Bin dert içinde en tahammül edilmezi bence insanın insana yaptığı zalimliktir.
Güçlünün zayıfa, zenginin fakire, cahilin bilgili insana, işverenin çalışanına…
Listeyi uzatabilirsiniz.
Hayatın her alanında şiddet var. Orantısız güç kullanma. Hepsinin öznesi insan…
Şiddet uygulayanın kesin tek profili yok.
Ortak ve değişmeyen özellik ise cehalet!
Dün 10 dakika gazete haberlerine baktım.
Gazetecilikte polis-adliye türüne giren bu haberleri okuyunca, 30 yılımı verdiğim mesleğimin bugünkü halinden gurur duyamadım.
Sosyal medya destekli, yurttaş gazeteciliğini eline yüzüne bulaştıran medya kuruluşlarının yaptıkları kısaca şu:
“WhatsApp ihbar hattı” uygulamasıyla vatandaşın çektiği görüntüleri ve bilgileri doğruluğunu sorgulamadan yayımlamak!
Dünkü gazetelerdeki haberlerin ayrıntısına girerek aynı hataya düşmek, olumsuzu yaymak, kötüyü örnek göstermek istemem.
Konuyu anlatmak için sadece başlıktan söz edeceğim.
Adana’da sosyal medyada bir kullanıcının, erkeğin bir kadını tokat ve tekmelerle dövdüğü görüntülerini haber olarak veriyor.
Başlık: İnsan müsveddesi! (Bu ifadeyle amaç yürek serinletmek mi?)
Mersin’de bir taksici, aracıyla takip ettiği kadına çarpıyor.
Başlık: Dehşet anlatı kamerada! (İzleyin daveti)
Fethiye’de 2 çocuk annesi 25 yaşındaki kadının, boşanma aşamasındaki eşi tarafından sırtından ve kalbinden bıçaklayarak öldürülmesi haberi…
Başlık: Cinayette şeytani plan! (Normal insanın aklına gelmez mi?)
Her üç olayda da vuran, yaralayan, öldüren erkek; mağdur ve maktul kadın!
Hepsinde ayrıntı var.
Hele cinayetteki ayrıntılar, tam bir film senaryosu.
Haberi yazan da yayımlayan da gazetecilik etiğini, uygar insan hassasiyetini, hedef okur kitlesinde nasıl bir etki yaratacağına dair sorumluluğu zerre gözetmemiş.
DEĞİŞİME DİRENÇ
Gazeteciliğe başladığım 80’li yıllarda cinayetin ne kadar ayrıntısına girilirse, haber o ölçüde değerli kabul edilirdi.
Diyelim ki o zaman öyleydi. Pekiyi biz insani değerlerimizle hiç gelişmeyecek miyiz?
Bir cinayetin ayrıntılarının, hunharca öldürme biçimlerinin bilinmesi insana ne kazandıracak?
Okuyucu, izleyici kazanmanın yolu artık bu değil.
Haberle bir cinayet romanı cazibesi yaratmak isteniyorsa, bunu okumanın şehvetine ancak azgın, sınırsız, sapkın tipler kapılabilir.
Bunu başardığını düşünenler bilmeli ki, sadece yeni katiller üretebilirsiniz.
Uygar ülkelerde yayın kuruluşları cinayet, intihar, yaralama gibi adli olaylarda kopyalanabilir ayrıntılar verilmesini meslek etiğine aykırı buluyor.
Hatta İngiltere’de kopyalanabilir şiddet içerikli haberlerin yayımlanması yasak…
Artık terör, kan, tehdit içeren haberlerin yeni terörist, katil ve şiddet yanlısı ortaya çıkaracağı var sayılıyor. Şiddet haberlerinin bu duyguyu taşıyanlara cesaret verdiği kriminal raporlarla kanıtlanmıştır.
Genç meslektaşlarıma, halen üniversitede verdiğim gazetecilik derslerimizde gazeteci adayı öğrencilerime de aynı önerilerde bulunuyorum.
Onay verilse bile muhabir şu konulardan kaçınmalıdır:
Suç niteliğindeki davranışlara göz yummak, yardım etmek ve ortak olmak.
Kendiliğinden oluşmayacak bir davranışı teşvik ederek yaptırmak.
Suç faaliyetini herhangi bir şekilde yönetmek…
CAHİL KALMAK UTANÇTIR
Konuyu açarken özellikle hassasiyetlere de dikkat çekmek istedim.
Yasadışı eylemlerin yayınında ve gösteriminde dikkatli olmak gerekir.
Suç tekniklerine, örneğin bir arabaya nasıl düz kontak yaptırılacağına, editoryal açıdan savunulabilecek durumlar dışında yer verilmemeli.
Çok fazla ayrıntıya girmekten ve bir eylemi daha etkili kılacak yolları anlatmaktan kaçınmak önemlidir.
Uyuşturucu kullanımı ya da çalıntı arabayla “caka satmak” gibi yasadışı eylemleri sorunsuz ya da çekiciymiş gibi göstermekten kaçınılmalıdır.
Bütün bunları sadece meslektaşlarımı eleştirmek için yazmadım. Ayrıca bütün harika şeylerin geçmişte kaldığını düşünenlerden de değilim.
Tam tersine günümüzün gazetecilik yapma olanakları daha geniş, alanları daha verimli.
Yeter ki meslek etiğine, bilgisine ve bilmeye açık olunsun.
İnsan tabiatı, bildiğinden hareket ederek, bilinmeyenleri açıklamaya yatkındır.
Yeni ve kendi bilgisinde olmayanı kabullenmekte dirençlidir.
İşte bu yüzden bilmeyenler neyi bilmediklerini de bilmezler, genellikle de bilenlere düşmandırlar.
Cahiller, hayatta ilk öğrendiklerinin sonsuza dek tek geçerli bilgi olduğu inancına tutunurlar.
Bu durum da, beyinlerin çocuklukta kalmasına yol açar.
Tanıdınız değil mi bu tipleri…
Bir şey öğretemezsiniz, bir şey tartışamazsınız…
Cahillik bilmemek değil; öğrenmeye karşı direnmektir.
Değişime, yeniye, dönüşüme kapanmaktır.
Bu kişilerden çevremizde çokça vardır, pek çoğunu da hayatımızdan çıkaramayız.
Ben sadece medya açısından cehaletin yayıncılıktaki tezahürüne işaret ettim.
Bu kadar insanın cahil kalmasında, cehaletin verdiği cesaretle bir başka insanı katletmesinde, düşük vicdanla hayatını sürdürmekte sakınca görmemesinde payı olanlar da düşünsün diye.
Cahil olmak ayıp değildir, cahil kalmak çok ayıptır.
Bilgi ışığınız; aydın, tutkulu, bilgili ve bilge insanlar yoldaşınız olsun.