18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’ni elbette okullarda okuduk: Kara savaşları, deniz savaşları… 250.000 şehid… Kitaplardaki tarihi bilgilerden bir bilgiydi her biri bizim için. Törenlerde anlatılır, sınavlarda sorulur, sonra unutulup giden türden bilgiler.
Lise 1. sınıf öğrencisi iken, bugün Karesi AVM'nin bulunduğu yerde kurulu bulunan salı pazarının güneybatı köşesindeki zabıta noktasının ve Koray Lisesi’nin karşısında, bir dükkanın hemen üstünde, ikinci katta bulunan Diriliş Derneği’ne gitmiştik. Her nasıl gittiysek, her kim/kimler götürdü ise, vesile olduysa Allah onlardan razı olsun.
Bizim cenahtan her yaştan insanların devam ettiği bu dernekte çay içilir, kitap, dergi, gazete okunur, sohbetler edilir, kitap satılırdı. Zaman zaman konferanslar, seminerler tertiplenirdi. Biz oraya bir süre devam ettik, oralardan istifade ettik, konferanslara, seminerlere katıldık.
Ne kadar zaman sonra bilmiyorum, oradan, yine o zamanki Salı pazarının hemen üstündeki Tarlabaşı Caddesi boyunca uzanan iki katlı, sıralı belediye dükkânlarının üst katındaki Milli Türk Talebe Birliği’ne devam etmeye başladık. İlk zamanlar her iki mekâna da gidiyoruz, fakat zamanla Milli Türk Talebe Birliği'nin (MTTB) müdavimi, ilerleyen zamanlarda da demirbaşı olduk.
MTTB’ye bizi bağlayan, Kasım 2021’de kaybettiğimiz Değerli ağabeyimiz Mustafa AKYAN’dı. Rahmetli Mustafa Akyan Bey’in o dönemlerde, bizim çevrelerde dernek-teşkilat işlerinde koşturan birçok akranımızın yetişmesinde büyük emekleri vardır. Allah ondan razı olsun. Allah rahmet eylesin.
O MTTB'nin her şeyi idi. Her şeyi ile o ilgilenirdi. Teşkilatın kirası, elektriği, diğer masraflar… Her şeyi o hallederdi.
Milli Türk Talebe Birliği Balıkesir'de yeni değildi. Fakat hatırladığım kadarıyla, aktif değildi. Onun başkanlığı döneminde orta, lise ve üniversite öğrencilerinden gruplar, kadrolar oluştu.
Tarih 1970'li yılların sonu. Her 18 Mart'ta Çanakkale'de, her 29 Mayıs'ta İstanbul'da programları, yürüyüşleri, mitingleri olurdu MTTB’nin. Biz de Balıkesir Teşkilatı olarak bu programlara katılırdık otobüslerle.
Bu gezilerde ya çok cüz’i miktarlarda ücret toplanır ya da çoğu zaman olduğu gibi geziler ücretsiz olurdu. Kumanyalar ve yolda olabilecek her türlü yol masraflarını Başkanımız Mustafa Abi hallederdi.
MTTB’nin çıkardığı aylık MİLLİ GENÇLİK ve ÇATI dergisi ve her yılbaşında bastırılan takvimleri esnafa dağıtır, dergilerimize abone yapardık. Bu dergi, takvim ve diğer vesilelerle Mustafa Bey'in esnafla yakın teması ve onlarda güvene dayalı bir karşılığı vardı. İşte bu güven sayesinde çoğu İmam Hatip Lisesi’nden olmak üzere, ildeki diğer birçok ortaokul ve liseden öğrencinin katıldığı bu gezilerin masraflarını bu esnaf üstlenir, destek olurdu.
18 Marttan önce Kur’an cüzleri dağıtılır, hatimler indirilir, hatim duası şehitlerin huzurunda şehitlikte yapılırdı.
O zamanlar bugünkü kadar imkânlar olmadığından, beyaz kartonlara Çanakkale, Gelibolu Yarımadası ve bölgenin haritasını keçeli kalemlerle çizmiş, orada, savaşın nasıl cereyan ettiğini, kimin nereden, nasıl saldırdığını anlatmıştık, ne kadar anlatabildiysek.
İlk kez o zaman görmüştük abidenin altındaki müzeyi. Savaştan kalan malzemeleri, savaş alanları haritalarını, büyük-küçük şehitlikleri. Yahya Çavuş Şehitliği, Hasan Mevsuf Şehitliği, tabyalar, siperler… Bu geziler sayesinde Çanakkale bizim için kitap sayfaları arasındaki satırlar olmaktan çıkıp ete kemiğe büründü. Bu sayede anladık Çanakkale neydi, ne demekti.
Yabancı şehitlikleri gördüğümde çok şaşırmıştım; o şehitliklerin bizim şehitliklerden daha önce yapıldığını duyunca daha da çok şaşırmıştım.
Mevcut Çanakkale Şehitler Abidesi'nin yapımında MTTB’nin de gayretleri olduğunu öğrendiğimde mutlu olmuş, gurur duymuştum.
O tarihlerde bugünkü kadar bakımlı sayılmazdı tarihi yarımada. Bugün mevcut olan birçok abide, şehitlik ve savaş alanları bugünkü kadar düzenli değildi. Ziyaret yeri olarak eklenmiş ya da çok yenilenmiş yeni mekanlar var bugün.
Çanakkale'ye varınca orada resmi törenleri izler, daha sonra vapurlarla Eceabat’a geçmek için otobüslerimizle kuyruğa girerdik.
Bugün açılacak olan 1915 Çanakkale Köprüsü ile 6 dakikada geçilecek olan boğazın, 45 yıl önceki imkânlarla ne kadar süre vapura binmek için kuyrukta bekleyip, ne kadar sürede geçildiğinin hesabını da varın siz yapın…
Türkiye'nin dört bir yanına otobüslerle gelip tarihi yarımadanın her yanını dolduran yüzlerce, belki binlerce gençten oluşan her bir grup yarımadada bir oraya bir buraya hareket ederek şehitlikleri ziyaret eder, konuşmalarını yapar, dualarını ederlerdi şehitlerimizin ruhuna.
Her bir otobüsün önünde beze elle yazılarak bağlanmış, otobüsün hangi vilayete ait olduğunu belirten pankartlar, camlarda Çanakkale Zaferi’ne dair birkaç afiş, ön camlarda otobüslerin numaraları. Mesela, Ankara 1 Ankara 2, 3, 4 gibi…
Bizler Balıkesir'den genellikle 2-3 otobüs giderdik Çanakkale’ye ya da İstanbul’a Fetih Mitingine. Büyük şehirlerden gelen otobüslerdeki 5, 6, 7 rakamını gördükçe o vilayetlere imrenir, sayımızın çokluğundan da gurur duyardık içten içe.
Çanakkale'yi böyle tanıdık, Çanakkale ruhunu, Milli Türk Talebe Birliği'nin organize ettiği bu geziler, bu programlar sayesinde aldık. Tarihi yarımadaya vardığımızda Mustafa ağabeyimiz ve diğer büyükler, otobüsten iner inmez, bu topraklara abdestsiz ayak basılmayacağını söyler, ilk fırsatta abdest almamızı tavsiye ederlerdi.
Bizler anıtın yapılış hikâyesini büyüklerimizden dinlediğimiz için, (şehitlerin kemiklerinin toplanıp bir yere yığılması…) şehitlerimizin sadece şehitliklerde, belirlenmiş yerlerde değil, ayak bastığımız her yerde olabileceğini düşünür, böyle bilir, buna göre hareket ederdik. Bu yüzden o topraklarda, abdestsiz dolaşmayı, ıslık çalıp şarkı-türkü mırıldanmayı doğru bulmazdık.
Bizleri MTTB ile tanıştıran, uzun yıllar orada çalışmamıza, bu yola girmemize, bu yolda yürümemize vesile olan, bizleri bu inançla yetiştiren hocalarımıza, başta rahmetli Mustafa Akyan olmak üzere, bütün teşkilat başkanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Vefat edenlere yüce Rabbimden rahmet diliyorum.
Şehitlerimizin ruhu şâd, makamları âli olsun.
1915 Çanakkale Köprüsü ülkemize hayırlı ve uğurlu olsun.