Şikâyetle başlamayacağım. Ancak ideali anlatabilmek için zıt anlamına işaret edebilirim.

Toplumun sorunlarını “aşırı genelleme” yaparak içinden çıkılmaz hatta yaşanmaz hale getirenlerden değilim.

Yüzyıllardır tekrarlanan olaylar karşısında dünyaya henüz gelen çocuk şaşkınlığından kurtulup ağırbaşlı, olgun tavır geliştirememenin temel nedeni kültürsüzlüktür.

En acısı da bunun farkında olamamak.

İnsan, kültür üreterek insanlaşabilir.

Karşılaştığımız her türlü bireysel ve toplumsal sorun karşısında “sosyal medya bu hale getirdi” teranesiyle kendini temize çıkaran insan kültür üretemez. Popüler kültürü yadsımak, gerçeklikten uzaklaşmaktır.

Bilin ama onun esiri olmayın. Çünkü kadim bilginin ürettiği kültür, popüler olanı da içine alıp zamanla terbiye edecektir.

Bildiğimizi tekrar etmek yerine bir de şu açıdan bakalım.

Çevrenizde konuşan, yazan, icraat yapanlara dikkat edin; sizde nasıl bir etki bırakıyor?

Hayata bakışınızda bir değişiklik meydana getiriyor mu?

Dünden farklı düşünmenizi sağlayan bir yazıyı en son ne zaman okudunuz?

Yaptığı işiyle sizde hayranlık uyandıran birini gördünüz mü?

Basit, sıradan üç soru.

Oysa cevabı anlam üreten sorular. Doğru dürüst cevap verin. Göreceksiniz size yeni yollar açılacak.

SÜRDÜRÜLEBİLİR MUTLULUK

Hayatınızda geçim sıkıntısı, ekonomik daralma, sosyal ve kişisel ilişkilerde can sıkıcı şeyler olabilir. Ancak yemek içmek kadar beyninizde, ruh dünyanızda sağlıklı mısınız?

Öyle felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi insanın duygu, düşünce ve davranış dünyasını ilgilendiren derin bilgilerle donanımlı olmanız da gerekmez.

Her sorunla başa çıkabilecek bilgi gerekir.

Bunun için içinizde birey olma çabanızı artırın, tikelleşmeyi (genel içinde biricik olma hali) önemseyin. Genel içinde kaybolmuş tekler / bireyler kültür üretemez.

Üstelik bu başarısızlığın bedelini karmaşık varlık yapısını feda ederek ödemek zorunda kalır.

İnsan, bazen kendisini bile çözmekten aciz ve karmaşık düşünce dünyasından sıyrılamazken başkasının hayatı üzerinde yorumlar yaparak hayatını tanzim etme kolaylığına kaçabiliyor.

Hayatınızdan şikâyetleri, acımasız eleştirileri, haksız ithamları çıkarmadıkça; sosyal medyanın fütursuzluğundan yakınıp aklına yatanlarla gölge bir hayat kurmaya devam ettikçe kısır döngüden çıkamazsınız.

Yaşınıza ve anlayış kapasitenize uygun kitap okuyun, aklı başında akademisyenleri dinleyin, sosyal medyanın yarattığı “kadife karanlık”tan kaçın!

Zira günün büyük bölümünü sosyal medyada geçirenlerin aptallaştığı bilimsel olarak kanıtlandı.

Hangi bilginin üzerine kültür inşa edeceksiniz? Bir de bunun hesabını yapın.

Binlerce zeki çocuk var. Zorlu sınavları aşıp gereğinden fazla anlam yüklediğimiz okullarda öğrenim görüyor. Zekâ, sadece sınav kazanmak değildir.

Hayatta biriktirdiği her şey… Bilgi, görgü, yaşam tecrübesi, toplumsal ve bireysel ilişkileri yönetebilme becerisi…

Bütün bunlara kültür diyoruz. Kültürün içine pek çok şey koyabilirsiniz. Çeşitlilik arttıkça kültürünüz artar.

Toplum içinde rahat etmenin, kendi iç dünyanızda huzurlu olmanın başka yolu yok.

Ne kadar maddi varlık sahibi olduğunuz, mesleki statü ve kariyer elde ettiğinizin önemi zamanla kaybolur, bunlar insanda kalıcı mutluluk sağlamaz.

Kalıcı, sürdürülebilir mutluluk çok kültürlü olmakla mümkündür.

Hayata iyi bir hikâye bırakmak istiyorsanız boş işleri bırakmalısınız.

Yaşadığınız yılları anlamlandırmak için dünü dünde bırakıp bugün yeni yollar açmalısınız.

Yoksa tamamlanamamış birey olarak eksik, yarım yamalak bir hayatta sürüklenirsiniz.