İnsanlığın bugün en fazla ihtiyaç duyduğu, hep aradığı ama bir türlü bulamadığı şey nedir deseler, sanırım Huzur cevabını alırsınız.
Evin var, araban var, malın mülkün var.. sağlığın yerinde.
Olmayanlar olsun diye çabalıyor, olanlar daha çok olsun diye uğraşıyor. H
ep daha fazla, daha çok olsun.. Onda var bende de olmalı.
Yani varlık sahibi olmak ya da bir şeylere sahip olmak için bir ihtiyaç analizimiz yok. Olmasa ne olur? diye bir düşüncemiz yok.
Kanaat ve şükrü unuttuk, toplum olarak kapitalist nizamın estirdiği rüzgarın önünde savrulup gidiyoruz. İşin dini boyutunu bir tarafa bırakalım, hacımız hocamız, zenginimiz fakirimiz anlamsız, amaçsız, sonunun nereye varacağı belli olmayan bir yarış içerisindeyiz.
Kimi zamanlar kendi içimde çelişkilere düşüyorum. Bize, haline şükredeceksin diye öğretmişlerdi, hatta “Elhamdülillahi ala külli hal” cümlesini öğretmişlerdi daha orta okul sıralarında..
O vakitler ne anlama geldiğini tam olarak bilmesek de, sonraları baktığımızda, “Her halimize hamdolsun” yani varlığımıza, darlığımıza, hastalığımıza, sıhhatimize, körlüğümüze, sağırlığımıza demek olduğunu öğrenmiştik.
Elbette ki bir Müslüman olarak mademki iman ediyoruz, her şeyin Allah’tan geldiğine inanıyoruz, o halde her halimizin de Allah’tan bir sınav olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekmiyor mu?
Hal böyle iken en ufak bir darlıkta ne diye feveran ederiz?
Ardı arkası kesilmeyen, hele ki tüketim ekonomisinin hakim olduğu teknoloji çağında, her aklımıza geleni, her gördüğümüzü almaya kalkarsak, ihtiyacımız olsun olmasın komşuda var bende de olmalı anlayışını sürdürdüğümüz sürece, huzur da bizden huzursuz olacak ve kaçacaktır.
Beş lira kazanıp onbeş lira harcama alışkanlığını terketmez isek, bırakın bu dünyayı öbür tarafta da huzurumuz kaçacak..
O halde ne yapmalı ki, huzuru bulabilelim.. Saraylar gibi dayayıp döşediğimiz koca koca evlerde ruhumuz daralmasın, ruhumuzda güller açsın istiyorsak nelerden vazgeçmeli, neleri terketmeliyiz? Huzur mu arıyoruz?
Evvela, hayata güzel bakmak, insanları, doğayı, canlıları, cansızları kısaca kainatı ve içindekileri sevmek, severken Yaratan'ın büyük ustalığını tefekkür ederek şükrümüzü ifa etmemiz lazım değil mi?.
Huzur mu arıyoruz?
Bunca nimetin içinde yokluk yaşıyormuşuz hissinden kurtulmamız ve gönüllerimizin, ruhlarımızın huzurla dolması için sahip olduklarımızın kıymetini bilmeli ve kanaatkar olmayı öğrenmeliyiz..
Huzur mu arıyoruz?
Kıskançlık ve haset hastalığından kesinlikle kurtulmalıyız.. Bir şey senin olacaksa zaten olacaktır, nasibinde, kaderinde varsa onu yaşayacaksın.. Huzur mu arıyorsun? Tebessümü eksik etmeyeceksin yüzünden, herkese ama herkese Allah’ın kulu nazarıyla bakacaksın. Selamı olabildiğince yaymaya gayret edeceksin, tanıdık tanımadık kim olursa olsun, selamla esenlik dileyeceksin.. Yani karşındakine güven vereceksin.. Bir tebessüm edemiyorsan, bir selamı esirgiyorsan eşinden dostundan, arkadaşından, her işte bir noksanlık arıyorsan, noksanlık sendedir, önce kendi eksiğini tamamlayacaksın..
Çünkü, sen de noksansın, eksiksin.. bilmediğin kadar ayıpların, günahların var, önce kendi yırtık söküklerini dikeceksin....
Güven veremiyorsan eşine dostuna, dönüp kendine bakacaksın..Huzur arıyorsan, kimsede kusur aramayacaksın.. Sözlerini de tartarak söyleyeceksin...demem odur ki, “adam” olmanın yolu noksanlık, kusursuzluk değildir.. “Adamların” ilki “Adem a.s” da hata ile başlamış dünya sahnesinde.. Onu “Adam” eden, kusursuzluğu değil; kusurunu kusur bilmesidir.
Hatasıyla insandır insan.
İnsanın güzelliği hatalarında gizlidir yani..
Kendine sakladığın, kendinden gizlediğin eksiklerini, ayıplarını, kusurlarını....herkesten gizlediğin hallerini yok etmeye gayret edeceksin, örteceksin.
Herkesin huzurunda hesap verecek, kimseden utanmayacak bir hâle büründürdüğün gün kendini, huzur bulacaksın.. bulunduğun halini göründüğün haline yaklaştırmaya çaba sarfedeceksin...
Sözlerinde, hallerinde defo varsa tamir edeceksin... Dilinle söylediğini kalbinin de söylemesi için çırpınacaksın..
Şayet kalbinle dilin birbirine yanaşmıyorsa, dilini tutacaksın.. susacaksın.. susmanın da bir erdem olduğunu bileceksin.. Kalbinden geçmeyenleri diline değdirmeyeceksin...
Ne zaman öteki halden bu hale hicret edersen, göreceksin HUZUR nasıl peşinden koşuyor...
Huzurla kalın...
Not: Söylediklerimin tamamı önce kendi nefsim içindir. Kimse üzerine alınmasın..