ÜLKE İÇİNDE ÜNİTER YAPI
ASLA TERK EDİLMEMELİ.
FEDARASYONA HAYIR.

Kuzey Irak'tan Suriye'ye oradan Lübnan'a ve Akdeniz'e uzanan yeni bir devlet oluşumunu düşünenler için de durum soru işaretleriyle doludur. 

Ekonomik ve dolayısıyla giderek silah gücünün ve Ortadoğu coğrafyasına müdahale imkanlarının batının gelişmiş ülkelerinden çıkacağı bir ortamda, komşu ülkelerle sorunlu, sadece parayla desteklenebilecek bir ülkenin oluşumuna oynamak ne derece doğrudur? 

Açık söylemek gerekirse yukarıda belirttiğimiz gelişmeler yaşanırsa hırpalanmış bir İran'ın mevcudiyetinde, ABD'nin de bölgeden çekileceği ve AB'nin etkisizleşeceği bir ortamda kararı alma inisiyatiflerinin önemli bir bölümü Türkiye'ye kalacaktır.

Ortadoğu'da sınırların değişeceği sıkça duyulan bir söylemdir. Gelişmelere bakılırsa bu olası bir durumdur. Türkiye sınır aşan bölgelerde yapılacak demokratik ve hukuki tercihlerle yüzölçümünü de genişletebilir. Ancak yeni bir devletin hamiliğini veya federasyon düşüncelerini kabul etmek Türkiye'nin geleceğine giden yolda problem yaratabilecek potansiyel sorunlara ve güç kaybına neden olabilecektir. Bu tür tekliflerden yüz çevirmeli "gelecek analizleri" sağlam yapılmalıdır.

Türkiye bu fikre hayır derse önüne yeni tekliflerle gelmeleri büyük olasılıktır. 

Önümüzdeki bir iki yıldan sonra Türkiye'nin önüne çıkabilecek fırsatların bin yılın fırsatları olacağı tüm gelişmiş ülkelerin ve onların yönetim takımlarının dilindedir. Türkiye'nin yaşayacağı gelişmelerden tüm nüfusunun yanında bölge ülkeleri de yararlanacaktır. Her ne olursa olsun geleceğin en önemli stratejik bölgesi olan Doğu Akdeniz'de stratejik yatırımlar için güvence ve avantajlar vaad eden başka bir bölge ülkesi yoktur.

Doğu Akdeniz Dünya'nın en stratejik bölgesine dönüşecekken Türkiye'den vazgeçmek veya uzun süreli istikrarsızlaşmasına neden olmak öncelikle uluslararası sermayenin işine gelmeyecektir. Böyle hassas bölgeyi etkisiz ve birbiriyle problemli küçük ülkelerle yönetmeye kalkışmak yeni istikrarsızlıklara yol açacaktır.

Türkiye'nin geleceğe yürüyüşünde üniter yapısı korunursa ekonomik gelişme, bölgesel liderlik, işbirliği imkanları gibi konular daha sorunsuz ve daha hızlı gerçekleşebilecektir. 

Bu durum tüm vatandaşlar, sosyal yapının tüm unsurları, kurum ve kuruluşlar için büyük refah fırsatları demektir. 

Kısaca ülkenin hızla büyümesi parçalara ayrılarak enerji ve güç kaybıyla değil daha rahat inisiyatif koyacağı bütünlük içinde mümkündür. Türkiye sadece zengin ancak kontrol edilen değil, zengin ve kendi inisiyatifini kendi üreten ülke konumunu geliştirmelidir.

Zamanla, doğal olarak, içinde bulunduğu bölge ve Dünya barışı da bunu isteyecektir. Gelişen jeopolitik şartlara bakıldığında Türkiye bu durumla önünde sonunda karşılaşacaktır. Gereksiz zaman kaybedilmemelidir