Bugün bayram. 30 günlük orucun ziyafeti. Çok şükür. "Ramazan mı, şeker mi?" tartışmalarının eski harareti yok. Adı Ramazan ama şeker tadında. Bayramlaşmanın tek ikramı tatlı. Yılların geleneği. Yine devam edecek. Bugün ağızlar şekerle tatlanacak. Ve gün bayrama dönecek. Bayramın o tatlı ve kutlu iklimi bütün yurdu saracak.
Bayram herkes için neşe ve coşku değil elbette. Hele acılarla yoğrulan bu coğrafyada. Bayramı hüzünle karşılayanlar da az değil. Terörün yaktığı hayatlar nasıl bayram etsin. Hemen yanı başımızdaki Suriye kan gölü. Esed'in Baas rejimi ne Ramazan dinledi ne de bayram. Her gün katliam. Daha uzak diyarlardan Arakan'dan gelen haberler de iç açıcı değil.
Dokunaklı, "Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime" türküsü boşuna yakılmış değil. Bugün bu türküyü söyleyenler de eksik olmayacak. Her bayramda hatırlanan Alvarlı Efe'nin "Hüznü keder defola / Dilde hicab ref ola / Cümle günah af ola / Bayram o bayram ola" deyişi bayrama gerçek anlamını yükler.
Türk futbolu için de özel gün... Sezon başladı. Cuma ilk maç oynandı, bugün devam edecek. Futbol bir ülke gerçeği. Geçen yıl şike davasının gölgesinde gergin, sıkıntılı bir sezon yaşandı. Futbol sahanın dışına, adliye koridorlarına taştı. Yeni sistem denendi. Şampiyonu belirleyen son maç kâbus gibiydi. Ateşe verilen tribünler, biber gazıyla yaşaran gözler, karanlıkta, kamera ışıkları altında verilen kupa... Kaldığımız yer burasıydı.
Yeni sezon farklı olur mu?
Erzurum'daki Süper Kupa finali iyi başladı. İki ezeli rakibin taraftarları stada kol kola girdi ama sonu iyi gelmedi. Başladığı gibi bitmedi. Yine kargaşa, yine taraftarlar arasında hoş olmayan görüntüler... 'Sporda şiddet' artık futbolu tehdit eder boyuta tırmandı.
Yarın, çok geç olmadan gerekli önlemlerin alınması kaçınılmaz. Herkes göreve. Sadece Futbol Federasyonu değil. Gençlik ve Spor Bakanlığı da bir yere kadar. Kulüp yöneticilerinden taraftar derneklerine, tribündeki seyirciden medyaya kadar.
Herkese 'görev ve sorumluluk' düşüyor. Rekabet sert, yarış çetin. Ancak bunun da sınırlarını iyi çizmek gerekir. Sporu skora kurban etmemek lazım. Skor her şey değil. Her şey skor için de değil. Sporu bunca yıldır yaşatan da ruhudur.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'la konuştuk bu konuyu. "Futbolun tribün ve sokağa yansıyan kısmında sorun var." dedi. Başta medya ve taraftar dernekleri olmak üzere herkesi şiddete karşı duyarlı olmaya çağırdı. 'Şiddet yasasını' hatırlattı. "6222 sayılı kanun açık. İhlali varsa uygulamayan suç işler. Kolluk kuvveti harfiyen görevini yerine getirmeli." dedi. Bu sözüyle şiddet yasasının yeni dönemde daha sıkı uygulanacağının işaretini verdi.
Bayramda futbol geçen Kurban'da tartışıldı. O dönemin Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar fikstürü belirlerken özel günlerin dikkate alınacağını söylemişti. Ama olmadı. Yeni yönetim bayramı dikkate almadı. Bugün bayramın ilk günü maç var, Beşiktaş sezona 'merhaba' diyecek. Kayseri ve Bursa gibi iddialı şehir takımları sahaya bugün çıkacak.
Maçlara 'bayram ayarı' yapılabilir. Oyuncu için de taraftar için de müşkül bir durum. Tribünlere olumsuz yansıyacak. Futbol ailesinin bayramı yakınlarıyla geçirme hakkı yok mu? Bunun laiklikle falan ilgisi yok. Bayram ülke gerçeği. Duyarsız kalınabilir mi? Hıristiyan dünyası için dinî anlamı olan Noel'de maçlara ara verilmiyor mu? Ramazan geçti, umarım Kurban dikkate alınır.
Acısıyla tatlısıyla, kederiyle coşkusuyla, hüznüyle, neşesiyle bir bayrama erdik. Kutlu olsun. Bayramda start alan yeni futbol sezonu şiddetten bayram gibi tatlı geçer.