Önce bölgesel çatışmalar, sonra ticaret savaşları, şimdi de dünyayı kasıp kavuran korona virüs salgını. Fiziken almasa bile ruhen tarihin en büyük buhranlarından birini zihinlerimizde yaşıyoruz.
Zihin kontrolü nasıl olur derseniz tarih bugün yaşananları örnek göstereceğinden şüpheniz olmasın.
Öyle görülüyor ki bugün dünyada yaşananlarla her türlü deney yapılıyor. Yaşanan kâbusun tek hedefinin olduğunu söylemek yanıltıcı olur.
Sağlıktan ekonomiye, sosyal yaşamdan kültürel algılamalara, manevi duygulara kadar uzanan bir etkisi olacak.
Gelinen noktada sadece bir dönem paranoyak ve komplo teorisyenliği ile suçlananlar değil eldeki veriler salgınların günümüzde de biyolojik silah gibi kullanıldığını herkes konuşuyor artık.
Sadece virüs üzerinden baktığınız da bile yaşananların öncesini görmek gerek. Almanya’da 2012’de Meclis’e sunulan rapor, Wuhan’da yapıldığı bilinen virüs araştırmaları, Fransa’da patenti alınan buluşlar, Amerika’daki denemeler, Japonya’daki araştırmalar. Daha neler, neler?
Bugün dünya korona virüs salgını ile kâbus yaşıyor. Daha doğrusu dünyaya kâbus yaşatılıyor. Ölüm gösteriliyor. Sıtmayla kurtulabilecek miyiz bilmiyorum.
Bunun böyle sürüp gitmeyeceği ortada. Dünya bu kâbustan uyandığında insanlık neyle karşılaşacak? Çin’de başlayan ve dünyanın karşıdan seyrettiği salgını, şimdi dünya yaşıyor Çin seyrediyor. Salgın sırasında Çin’de sadece sağlık açısından değil ekonomi, iş hayatı, iktisadi hayat, sosyal travma dâhil neler yaşandığının iyi bilinmesi gerekir.
Madem bugünlerde Avrupa’da dâhil korona salgının planlı saldırı olduğu konuşuluyor. O zaman bu saldırıyı yönetenlerin amaçlarını görmekte yarar vardır. Sadece amaçlara bakmak yetmez. Kimlerin ne istedikleri de önemlidir.
Bunun için Çin’de yaşananlara iyi bakmak lazımdır. Satır aralarında kalsa da tekrarlamakta yarar vardır. Çin borsalarında salgın hipnozu sırasında uzmanların ifadesi ile 750 milyar dolar hisse ABD merkezli el değiştirmiştir.
Bizde salgın belirtilerinin başladığı günlerde şahit olduğum bir olay vardı. Bir sağlık kuruluşunun hisseleri konusunda garip bir hareketlenmeden söz açıldı. Ortalama günde 150-180 bin lot işlem gören kâğıtlar için düşük fiyattan bir el 1 milyon lot alım notu düşüyor. Sonra bu olayın bir firma için değil nerdeyse Türkiye’de borsaya açık bütün sağlık hisseleri için yapıldığı görülüyor. Buna Eczacıbaşı için dâhil.
Bu sadece Türkiye içinde geçerli olmadığını söyledi dostlar. Dünyada salgın ile endeksli borsa operasyonları için ele geçirilecek şirketler listesinden bahsediliyor. Bu sadece borsa tarafı. Diğer alanlar belli değil daha.
Afrikalıların misyonerler hakkında anlattığı meşhur söz vardır; “Onlar gelirken koltuklarının altında İncilleri vardı bizimse topraklarımız. Onlar giderken bizim koltuklarınızın altında İnciller onların ise toprakları”
Aynen o söz gibi dünya bu kâbusa dalmadan ülkelerin toplumların işleri, güçleri, üretimleri, firmaları, şirketleri vardı. Yarın dünya kâbustan uyandığında bakalım insanlığın elinde neleri kalacak?
O nedenle Türkiye olarak kâbustan erken uyanıp elimizde kalanları korumak zorundayız. Gerekli tedbirleri almak zorundayız. Öncelikle bütün hızı ile devam eden salgına karşı toplumun sağlığını korumak zorundayız.
Üretimin aksadığı sosyal hayatın sekteye uğradığı, ticaretin durduğu, işsizliğin artacağı, geçim sıkıntısının baş göstereceği bir nokta da kâbus bitmeden nasıl önlemler alınacağı şimdiden belirlenmek zorundadır.
Devlet devletliğini, iktidar muktedirliğini, toplum sağduyusunu insanımız basiretini böyle dönemlerde göstermek zorundadır. Bunu gösterebildiğimiz ölçüsünde geleceğimiz daha aydınlık, göremediğimiz ölçüsünde daha büyük kaosa gideriz.
Fırsat bu fırsat evlerinizde boşa oturacağımıza düşünmenin ve geleceğe hazırlanmanın planlarını çıkaralım.
Kalın sağlıcakla…