Geçmiş, bugün ve gelecek. Bugünün farkında olabilmek için geçmişin bilinmesi, geleceğin planlaması geçmişin ve bugünün çok iyi analizi ile ancak yapılabilir. Bu devletlerin ve milletlerin varlıkları içinde geçerlidir.
Devletler ve milletler geçmişi, bugünü ve geleceği analiz kabiliyetlerine göre dünyadaki konumlarını belirler. Bu analiz kabiliyetleri ölçüsünde gerekli tedbirleri, gerekli önlemleri, gerekli atılımları ölçünde güçlerini ortaya koyarlar.
Eğer ülkeler, devletler dünya dengeleri içinde hak ettikleri yerleri alacaklar uydu konumundan sıyrılacaklarsa kendilerini ilgilendiren her konuda kısa, orta ve uzun vadeli olarak analizlerini yapmak zorundalar.
Devletler doğru analiz metotları ile değerlendirmeye mecburdur. Günlük hava durumuna bakar gibi hareket etme lüksüne sahip değillerdir. Bu Türkiye içinde geçerlidir.
Günlük hava durumuna göre davranan devletlerin uydu konumlarından kurtulmaları imkânı yoktur. Romantik geçmişin yâd edilmesi ile avunulacak bir kıvamda değiliz. Eğer romantik geçmişin yadıyle devam edersek romatizmal ağırlarla yağış tahmini yapar duruma düşeriz.
Her meselenin analizi gerçekçi metotlar içerisinde yapılmalıdır. Bu metotlar ölçeğinde dar, orta ve geniş analizler, kısa, orta ve uzun vadeli olarak yapılmalıdır.
Dünya dengeleri içinde ayakta kalmak, gelecekte var olabilmek tıpkı, borsa analizi, gıda analizi, kimyasal analiz, tıbbi analiz gibidir. Her türlü alan ve meselelere ilişkin analizleri kapsar.
Dünya dengeleri içinde ayakta kalmak ve gelecekte yaşamını sürdürmenin yolu ülkelerin kendi iç dinamiklerinin yanında dünyayı da, dünyada senide ilgilendiren her konu ve her gücü analizinde başarılı olmaya bağlıdır. Bu analizlerin standarttın ötesinde dönem dönem güncellenmeye de ihtiyacı vardır.
Ülkelerin güçleri hem kendi yapılarının her açıdan genetiğini hem de ilgili devletlerin genetiğine hâkim olmaya bağlıdır. Aynı zamanda varlıkları ve gelecekleri kendi genetiğine başkaların müdahale gücüne de bağlıdır.
Bu açıdan ülkelerin nüfus genetiği, sosyo-ekonomik genetiği, toprak-tarım- hayvancılık genetiği, gıda genetiği, kültürel genetiği, sağlık yani tıbbi genetiği, yeraltı ve yerüstü enerji genetiği gibi tüm alanlardaki genetik haritası çok büyük önem taşır. Bu haritanın önemi ilave olarak askeri gücünü, savunma sistemleri gücünü özel istihbarı gücünü de belirler. Bu gücüne göre de elindeki verilere göre raporlama ve arşivlerle beraber hafızasının gücü ortaya çıkar.
Kısacası her ülkenin tüm alan ve sektörlerine ilişkin genetik haritası vardır.
Bu genetik haritalara sahip olan dünyayı yönetir. Bugün dünyada oyuncu statüsündeki devletlerin gücü sadece kendi ülkesinin değil diğer devletlerin ve bölgelerin genetik haritalarına hâkimiyetinden gelir.
Herkesin elinde aynı devletlerle ilgili farklı haritalar vardır.
Bugün İngiltere’nin gücü dünyayla ilgili her millet, her devlet, her din, her bölge ve her güçle ilgili sözünü ettiğimiz genetik haritalara hâkimiyetinden gelir. Bugün için dünya genetik haritasına en iyi hâkim olan İngiltere’dir.
Bizim güçlenmemizin yolu da budur. Bir taraftan rakiplerin bizim genetik haritamızı bizden daha iyi okumalarını önlemek diğer taraftan dünyanın genetik haritasını en iyi okumak zorundayız.
Sadece okumakta yetmez. Okuduğumuz ölçüde gereğini de yapmak zorundayız.
Şu bir gerçek Türkiye Osmanlının son 250 yıllık döneminden bu yana dünya genetik haritasını okumaktan uzaklaştı. Aynı zamanda kendi genetik haritasını da kaptırdı. Bu genetik haritasını ele geçirenlerin oyuncağı oldu. Şimdi önüne hem kendi genetik haritasını yeniden oluşturma, hem de dünyanın yeni dönem genetik kodlarına hâkim olma fırsatı doğdu. Bu fırsat kaçarsa tarihte izimiz bile kalmaz.
Hem kendi genetik haritamıza çok iyi hâkim olacağız, hem de bizimle ilgili veya bizim ilgi alanımıza giren yapıların genetik haritalarına hâkim olacağız.
Türkiye sahip olduğu genetik haritası ve kodları ile başkalarını oynatmadığı ve dünya genetik kodlarına hâkim olduğu sürece hem Ortadoğu’da hem Asya’da hem de Avrupa da kısaca dünyada giderek ana oyuncu statüsüne yükselecektir.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…