Şu an dışarıda yağmur yağıyor. Günlerdir toprağın suyla olan vuslatı, Rabbimin rahmeti,bereketi,izniyle gerçekleşiyor.
Her düşen yağmur damlası,toprağın bağrında minik minik çukurlar açıyor.
Oluşan her çukurdan,insanın içini derin bir huzur ve mutluluk kaplayan yeni bir yaşam fışkırıyor.
İnanın günlerdir içimi çölleştiren, karamsarlığa iten ,gecelerimi uykusuz geçirmeme neden olan pus sanki dağılıp gitti.
Sanki şehrim üzerinde ki kara bulutlar,halimize,hallerimize kahrolup,bizim adımıza göz yaşı döküyor.
Biz neydik ne olduk,Allah diyerek çıktığımız yolda,şeytanın oyuncağı olduk.
Oysa bizim bir yaratılış gayemiz vardı. Allaha kul olmak, Rasülunun güzel ahlakıyla boyanmak,Kuranı hayatımızın her zerresine enjekte etmek.
Oysa bizler ne yapıyoruz,yaratılış gayemizden uzaklaşmış, büyük düşünmeyi bırakmış,dünya hapishanesinden tahliye olacağımız güne kadar, 60 senelik bir dünya hayatı için,ebedi bir hayata sırtımızı dönüyoruz.
İşte bugün yağan yağmurun ,toprağa Rabbimin izniyle hayat bahşetmesi,tekrar uyanışın harekete geçmesi gibi,bizlerin de manevi yağmurlarla,arınmaya,temizlenmeye,içimizdeki çölleşmiş durumdan kurtulup,yaratılış gayemize dönmemiz gerekiyor.
Rabbim ülkemin üzerine 15 Temmuz da öyle bir şiddetli bir rahmet yağdırdı ki, toprağa düşen her damla kan,çölleşen kalplerimize,ruhumuza işledi.
O günlerde bizim kendimize gelmemize vesile oldu.Ama bugün o yaşananları unuttuk değil mi,çünkü ölen bizim kardeşimiz evladımız değildi.
Oysa Rabbim bizi 15 Temmuzda uyarmış,bizim için şer olan halden,hayırlı bir netice çıkarmıştı.
Benim gibi bir çok insan,Rabbim izin vermediği için ve şehadet şerbeti içen o müminler sayesinde ikinci bir hayatı yaşıyoruz.
Ey bizler,bizim gibiler,artık küçük düşünmeyi bırakıp, büyük düşünmemiz zamanı gelmedi mi.bizim gayemiz Emri bil maruf, Nehyi anil münker ,yani iyiliği emretmek,kötülükten alı koymak değil mi.
Lakin günümüz Müslümanı bizler korkağız, kendi küçük menfaatlerimiz sekteye uğramasın diye, insanlara iyiliği emretmeyi, kötülüklerden,yanlış işlerden men etmeyi ,hakka,hakikate daveti bıraktık.
Artık dünyevi korkularımızın gölgesinde dinimizden,,inancımızdan ödün verir hale geldik.
Tevhid den uzaklaşıp,şirkin koridorların da dolaşır olduk.Hak dan batıla,İslamın adaletin den,beşeri sistemlerin zulüm saçan adaletine sığınır olduk.
Kalbimizin kapılarını Allaha kapatıp,kalbimiz de günaha, şirke serbest dolaşım hakkı verdik. Dünyaya öyle daldık ki, eski zamanlar da günah saydığımız davranışları,halleri,bugün kanıksar olduk.İnsan hakları,özgürlükler derken,İslami,Kurani olmayan bir çok günah serbestisinin önünü açtık.
Oysa Peygamberimiz bize ne diyordu.''Kim kötü,çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin,buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin,buna da gücü yetmezse,kalbiyle buğz etsin karşı çıksın.Buda imanın en zayıf derecesidir."
Günümüz toplumunda bireysel, toplumsal,kurumsal ,siyasal yanlışları elle düzeltmenin anarşi, dille düzeltmenin,kişilerin özeline girmek,insan hakkına müdahale etmek olarak adlanması neticesinde,geriye sadece imanın dip noktası olan kalple buğz kaldı.Kalple buğzun getirdiği zayıf iman halkası zamanla toplumların yanlışlarını,doğrular olarak görmemizin neticelerini doğuruyor.
Çok zor bir dönemden geçiyoruz, yönetilen bizler,bizden olan yönetenleri uyarmaktan, yanlışlarını yüzlerine haykırmaktan çekiniyoruz.
İnanmadığımız,şeriata aykırı gördüğümüz olaylara tepkisiz kalıp,kendi günah dosyamızı kabartıyoruz.
Ey ülkemin maddi ve manevi mimarları,liderleri,Müslüman dünyası büyük bir kaos ve manevi çöküntü içerisinde Müslümanın ahlakı da,ticari anlayışı da,ikili ilişkileri de kokuşmuş durumda.
Dünyanın en değersiz, en ucuz şeyi Müslümanın canı malı,namusu.Anaların doğurduğu çocuklar artık kendi tiynetlerin den çok uzaklardadır, Müslüman artık egoist,bencil,kendine Müslüman.İçi boşaltılmış bir İslam anlayışı,bütün Müslüman dünyasını hakimiyeti altına alıyor.
Kuranın ayetlerinin işimize gelenini uygulayıp,işimize gelmeyeni görmez olduk.
Faiz ticaretimizin merkezine oturdu, Oysa faiz alan veren Allaha ve Rasulüne savaş açmıştır hükmünü unuttuk,rüşvet alan ve veren mel'undur hükmünü unuttuk.
Peygamberime İslamı öğrenmeye gelen, iki gözü görmeyen amaya yüz çevirmesinin sonucu inen ayeti unuttuk.
Küçük büyük cihadı lügatımız dan çıkarttık.
İşlerimizi kurumlarımızı,işin ehillerine değil,eşe dosta,yandaşa,arkadaşa,cemiyete cemaate, dernek vakıf adı altında gruplaşan insanlara teslim ettik.
Rahmani,Kuran'i sistemlere sırtımızı dönüp,cismani sistemlere kul köle olup rehberimiz edindik.
Sonuç günümüz dünyası Müslümanı,
Bizler iyiliği emretmek ,kötülüğü men etmek farzını kulak arkası ettik.
Ali İmran suresinde, Rabbim kurtuluşa erenleri şöyle bildiriyor.''Sizden hayra çağıran,iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun işte kurtuluşa erenler onlardır'' buyuruyor.
Müslümanın amacı gayesi kurtuluşa erenlerden olmaksa tek çare,"Emri bil maruf ve nehyi anil münker."
Selamun Aleyküm
İYİLİĞİ EMRETMEK KÖTÜLÜKTEN MEN ETMEK
A. Gafur İNAN
Yorumlar