Mevlana’nın meşhur sözlerinden biridir.
“Bir sözle dünya yıkılır, bir sözle dünya kurulur.”
Sözün değerini anlatan kısa ve öz ifade…
Başlığa sözün “yıkılma” bölümünü almamamın nedeni de, yazının iç mesajıdır.
“Olumlu” olanı tercih etmek...
Meslektaşım Zeynep Kökçü ile “sosyal iletişim” sırasındaki sözlerden mülhem bir yazıdır bu…
Ne çok yoruyoruz kendimizi, sonra da yakınlarımızı, çevremizi…
Basit, sade ve net anlatabileceğimiz şeyleri tumturaklı sözler bulup daha da zora sokuyoruz.
Oysa kolayı daha erdemli, etik, estetik, samimi ve sahici.,.
İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif’in, “iyilik fikri bile bizde menfi…” diyor.
Çünkü bir insanın olumlu yönlerini sayarken bile, “şunu yapmaz, bunu yapmaz” diye sıralarız.
Misal sigara içmez, işine asla geç kalmaz, arkadaşlarına saygısızlık etmez…
Çalışkanlığına, iyiliğine, başarılarına gösterilecek bir örnek bile olmayan silik kişiye “iyi” diyebiliyoruz.
Sahi kaç kişi için “Bir arkadaşının başı dertteyse zaman ve mesafe tanımadan yardım eder, sokak hayvanları için koruyucudur, işini eksiksiz yapar, düşünceleriyle ufuk açar…” gibi evrensel iyilik tanımını kullanabiliyoruz?
Bundan sonra bir de böyle bakın ve çevrenizde varsa o insana sarılın.
Sizi yormuyor, size moral veriyor, iyi hissettiriyor, sözleriyle dünyanıza anlam katıyor…
Sakın kaçırmayın!
BİR DE BÖYLE BAKIN
Yazının buraya akışı nedendi?
Haa Zeynep Kökçü arkadaşım, “olmamış” diyor ham bir incir paylaşımının açıklayıcı yazısına…
İnsanın “ham” hali çekilmezdir, “olma” umudu da yoktur.
Zaten kimsenin de sabrı yoktur.
Meyvenin hamı, umut vaat eder, bugün yarın olgunlaşır. Beklerken bile o meyvede bulacağınız tada susamak da güzeldir.
Hazzını her an hissedersiniz.
İnsanın yüreğinin ve zihninin iyiye, umuda meyyal özünü kırarsanız yaşam size zehir sunar.
Hayatı olumsuzluk üzerinden okumak; iflah olmaz bir kötümserliktir.
Her şeyden kötü biten bir son bekler kötümser…
İşte buydu yazıya akan mesaj.
Sevgili dost, bilge insanlara duyulan ihtiyacın farkında olanlar daha mutlu olacak.
Yine gönül dostu Mevla’nın bir sözünü nakledelim:
“Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim; Bugün bilgeyim, kendimi değiştirdim.”
Hayıtın aslı, özü de budur.
İnsanın değişmeyen yapısı bu değil mi?
Hepimiz 18 yaşına kadar dünyayı değiştirmek gibi saçma sapan fikirlerle yaşıyoruz.
Tam bu yaşlarda duvara çarpma etkisiyle, dünyayı değiştiremeyeceğimizi anlarız.
Artık 25 yaşına geldiğimizde dünyanın bizi değiştirdiğini ve değiştireceğini idrak ederiz.
Direnmek, izin vermemek, çatışmak, kabullenmek… Böyle ilerler hayat.
Taa ki, 40’lı yaşlarda değişmeyi ancak içinden isteyen insan kendini değiştirebilir.
Tabii ki iradesi ve gücüyle…
Bilgeliğini artırarak.
İşte Mevlana’nın, “Bugün bilgeyim, kendimi değiştirdim” sözü bunu anlatır.
Kendinizi değiştirmek mi istiyorsunuz?
O halde içinizden başlayın.
Eğer içinizdekileri değiştirmezseniz, dışarıda değişmesini istediğiniz her şeye kalma hakkı tanımış olursunuz.
Bir de unutmadan; Sade, açık, net, şeffaf, basit olun.
Orijinallik heveslerinizi tatmin etmek için gerçeğin özgün asaletini feda etmeyin.
Ne olur etmeyin!