Belediyeler iktidarın vatandaşa uzanan şefkat eli, sessiz yığınların ızdırabını duyan kulağı, dertlerine çare arayanların gönül pınarı ve sıkıntılarının giderilmesinde en yakın dostu olma mesabesinde kuruluşlarımızdır. Gerek iktidar ve gerekse muhalefete mensup Belediyeler kapılarını halka açık tuttukları ve halkın taleplerine kulak verip, halkla beraber çalıştıkları ve sessiz yığınların sesi ve güvencesi olabildikleri sürece başarılı olabilirler.
Belediye ekipleri çalışmalarında halkın ihtiyaçlarını ve mensup oldukları şehrin ve ilçenin Belediye hizmetlerini zamanında ve en güzel şekilde yapabildikleri takdirde halkın desteğini ve sevgisini kazanırlar. Tabii Belediye ekiplerinin başarılı hizmetlerinin sevabı da, varsa günahı da anında Belediye Başkanlarına yansır ve halkımızda ‘’bizim ne güzel ve çalışkan Belediye Başkanımız var’’ diye memnuniyetini dile getirir, bu memnuniyette dolayısıyla partisinin oy hanesine artı oy olarak yansır. Aksi olursa pek tabii ki, hem Belediye Başkanına hem de partisine eksi puan olarak yansıyacaktır.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Beyin de içersinde olduğu Refah Partili Belediyelerin hizmetlerinin, Refah Partisine iktidar yolunu açtığı akıllardan çıkarılmamalıdır. Maalesef pek çok Ak Parti Belediyesi de dâhil olmak üzre bu günkü Belediyelerimizde Refah Belediyeciliğinin zerresini görmek mümkün değildir. Hele hele Tayyip Beyin Belediyecilik anlayışının yanından bile geçemiyorlar.
Belediye Başkanları ciddi ve disiplinli olduğu sürece halkının gönlünde yer eder ve halkının teveccühünü kazanır. Belediye Başkanı ciddi ve disiplin sahibi kişiyse elbette onun ekibi de ciddi ve disiplinli olacaktır. Tabii bu biraz da Belediye Başkanının ciddiyetten ve disiplinden ne anladığına bağlıdır.
Belediye Başkanları memurlarını, çalışma arkadaşlarını ve işçilerini mutlaka sıkı kontrol altında bulundurmalıdır. Çünkü Belediye Başkanının altında çalışanların her olumsuz icraatı önce Belediye Başkanına ve daha sonra da o belediye Başkanını o şehre, şehremini olarak koyan Partisine yansıyacaktır, dolayısıyla da şehrine..
Belediye Başkanları çalışma arkadaşlarına ‘’saldım çayıra mevlâm kayıra’’ zihniyetiyle değil, ‘’Allah’tan korkun, vicdanınızın sesini dinleyerek iş yapın, ben her yaptığınızı görmeyebilirim ama her şeyi gören bir Allah vardır’’şeklinde yaklaşmalıdır.
Halkına ve şehrine hizmeti arka plâna atarak Belediyenin imkânlarını kendi akçeli işleri ve şahsi çıkarları için kullananlar her devirde olduğu gibi, günümüzde de vardır. Şehremini olarak göreve getirilen Belediye Başkanlarının bu adamları bilmemesi, görmemesi kesinlikle mümkün değildir. Bu asalakları görmezden gelmek unutulmasın ki, veballi iştir, şehrine veya ilçesine ihanettir.
Ak Parti üst yönetimi en kısa zamanda Belediyeleri yakın takibe alıp Belediye kadrolarına karısını kızını eniştesini biraderini ve tüm akrabalarını yerleştiren asalakları tespit etmeli ve kangren olmaya başlayan bu yaraya derhal neşter vurmalıdır.
Belediyeleri arpalık haline dönüştüren Asalak saltanatına derhal dur denilmezse, milletimizin de bu saltanata göz yumanlara seçim sandığında dur diyebileceği unutulmamalıdır.
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzre onlarca il ve ilçenin kaybedilmesinde Belediyelerdeki asalak saltanatının payı ve rolü elbette inkâr edilemeyecek kadar fazladır.
Bu adamlarda biraz vicdan olsa, biraz utanma ve arlanma olsa, biraz vebalden korksalar bu işlere tevessül edemezler. Ama adamlarda vicdan olmadığı gibi Allah korkusu da yok ki, kızını, abisini, teyzesini, kuzenini, bacanağını Vs. Belediye kadrolarına yerleştirebiliyorlar. Adeta ‘’yağma Hasan’ın böreği’’ veya ‘’Belediyelerin malı deniz yemeyen domuz’’ misali.(!)
Mahalli basın organlarında bunların haberlerini okumaktan millet bıktı usandı. Ama bu asalaklar afişe olmaktan bıkmadılar, usanmadılar ve de utanmadılar. Bu asalakları görmeyen veya bunlara göz yumanlar utansın.!
Bunlar için liyakat, yetenek, bilgi, vasıf, şehrin veya ilçenin kalkınması hiç önemli değildir. Önemli olan; "Belediyeleri arpalık olarak kullanıp, çeşme akarken testilerini doldurmaktır.’’ Bunlar Belediyelerin ve Belediye Başkanlarının sırtında birer kamburdur. Belediye bütçesinden bir eve dört, beş maaş(!) Bunun adı soygun değilse nedir? Şair ne güzel söylemiş: Bir kişiye on pul, on kişiye bir pul / Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa…
Bu arada O şehrin Milletvekilleri de Belediyelere adam doldurma hastalığından bir an evvel kurtarılmalıdır. Şişkin Belediye kadrolarına Milletvekili selamıyla insan doldurmak, Belediye Başkanlarının ellerini kollarını bağlamak değilse nedir? Görünüşe bakılırsa; ‘’İşe göre adam’’ uygulaması unutulmuş, ‘’adama göre iş’’ devri hortlatılmış. Bundan dolayı Belediyelerde akşama kadar oturan veya oturacak yer kalmadığı için akşama kadar gezinenler göze batmaktadır.(!)
Belediyelerdeki karı koca, yeğen bacanak, gelin damat saltanatının biricik mimarları olarak Personel müdürlerini, encümen üyelerini ve hatırı sayılır kişileri görmek hiç de hoş bir görüntü olmasa gerek. Şişirilmiş Belediye kadrolarına maaş bulma arayışından dolayı, şehrine veya ilçesine iş yapmaya para bulamadıklarından yakınan Belediye Başkanları da bostan korkuluğu olmadıklarına göre bu konuda kesinlikle onlar da masum değildirler.(!)
"Baba, amca, karı, koca, yeğen saltanatı yıkılmazsa korkarım sıra bu asalakların saltanatına göz yumanlara gelecektir.’’ O zamanda asalak menfaatciler gemiyi ilk terk eden olacaktır. Ak Partinin Ak davası uğruna ölümüne çalışanlar üç kuruşu bulamazken, bir eve üç dört maaş Belediye kasasından akıp gidiyorsa, bunda vebal vardır, Milletin ahı enini vardır, mazlumların gözyaşı vardır. O halde; almayın mazlumların ahını çıkar aheste aheste…. Benden söylemesi, dost acı söyler.