Uzun zamandır nasıl yazarım nasıl anlatırım diye kafa yoruyorum.
Çünkü 15 Temmuz başarısız darbe girişiminde FETÖ şifreleri halen eksik.
Toplumun bir kesimi tarafından şüphe emareleri bulunuyor.
AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtları bazı gerçekleri görmek istemeyip '15 yıldır beraber değimliydiniz?' gibi kolaycılığa kaçıyor. 
Sonrada sanki Türkiye'de 15 Temmuz'da darbe girişimi yaşanmamış gibi davranıyor,
‘Of olmuş' psikolojisine kapılıyorlar. Hatta referandumda ‘Hayır' cephesinin bu kadar etkin olması bu psikolojinin etkisidir. Bu psikoloji FETÖ' nün ekmeğine de yağ sürmeye de devam ediyor.

Şu bir gerçek; FETÖ hızlı bir şekilde toplumun bütün katmalarına ulaşarak tam bir örümcek ağı gibi sarmayı başardı. Toplumda herkesime her aileye kadar kıyısından köşesinden değdi. Şu an toplumda ortaya çıkan travmanın büyüklüğünün nedeni bundandır. Eğer bir devletin, bir milletin, bir toplumun hatta insanlığın başına böyle bir bela daha gelmesi istenmiyorsa, o takdirde FETÖ hareketinin kullandığı bütün sosyal, psikolojik, toplumsal, siyasi, istihbarı, stratejik algı, ajite ve ikna yöntemleri gözden geçirilmelidir.
Eğer bunlar ele alınıp devlet ve toplumsal açıdan bir daha olmaması için tedbirler alınmazsa bir başka yapı, bir başka akımın 30-40 yıl sonra aynı konuma gelmeyeceğinin garantisi yoktur.

Önce ki gün Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Darbe Araştırma Komisyonu Raporunu açıkladı. Kamuoyuna açıklandığı kadarı ile içeriğinden haberdarız. Fakat dikkatimizi çeken en önemli cümle darbe girişiminin yarım asırdır hazırlık aşamasında olduğu ve siyaset kurumunu dönem fark etmeden sonuna kadar kullandığıdır.

İşte bu noktada raporda veya herhangi bir yerde bulmanızın zor olacağı bazı bilgileri de ben aktarayım dedim. Yazının başlığını o nedenle böyle koydum. Yıl 1992. Türkiye'de siyasetin tamamen parçalandığı yeni siyasi hareketlerin başladığı dönem. Bir taraftan ANAP'ta tasfiyeler var.  Yusuf Bozkurt Özal-Hüsnü Doğan, Hasan Celal Güzel, Muhsin Yazıcıoğlu, Aydın Menderes hareketleri.
Bizlerde gazeteciyiz. Hem görev alanlarımız gereği hem de fikir yakınlıklarımız nedeniyle ilgiyle izliyoruz. İşte böyle bir dönemde birçok konuya şahit oluyoruz. O günlerde tecrübesizliğimiz veya duygusallığımız nedeniyle gözümüzün önünde olan olayları asıl niyetlerinden farklı görüyoruz. Bugün için geri dönüp baktığımızda daha doğru yorumlama imkânı bulunuyoruz.
Darbe Komisyonu Raporunda siyaseti her zaman kullandığı ifade ediliyor.  
FETÖ' nün siyaset ayağının en bariz örneği Aydın Menderes'in kurduğu Büyük Değişim Partisi'dir.
Siyasetin yeni arayışlar yaşadığı 1992-1993 yıllarında FETÖ bütün unsurları ile Aydın Menderes'in kurduğu Büyük Değişim Partisi içine sızmıştır.
Bazı yorumlarda bu sızma Aydın Menderes hareketini akamete uğratma olarak yorumlansa da bugün itibarı ile bakıldığında devlete sızmak için Süleyman Demirel'i pazarlık masasına çekme şantajı olarak kullanılmış. Süleyman Demirel ile ciddi pazarlık için FETÖ' nün Aydın Menderes gibi siyasette büyük potansiyeli kullandığını bugün için net olarak görüyoruz.

Şu bilinmelidir. Aydın Menderes'in kurduğu siyasi partinin Özel Kalem Müdürü dahi o dönemde FETÖ tarafından atanmıştı. Onun için özel ev bile kiralanmıştı. Onunla kalınmamış partinin bütün finansmanı FETÖ tarafından sağlanıyordu. Parti yönetimine cemaatin içinden Aydın Menderes'e yakınlığı ile bilinen bazı Genel Başkan Yardımcıları atanmıştı. Partiyi izlemek için özel muhabirlerin bile görevlendirildiğini söylemek gerekir.
Fakat ne olduysa Özal'ın ani ölümü sonrası FETÖ bu hareketi yalnız başına bıraktı. Kaynakları kesti. Haber desteğini bitirdi. Özal'ın cenaze töreninde cemaate talimat vererek  ‘Sivil Cumhurbaşkanı', ‘Demokrat Cumhurbaşkanı', ‘Dindar Cumhurbaşkanı' gibi pankartlar açtırmasını sevgisine bağlamıştık. Fakat darbe sonrası Özal'ın ölümü ile ilgili FETÖ iddiaları bunun çok sevdiğinden değil adeta mafya vari hasmının cenazesine katılım gibi olduğunu gösteriyor.

Özal'ın ölümü sonrası Aydın Menderes'e verdiği desteği neden çektiğini yıllar sonra partisine Genel Başkan Yardımcısı olarak görevlendirdiği o kişiden öğreniyorum. Bir gün bu kişinin iş yerine ziyarete gittim. Konu Aydın Menderes ve Büyük Değişim Parti'sinden açıldı. O dostum olan kişi dedi ki ‘Allah'u âlem Hoca Efendi (FETÖ) bizi kullanmış. Demirel ile Yüksek Askeri Şura konusunda anlaşınca bizi ve Aydın Menderes beyi yüzüstü bıraktı' dedi. O sıralarda kulislerde bizlerde bu bilgiyi dedikodu olarak duyardık. Net olarak bunu teyit etmiş olduk.

O nedenle FETÖ' nün gerçek manada şifreleri çözülecek ise 1993 yılındaki gelişmeler bütün inceliği ile takip edilmelidir.
MİT'teki yapılanma, yargıdaki kümelenme, Genelkurmay'daki sızmalar, Dışişlerindeki kadrolaşmalara Süleyman Demirel üzerinden nasıl sağlandığı incelenmelidir.
Yoksa bugün AK Parti'yi suçlamak kolaydır.
Unutulmasın AK Parti iktidara geldiğinde FETÖ yapılanmasını bütün unsurları ile kucağında buldu.
AK Parti iktidara gelmeden bütün stratejik noktalar zaten FETÖ tarafından tutulmuştu.

Kalın sağlıcakla…