Bana okumayı sevdiren, korkudan gizlice okuduğumuz, çizgi romanları Kemalettin Tuğcu'nun kitaplarını, Muzaffer İzgü'nün Ökkeş'ini, Huzur Sokağı Yanık buğdayları, Minyeli Abdullah'ı okumayı özledim.
Ben elimiz yüzümüz batmış, üzerimiz kirlenmiş vaziyette, eve girdiğimizde elinde terlikle annelerin beklediği günleri, sokakta karnımız acıktığında hangi komşu evinin kapısını çalsak, ekmeğe vita veya tama yağ, yoksa salça sürüp elimize tutuşturdukları günleri özledim.
Ben bütün ailenin oturduğu yer sofraların da, tepsinin ortasına konulan çorbaya yemeye her kezin kaşıkladığı günleri özledim. Yaz kış bütün ailenin aynı oda da oturduğu, sarı lambanın ışığını, her soba yakma anında anamla babamın zıtlaşmalarını özledim.
Ben televizyon olan evlere komşuların doluştuğu, sıcak Ramazan günlerinde dolabı olmayanlara soğuk suyla iftar etsinler diye buz götürdüğümüz günleri özledim.
İlkokulda yerli malı haftaları olurdu, herkes evden bir şeyler getirir hep beraber yerdik. Okullarda içine mürekkep koyduğumuz, devrilse de mürekkebi dökülmeyen hokkaları mız ve içindeki mürekkebi bandırarak yazdığımız divitleri miz, dolma kalemlerimiz, erik akmaların dan suda eriterek kendi yaptığımız
zamkla tutkalı sürüp yapıştırdığımız, çok renkli el işi kağıtlarımız olurdu. Ben O eski okul günleri mi özledim.
Ben asrı mezarlığında gazozuna top oynadığımız, mahalle maçları yaptığımız, kışın sobayı tutuşturmak için topladığımız kobalakları, o günler de bomboş olan Paşaalanın da sadece birkaç koyun ağılının olduğu yerlerde çimen mantar topladığımız günleri özledim.
Okul kapıları önlerinde küçük tezgahlar da, yaptıkları su muhallebisi ne gül suyu ile tatlandırın muhallebicileri, yazın sıcaklarda sütcan dondurma satan dondurmacıları özledim.
Ben sokaklarda okul harçlığı çıkarmak için ceviz helva, istasyonunda tipitip dandi sakız sattığım, cumartesi pazar Milli kuvvetlerin köşesin de çakmaklara gaz doldurduğum günleri özledim.
Ben babamın terzi dükkanındaki sohbetleri özledim. Cahit Kaygılaroğlu amcamı saatçi Ali amcayı, Hulusi amcayı, Hacı Reşat amcayı, Yorgancı Mustafa amcayı, berber Haşim abiye, kahveci Fethi Duran, Hamza Memiş ağabeylerin çaylarını, anlayacağınız, ben eski günleri, o günlerin güzel insanlarını özledim.
Eskiden her evin bahçesi olurdu, o bahçede mutlaka bir kuyu ve bahçenin büyüklüğüne göre asma dut kayısı erik veya badem mutlaka biri olurdu. Baharda onları yerdik, çiçekleri koklar, kuyulara kova salar, o soğuk sularla ayaklarımızı yıkardık. Testilerimiz vardı suyu serin tutan. Ben eski evleri, soğuk sular içtiğimiz o testileri özledim.
Ben tahta yuvarlak kutularda satılan pekmez ağdalarını, erik kayısı pestillerini, Alıç Ahlat Güven Böğürtlen satılan pazar yerlerinini, eski Hasan Baba çarşısı girişteki köftecileri, Paşa caminin karşısında turşucu Nihat amcanın turşularını, meyve sularını. Her türlü gıda maddesinin bulabileceğimiz Bandırmalılar Bakkaliyesini, İtimat kırtasiyeyi , Kurtuluş ekmek fırını ekmeğini, Foto Nur amcamı, foto Refiği, foto Özeni, foto Ahmet Esmer amcamı özledim.
Geceleri bozaaa diye bağıran bozacıları, Dondurmam Gaymak diyen seyyar dondurmacıları, esnaf kahvelerinden tavşan kanı çayı, gazete yazıyor diye koşan gazete satıcilarını, komşularla gittiğimiz açık mahalle sinemalarını, demiryolu kenarındaki akasyalar gazinosunu özledim.
Biilyalı araba yaptığımız günleri, bana tellerden arabalar yapan Mürşit Canbulat ağabeyimi, bizlerin manevi yönden yetişmesin de okul görevi gören MTTB deki Dilaver Ayyıldız ağabeyimi, her 18 Marta bizleri Çanakkale gezisine kamplara mitinglere götüren Mustafa Akyan ağabeyimli günleri özledim.
Milli Görüş davasını Balıkesir'de omuzlayan Niyazi Güvenoğlu, Muammer Doyran, Ersin Sanön, Nevzat Özpelitoğlu, Yüksel Haşal, Saffet Öncül, İsmail Özgün, Ahmet Bir, Ali Beyoğlu ağabeylerimizi, Berber Murat amcayı, o günün Humeynisi Hüseyin Özkanlı, kahveci Fethi, Duran, Hamza Memiş ağabeyleri 12 yıl öncesi Balıkesir'de İslami gençliğin ağabeyi Aziz Bayçora, ağabeyimi,
12 Eylül sonrası Milli Gençlik Vakfında Kamil Koray, o günün at arabacısı günümüzün öğretmeni Selahattin ağabeyi, o günlerde aynı binada oturduğumuz evlerinden hiç çıkmadığım Ramazan Demir ağabeyimi anlayacağınız eskilerde kim varsa hepsini özlüyorum.
Anlayacağınız ben samimiyeti, dostluğu, kardeşliği, adam gibi adamları, yaşanabilir bir şehri, günümüz de unutulan bütün değerleri özledim.
Selam ve Dua ile