Garip bir toplum olduk.
Kullandığımız kelimelere, ifadelere ve kavramlara göre sınıflandırılıyoruz.
Dinle ilgili bir ifade kullanırsak “dinci” (Dinci ne demekse, dindar dense neyse!), “bayrak, vatan” dersek milliyetçi, “emek” dersek sosyalist oluyoruz.
Yani kavramlar bir idelojiye, bir gruba aitmiş gibi bir durum söz konusu.
Mesela “devrim, devrimci” denince sol fraksiyonlar, asi, yıkıcı durumlar akla geliyor.
Kendisini muhafazakar ve dindar biri olarak tarif eden ben; bu önemli kelimenin aslında ruhuna inandığım ve İslami bir değer olduğunu düşündüğüm sosyal demokratlara ait, sadece onlara has bir kavram olarak algılanması beni oldukça rahatsız ediyor.
Devrim hepimizin bildiği gibi; yerleşik bir toplumsal düzeni aniden ve köklü bir şekilde değiştirmek anlamına gelmektedir.
Peki “en büyük devrimci” kimdir gibi soru gelirse benim net cevabım; kainatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (SAV) derim. Neden diye sorarsanız, hangisinden başlayayım ki derim.
Canlı canlı toprağa gömülen kadını yüceltip, cenneti onların ayakları altına serdiği için derim. Kast sistemi ile yönetilen bir toplumda köleliği kaldırıp köle ile asili aynı namaz safında bir hizaya soktuğu, hatta köleyi ordunun başına komutan yaptığı için derim.
Haklının değil güçlünün hâkim olduğu topluma eşitliği, adaleti getirdiği, ırkçılığı ayakları altına aldığı için derim.
Devrim denince aklıma boncuk boncuk terleri ve kendine has üslubu ile rahmetli Erbakan Hocam aklıma gelir.
“Pansuman tedbirlerle bu işler düzelmezzzz. Adil düzen gelmeli” deyişi aklıma gelir.
Sürekli tüketen, lüks düşkünü ve hiçbir vasfı olmayan bol bol “kütük” yetiştiren günümüz eğitim sisteminde devrim yapılmalı.
Ahlaklı, erdemli, dürüst, vasıflı ve gücünü inancından, tarihinden, kültüründen alan pırıl pırıl ama arı gibi çalışan bir nesil için devrim gerekli. Pansuman tedbirler yetmez…
Çalışan ve üretenle, yatanı bir tutan, liyakat ve sadakati gözardı eden, bayanlara birden fazla emekli maaş bağlayan, haksızlığın diz boyu olduğu, asgari ücretin ve emekli maaşlarının ölüm orucu maaşlarına döndürdüğü, çalışma hayatı ve maaş sisteminde devrim yapılmalı.
Adaleti ve liyakatı ön plana çıkaran, onurlu ve insanca bir yaşam için devrim gerekli. Pansuman tedbirler yetmez…
Gelir seviyesinin düşük olduğu, üretim girdi fiyatlarının üretilen ürünlerin parasını karşılamadığı için “milletin efendisi” olması gereken çiftçinin ve üreticinin bu şartlarının düzelmesi için devrim yapılmalı.
Böylece kâinattaki tüm varlıkların temel besinini üreten, sanayiye hammadde sağlayan bu kutsal kesimin onurlu yaşam şartlarında yaşaması için devrim gerekli.
Pansuman tedbirler yetmez…
Hazır başkanlık sistemine geçmişken, bakanlar hem alaylı hem mektepli iken, bu aziz millet size bu desteği de vermişken, gelin pansuman tedbirlerle uğraşmayalım.
Yeterince zaman kaybettik zaten.
Devrim yapalım, Yeniden Büyük Türkiye’yi ihya edelim.
Duayla….