Millet olarak asırlar boyu en yükseklerde tuttuğumuz değerlerin en başında gelenidir ehliyet-emanet-liyakat ve sadakat. Bu altın değerindeki dört kutsal, Müslüman Türk milletinin olmazsa olmazlarıdır. Her devirde en yükseklerde tuttuğu karakter ölçüsü ve insanlık bayrağıdır. Dost, akraba ve tüm aile efradımızda görmek istediğimiz bu kutsal hasletlerimiz asırlar boyu iç ve dış düşmanlarımızda da olsun istediğimiz insanlık değerleridir.

Günlük yaşantımızda çoğu kez kurguladığımız cümleler arasında ‘’yahu senin bu yaptığını düşman yapmaz’’ sözcüğü oldukça önemli yer tutar. Dost, akraba ve tüm aile efradımızda görmek istediğimiz bu insanlık değerlerini düşmanlarımızda da görmek istediğimiz için, Türk milleti olarak tarihe şan verenler kategorisinin haklı olarak en ön saflarında yer almışızdır.

Devletlerarası münasebetler genellikle çıkar ve menfaate dayalı yapıldığı için dost olarak kabul ettiğimiz Haçlı Devletlerinden yediğimiz kazıklar yanı sıra haçlıların güdümündeki ve kullanışlı aparat boyutundaki Müslüman devletlerden yediğimiz kazıklarda tarihimizde ve günümüzde oldukça önemli yer tutar.

Her sıkıştıklarında yardım için Osmanlı Cihan Devletine müracaat eden Haçlı Hıristiyan Devletleri zor zamanımızda Osmanlı Cihan Devleti topraklarını sırtlan sürüleri gibi işgal etmediler mi? Zayıf bir zamanımızı kollayıp Anadolu’muzu aç kurtlar gibi paylaşanlar, yüzümüze gülüp arkamızdan kuyumuzu kazan ve adına Batılı dostlarımız dediğimiz, Batı Devletleri olmadılar mı?

Şayet düşmanlarımızda 4 kutsal değerimizden sadakat ve emanet ön plânda olabilseydi elbet gerçek dostluk sergilenebilirdi. Ama olmadı. Dostluk elimizi uzattıklarımız sadakatsizliği ve emanete ihaneti tercih ettiler.

İkiyüzlü Batı dünyası Devletleri dün olduğu gibi bu gün de fırsat kolluyorlar, Anadolu’muzu işgal etmek ve iğneden ipliğe Batıya muhtaç bir Türkiye yaratmak için.

Adamlar boşuna demiyorlar; ‘’Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar değerlidir’’ diye. Lâfta dost, gerçekte ise ‘’tek dişi kalmış canavar’’ın, Türkiye ve Müslüman Türk insanı üzerindeki iğrenç emellerini gerçekleştirebilmeleri için önlerinde bir tek engel var; Siyasette Ak Parti ve Riyasette Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan.

Ak Parti ve dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’a gelinceye kadar hep kendilerine kul köle olmuş silik ve kişiliksiz şahsiyetlerin Türkiye’de yönetimde bulunmasını sağladılar ve çıkarlarını bunlar vasıtasıyla devam ettirdiler.

Her konuda ABD nin ve Batılı sömürgen Devletlerin ağzına bakan Hükümetlere karşı aslanlar gibi TBMM kürsüsünden kükreyen 54. TC. Hükümeti Başbakanı Necmettin Erbakan; ‘’Bana ne Amerikadan, bana ne Avrupa Devletlerinden’’ diyebilen ender Başbakanlarımızdandı.

Emperyalist Devletler 54.TC. Hükümeti Başbakanı Prof Dr. Necmettin Erbakan’a bile 9 ay tahammül edebildiler. Erbakan şahsiyetli iç ve dış politika istediği için ‘’bana ne Amerikadan, bana ne Avrupa Devletlerinden’’ diyebilen şahsiyetli bir Başbakandı.

Ordumuza hâkim kıldıkları ve adına ‘’Bizim çocuklar’’ dedikleri bazı kapı kullarını kullanarak 54.TC. Hükümeti Başbakanı Necmettin Erbakan’ı alaşağı ettiler, daha doğru tabirle ‘’kendi çocuklarına’’ ihtilâl yaptırdılar ve istedikleri şahsiyetsiz ve kişiliksiz Hükümetleri kurdurdular.

Bundan dolayıdır ki, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Türk milletine en büyük hediyesi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Tayyip Bey dünyanın kanını, canını emen vahşi ABD ve Batı dünyası Devletlerine boyun eğmiyor. Her platformda ve her zaman ikiyüzlülüklerini yüzlerine vuruyor. ‘’Dünya beşten büyüktür, siz garip insanları ve çocukları öldürmesini iyi bilirsiniz’’ dediği ve zalimliklerini suratlarına vurduğu için Tayyip Bey’e tahammül edemiyorlar.

20 Yıllık Ak Parti iktidarında ve Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanlığı döneminde, Batılı emperyalistlerin Türkiye’de ihtilal yaptıracak çocukları (!) da kalmadığı için, ordumuzu da emelleri doğrultusunda kullanamadılar. Ve bu sebeple adeta kuduruyorlar. İhtilal yaptıramıyoruz o halde Tayyip Bey’i muhalefete açıktan destek vererek düşürelim demeleri bundan dolayıdır. Bu sebeple daha önceleri Türk muhalefetine gizliden yaptıkları desteklerini de şimdi açıktan yapıyorlar.

İlle de Tayyip Erdoğan gitsin ve kendilerine her konuda uşak olacağını şimdiden ilân eden ve adına muhalefet denilen kişiliksiz, şahsiyetsiz, yalancı-iftiracı-ucube muhalefet işbaşına gelsin istiyorlar.

Tayyip Bey’in en büyük şanssızlığı da 20 yıldır adam gibi bir muhalefet bulamaması. Batı dünyasının ikiyüzlü Devletleri ve Devlet adamları Türkiye üzerinde kurguladıkları planlarında yanlış ata oynadılar. Piyon olarak kullandıkları Türk muhalefetiyle birlikte şimdiden hüsrana kapı araladıklarını 29 Mayısta gördüklerinde vakit çok geç olacak.

Ne yazık ki, Atatürk’ün Partisinin başında bugün maalesef karikatür gibi bir zatı muhterem (!) var. Bak gül, dinle gül, izle gül. Adam her yönüyle çağlar üstü komedyen İsmail Dümbüllü’yü bile solladı (!) Zatı muhterem hayatında bir defa olsun istiklal marşımızı okumamış ki: ‘’Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen ALÇAK’’ diyor ve yüzü kızarmıyor. Eline tutuşturulan iki satırlık yazıyı bile okumaktan aciz, sözde hesap uzmanı.

Kıbrıs’ta Maraş diye bir bölge olduğundan bile habersiz. Kahraman Maraş’la Kıbrıs’taki Maraş bölgesinden haberi yok. Daha oy kullanmasını bile beceremiyor, yürüyen merdivene Nasrettin hocanın eşeğe tersten bindiği gibi, tersten biniyor ve bekliyor merdiven yürüsün diye.(!) En büyük ve biricik meziyeti yüzü kızarmadan ve ısrarla yalan söylemek. Yalanlarından dolayı Tayyip Bey’e ödediği tazminatların haddi hesabı yok.

İşte, emperyalist ABD ve Tüm Batı Devletleri bu karikatür adama destek veriyorlar. Neden? Çünkü böyle aciz ve dünyadan habersiz bir Türkiye Devlet Başkanı her zaman işlerine gelir de ondan.

Olmaz ya, haydi bir an için oldu kabul edelim ve bu güne kadar bir defa olsun milletimizden iktidar vizesi alamayan ve milletimizin güvenmediği Atatürk’ün Partisi iktidar oldu diyelim. ( Allah göstermesin)

Devletlerarası herhangi bir toplantıda ABD Başkanı, Rusya Başkanı, Fransa ve İngiltere Başkanı ve aralarında dünyadan habersiz, SSK yı batırmış ve halâ ben hesap uzmanıyım (!) mal nasıl götürülür bilirim diyen Türkiye Devlet Başkanı.! Adamlar gırgırlarını geçip, makaraya sarmazlar mı.? Zaten gırgır geçmek ve makaraya sarmak için ille de muhalefet, ille de Kılıçdaroğlu demiyorlar mı?

Adamlar Türkiye’nin başına Recep Tayyip Erdoğan gibi uyanık ve her plâtformda kendilerine taş söktüren, hesap soran ve oyunlarını bozan bir TC. Başkanı olsun isterler mi?

Fakat emperyalistlerin tüm destek ve en kalleş oyunlarına rağmen kadirşinas Türk Milleti kararını çoktan verdi. İlle de ehliyet, emanet, liyakat ve sadakat sahibi; Recep Tayyip Erdoğan.

28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi bu yönüyle çok önemlidir. Olmak veya olmamak mesabesinde bir tercih yapılacaktır. Tüm Emperyalist ve kan emiciler yanı sıra maalesef bir kısım ahmak ve beyinlerini kiraya vermiş Müslümanlar da yamalı bohça görüntülü, PKK sevici muhalefet üzerinde ittifak yapıp karar kılmışlar.

Ne yazık ki, dostunu düşmanını ayıramayan Müslümanlar, asırlık düşmanlarımızla birlik olmaktan haz duyuyorlar ve dünya Müslümanlarının hayır dualarına karşılık Müslüman Tayyip Bey düşmanlığında kinlerinin üzerine kin döşüyorlar. Dostu ve düşmanı anlayabilmek ve ayırt edebilmek için okların nereye gittiğine ve okların uçlarının nereyi gösterdiğine bir bakabilseler.

erdogan-ehliyet