O da “Kendi işimi kendim yaparım” demiş.
Hayatın gerçeklerini, olmazsa olmazlarını iyi kavramak gerekiyor. İşin kolayına kaçtığında, mutlaka birinin veya bir başkasının kıskacına düşersin.
Dünyanın kuralı budur.
Hayat iktidar savaşıdır. Hayatta tutunabilmek için, hayatta kalabilmek için güçlü olmakla birlikte stratejik davranmak gerekir.
Güçlü olursunuz ama deve gibi önünüzde mutlaka bir şeyi takip edersiniz. Güçlü olursunuz ama sizi bir çocuk yularınızdan tutar istediği yere çeker.
Güçlü olursunuz ama bir başkasından emir almak zorunda kalırsınız.
Onun için güçlü olmak yetmez. Bu dünyanın kanunlarına ve nizamlarına uygun hareket etmekte gereklidir.
Bu kanunlara ve nizama da Müslüman gibi sözde değil batılı gibi fiiliyatta uyacaksın.
Çünkü bu kanun ve kurallara uymanın karşılığı bu dünyada geçerlidir.
Onun içindir ki bugün batı senden daha güçlü ve stratejik iken Müslüman dünyası bu kuraldan uzaklığı ölçüsünde tutsaktır.
Hangi işte, hangi görevde, hangi alanda olursanız olun başarılı olmanın en önemli sırrı kendi planınızı kendinizin yapması, kendi yaptığınız planları hayata geçirirken de inisiyatifin sizde olmasıdır.
En azından ya fiziki ya da beyin sermayeniz sizin olacak. İş sizin olacak. Siz işin değil.
Başka türlü ne başarılı olursunuz ne karlı olursunuz. Sürekli birilerine çalışır dururusunuz.
İnsanlar için geçerli olan bu gerçek ülkeler, milletler ve devletler için daha keskin olarak geçerlidir.
Bu kurallara bu nizama uygun hareket eden hangi ülke hangi devlet varsa bugün için gücü o nispettedir.
Bu ülkede bugüne kadar millete dayanmayan her iktidar değişimi darbeler başta olmak üzere boyunduruğu artırmıştır.
Millete dayanan yapılar ise zamanla darbelere maruz kalmıştır. 70 yıldır bu ülkenin yaşadıkları budur. Başını kaldırdığı her an tokmak inmiştir.
Büyük bir badireden koskoca İmparatorluğun yıkıntılarının altından çıktığımız 1925’lerde uçaklar üretip 1945’lere kadar bunu devam ettiren bir devlet 1945’lerle birlikte neden birçok şeyden vazgeçmiştir?
Geçenlerde İnönü döneminde 1948’ler de Kayseri’de ortaya çıkarılan ve hızla üstü örtülen yağlı brandalarla toprağa gömülü uçaklar gerçeği nedir?
Hangi anlaşma ve hangi gerekçelerler bu yapılmıştır?
ABD’nin Marşall yardımları adı altında 2. Dünya Savaşından kalan hurda uçak ve silahların kakalanmasından başka bir şey olmayan bu durum. Bugün için Suriye’de PYD-YPG-PKK’ya dün Irak ordusuna ve Barzani’ye verilenler.
Türkiye Afrin olayı ile geçmişten çok büyük ders aldığını gösteriyor. Hızlı bir şekilde aldığı dersleri geliştirerek yol kat etmeye de ihtiyacı vardır. Bugün aslan örneğinde olduğu gibi kendi işini kendisi görmesi onun en büyük gücüdür. Eğer Afrin’de kendi geliştirdiğimiz silahlarımız olmasa sınırımızdan dışarıya bir adım dahi atamayız. Ama kendi işimizi kendimiz gördüğümüz müddetçe hangi güç olursa olsun karşımızda çekinecektir. Ürkecektir.
Bugün Afrinharekatı ile tahmin edilemez bir avantaj ve güç kazanılmıştır.
ABD’nin eldeki teknolojik üstünlük senin kendi imkanlarınla ürettiğin karşısında çaresiz kalmaktadır.
Bu abartı değildir. Birçok şey söylenebilir. Her devletin alabileceği risk oranı bellidir.
O riskin ötesine ABD’de olsa Rusya’da olsa Çin veya İngiltere’de olsa geçemez. Bu iş kabadayılık gibidir.
ABD dünyanın kabadayısıdır. Her kabadayı kafa tutacağı kişileri önceden belirler.
Bilmediği kimseye dayılanamaz. Çünkü bilmediğine dayılandığında risktir. Yiyeceği her darbe onun havasını söndürür.
Afrin olayı ABD’nin ilk defa bölgede aldığı önemli bir darbedir.
Türkiye kendi işini kendisi yapmaya devam ettiği müddetçe başarılı olacaktır. Afrin, Mümbiç, Kobani ve Irak’a kadar olan hat Türkiye’nin kırmızı çizgisidir.
Hızlı bir şekilde Türkiye donanımını ABD’nin risk alamayacağı noktanın ötesine taşımalıdır.
Bugün ABD çok yoğun ve sıkışmış şekilde emellerini gerçekleştirmek adına İran, Rusya ile aklın hayalin almayacağı pazarlıklara girişmektedir.
Gelen bilgilere göre ABD Suriye’de Türkiye ile birlikte hareket etmemesi karşılığında masaya getirdiği öyle öneriler sunmaktadır ki, Rusya’nın Afrin olayında yalpalamasının nedeni odur.
İran’ın milis göndermesi bu pazarlıkların sonucudur. Suriye rejiminin atraksiyonu bu pazarlıklardan kaynaklanmaktadır.
Onun için Türkiye toplum içinde olmadık şekilde dayak yiyen kabadayı gibi ABD’nin bundan sonra daha fazla risk alamayacağını bilmelidir.
Suriye olayında kararlılığımız sürmelidir. Şu an için Afrin’de PYD-YPG-PKK teröristleri dışında her ülkeden Fransa-Belçika, ABD, Rusya, İngiltere’den binlerce militan, keskin nişancı vardır.
Mevzilere Arap-Türkmen aileleri yerleştirerek canlı kalkan yapmaktadır. Bu mevzilere canlı kalkan olarak yerleştirdikleri her sivil için yarın Türkiye’nin katliam yaptığı açıklamaları planlanıyor.
Görüleceği üzere Türkiye’nin önünü kesmek için karşımızdakilerin artık hiçbir kuralı kalmamıştır. Bu onların bittiği andır.
Geliştireceğimiz haklı stratejiler hem bölge için hem dünya için çok önemli bir dönüşümün başlangıcı olacaktır.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…