ihmal etmedi. Bu konulardaki düşüncelerini aktardı.
Gül'ün konuşması yeni dönemin yol haritasını yansıtması açısından önemli. Siyasete ve Meclis'e yüklediği misyon, yeni anayasa. Anayasa bu Meclis'in en önemli görevi.
BDP'li milletvekilleri Gül'ün konuşmasının ardından yemin etti. Gözler üzerilerindeydi.17 yıl sonra Meclis'e dönen Leyla Zana yemin için kürsüye doğru yürürken herkesin zihninde 20 yıl önceki siyah beyaz görüntüler canlandı. Acaba benzer tavırları tekrarlayacak mıydı? Türk milleti yerine 'Türkiye milleti' dediği sonradan anlaşıldı.Meclis Başkanı da fark etmedi.
Eski fırtınamlı tartışmalar yok. 20 yılda çok şey değişti çünkü. Türkiye siyah beyaz değil, renkli bir Türkiye. Artık Kürtçe diye bir dil var mı tartışması yapılmıyor. Devletin televizyonunda Kürtçe yayın yapan kanal var.
BDP yemin etmekle de doğrusunu yaptı. BDP'siz bir Meclis eksik olurdu. Bu partiden beklenen sorunun parçası değil çözümün tarafı olması. Anayasa ve terör konusunda yapıcı tavır takınmaları çözüme katkı yapar.
Yemin etmeyen iki milletvekili kaldı: CHP'den İsa Gök ve BDP'li Bengi Yıldız.
Tutuklu milletvekilleri bir eksiklik değıil mi? Eksiklik elbette. Bunun günahı liderlerin. Milletvekili seçilmek serbest bırakılma gerekçesi olamaz. Bu siyasetin değil yargının konusu. CHP bile bir somut siyasi çözüm önerebilmiş değil.
Yeni yasama yılı, siyasette yeni dönemler umutlu başladı.