Amerika notları
Mahmut Altun’la San Francisco’da karşılaştık, konuştukça açıldı, açıldıkça renkli yaşamından kesintiler sundu. Ankara siyasal mezunu. Özbekistan ve Endonezya’nın ardından Amerika macerası başlamış.
Seçimlerde ‘Amerikalı Türkler Obama için’ hareketinin içinde yer almış. Obama’nın dikkatini çekecek kadar. Seçimlerden 10 gün önce Obama kampanya için Los Angeles’a geldiğinde programına katılmış.
Kaliforniya milletvekilinin de yardımıyla tabii. Burada Obama ile fotoğraf çektirmiş. Türkiye’yi anlatma fırsatı yakalamış.
Şanlıurfa Halfeti’de oturan ‘Oğlum artık dön’ diyen annesine moral olsun diye bu fotoğrafı göndermiş. Annesi, Anadolu kadını. Ne Obama’dan haberi var ne de Amerika’dan... Bir gün televizyonda haberleri izlerken Obama’yı görüvermiş. Heyecanla yanındakilere dönmüş: ‘Bak bizim oğlanın arkadaşı.’ Fıkra gibi ama gerçek. Annesi, Obama’yı hâlâ oğlu Mahmut’un Amerikalı arkadaşı diye biliyor. Televizyonda her gördüğünde oğlunu hatırlıyor.
Okyanusu her geçişimde ya New York’tan ya da Washington’dan döndüm. Amerika’nın içlerine yolum düşmemişti. Bu kez Batı Yakası’na, Kaliforniya’ya kadar uzandım. 6 saatlik uçuştan sonra... Amerika’nın öteki ucu. Kaliforniya, nüfus ve toprak olarak Türkiye büyüklüğünde. Amerika’nın en zengin eyaletlerinden.
Tarımın başkenti. Ekonomisiyle devlet olarak sıralamaya girse ilk 10’un içinde. Los Angeles’a iner inmez ilk uğradığımız yer Pacifica’nın merkezi.
Burası, Türkiye’den bu eyalete gelen akademisyenlerin kurduğu bir enstitü. Eyalette çok ses getiren bir etkinliğin altında imzaları var: “Anadolu Yemekleri ve Kültürleri Festivali”. İbrahim Barlas’ı, hummalı bir çalışma içinde bulduk. Mayıs ayında yapılacak festivale hazırlanıyor. İlk üç festival de olumlu yankılanmış. 50 binin üzerinde ziyaretçi. Amerikalılar, Ermeniler, Türkler ve Araplar...
Önce kültürel etkinlik için yola çıkmışlar. Amerikalıların ‘yemeği de ekleyin’ tavsiyesiyle kültür ve yemek festivaline dönüşmüş. Bu sayede Amerikalılar, Anadolu’nun kadim yemek kültürüyle tanışmış. Simit dahil.
Los Angeles, Ermenilerin en yoğun yaşadığı eyalet. Anadolu Ermenilerinden esintiler yer almış. 50 bin metrekarelik alanda Anadolu, tarihî şehirler, sembol eserleriyle özetlenmiş.
En dikkat çekici olanı da Anadolu kökenli medeniyetleri simgeleyen 14 dev kapı. Topkapı Sarayı’ndan Kız Kulesi’ne, Şehzadebaşı Camii’nden Akdamar Kilisesi’ne kadar. Antalya Aspendos Antik Tiyatrosu da unutulmamış. 3 boyutlu kopyalarıyla...
Camiden, 4 gün boyunca ezan sesi yükselmiş. Ermeniler, Akdamar Kilisesi’nin bir köşesinde ibadet etme imkânı bulmuş. İbrahim Barlas, “Dördüncüsünde yenilikler var. Kültür Bakanı Ömer Çelik’i davet ettik.” dedi.
2013’e, kültürü ve yemeğiyle Gaziantep eklenmiş.
Hollywood da Los Angeles’ta... Yıldızlar Bulvarı’nda, kaldırıma adları yazılan beyazperdeden aşina olduğumuz şöhretli isimlerin üzerine basarak yürürken etkileyici bir sahneyle karşılaştım.
Tüm yıldızlar yerde, sadece Muhammed Ali duvarda. Tek istisna o. Muhammed Ali, “Peygamberim Hz. Muhammed’in adını ayaklar altına koydurtmam.” demiş.
Muhammed Ali’nin yıldızının üstüne basılmaması için Oscar ödül töreninin yapıldığı Kodak Theatre’ın duvarına asmışlar. Muhammed Ali, boşuna, İslam dünyasının efsane ismi olmamış.
Bu yazıyı San Francisco’dan yazıyorum. Kaliforniya’nın önemli şehirlerinden.
Hemen karşımda Alcatraz Adası. Bir ada hapishane. Unutulmaz filmlere konu oldu. Şehrin hemen bitişiğinde ama kaçmak ne mümkün.
Ters akıntılar ve yaz kış dondurucu su. San Francisco’nun havası ilginç. İnsanı üşüten bir ayaz var. Bir Fransız yazar, “Hayatımda en çok San Francisco’da bir yaz gecesi üşüdüm.” diye yazmış.
Bu şehrin bir de körfez üzerinde inşa edilmiş turuncu renkli köprüsü var. 1930’larda yapılmış. Zamanının en yüksek ve en uzun köprüsü. Adı ‘altın köprü’. ‘Altın boynuz’ Haliç’e benzediği için adını oradan almış.