Toplumun bakış açısına göre “adalet” duygusunun ve inancının giderek zayıfladığına ilişkin örnekler gün be gün medyaya yansıyor.

Buna rağmen evlere şenlik görüntü pek çok örneğe rağmen hiç değişmiyor…

Sade vatandaş bilmez ama işin içindeki herkes bilir ki Sulh Ceza Mahkemeleri ismi basit ve en önemsiz mahkeme gibi gözükse de adliyenin “her işe bakan” (!) mahkemelerindendir.

Trafik para cezasına itirazdan tutun da kamu kurumlarının kestiği idari para cezalarına yapılan itirazlara; kişinin hürriyetini kısıtlayan ve en ağır tedbir olarak bilinen tutuklamadan tutun da yasanın kendisine verdiği görevlere ilişkin yargılamalara kadar pek çok konuya bakar.

İtiraz üzerine verdikleri kararlar da cezanın niteliğine göre ya kesindir ya da itiraz yoluyla yine başka bir Sulh Ceza Mahkemesi’ne yaptığınız itiraz üzerine kesin nitelik taşır.

Öyle istinafmış, Yargıtay’mış götüremezsiniz kararı.

Somut bir örnek verelim:

Kamu kurumu bir şirkete idari para cezası kesiyor.

Konu tamamen teknik bir konu ve yine biliyoruz ki teknik uzmanlığı gerektiren konularda hakim bilirkişiden rapor aldırır, çünkü hukuk bilgisi itiraza konu olaya yetmez.

Amenna, aldırsın tabi, işin uzmanı baksın dosyaya…

Ki idari para cezalarına itirazlar çabuk sonuçlandırılması gereken işlerdendir.

7-8 ay önce idarenin cezasına itiraz yapılır, aylar ve aylar geçer, dosyanın kapağı açılmaz, aylar ve aylar sonra nihayet bilirkişiye gider dosya.

Bilirkişi der ki, idarenin kestiği ceza haksızdır, hukuka aykırıdır, itiraz eden haklıdır.

Bu husus mahkeme kararında aynen şu şekilde ifade edilir:

“…….bilirkişi raporunda idari yaptırımın iptalinin gerektiği yönünde rapor verilmişse de…..”

Tekrar okuyun lütfen…

İdari yaptırımın iptali yönünde rapor verilmişse de…..

Sonra nihayet sağ gösterip sol kroşe vurur gibi mahkeme hükmünün sonucunu sürpriz bir finalle noktalar:

“İdari para cezası karar tutanağı usul ve yasaya uygun olduğundan itirazın reddine”

Açıklama var mı? Yok.

Bir satır hüküm.

Gerekçe yok.

Bilirkişi raporuna niye itibar etmedin, cevap yok.

Neden bilirkişiye gönderdin madem dosyayı, cevap yok…

Bilirkişiye gönderip bilirkişi raporunu baz almayacaksan neden aylarca dosyayı sürüncemede bıraktın, cevap yok.

Bilirkişi, idarenin verdiği karar hatalıdır diyor; itiraz eden haklıdır diyor; neden tam aksi karar verdin; cevap yok…

Evlere şenlik…

Sayısız örnek.

Kaç örnek?..

Hak, hukuk, adalet çığlıkları boşuna atılmıyor…

Basit bir idari para cezası gibi gelmesin; öyle idari para cezaları var ki firmaları öldürür ama basit bir trafik cezasında da aynı şaşkınlık yaşanıyor…

Örnek, telefonla konuştu diye trafik idari para cezası kesmiş. 

İtiraz olmuş, görüntü kayıtları istenmiş, Mobese vs.

Hiçbir kayıt yok.

Hiçbir belge, görüntü yok.

Sonuç; itirazın reddine. Gerekçe yine aynı ve tek satır: Polisin tuttuğu tutanağa itibar edilmesine! 

Pöh!

Hakkınızı adliyede arıyorsunuz di mi?..

Hukuki bir konuda mahkeme hakimi tam donanımlıysa zaten bilirkişiye gönderilmez, gönderilmemelidir dosya.

Ama hem teknik bir konu, hem bilirkişi diyor ki; itiraz eden haklıdır, idarenin yaptığı yanlıştır.

Neden iptal etmez rapora rağmen Mahkeme?..

Kamu koruması mı?..

Devletim bin yaşasın, hak ve hukuk duygularından bana ne mi?..

Bir de Adalet Bakanlığı yeni bir saçma uygulama başlattı birkaç yıldır, ne faydası geldi, ne yarar getirdi bilen bir kişi yok!

İcra müdürlüklerini kapatıp tek icra müdürlüğü yaptı.

Örneğin bir ilde 5 icra müdürlüğü var, hepsi tıkır tıkır işliyor; şimdi o beş icrayı tek icra yapıp kimin hangi işi yaptığı belli olmayan, muhatap bulamadığınız, hiçbir işi vaktiyle yaptıramadığınız, tek müdüre bağlanan, bir sürü müdür yardımcısı ve onlarca memuru aynı dairede birleştirip iş yapılmasını mucizeye çevirdiğiniz bir hale döndürüyorsunuz, çaresiz müdür çırpınıyor koordinasyonu sağlamak için…

Sonra; bekle ki alacaklı hakkına kavuşsun!

Son örnek: 

Satış Müdürlüğü’ne bakalım:

Koca Balıkesir’deki tüm Sulh Hukuk satış dosyalarına kaç kişi bakıyor biliyor musunuz?

Bir müdür, bir memur.

Ortaklığın giderilmesi(izale-i şüyu) davalarındaki satışların ne kadar kapsamlı olduğunu bilen bilir.

Balıkesir’de iki kişinin baş edebilmesi mümkün müdür?

Süperman olsa yetmez!

Hak, hukuk, adalet…

Şeriatın kestiği parmak acımaz.

Öyle mi!

Hukuk kayboldu mu, bilirkişiye rapor aldırıp yine de kamuyu korur karar verdin mi; öyle bir acıyor ve öyle yerle yeksan oluyor ki adalet!