Bazen  insan hayatı yaşar, bazen de onu sırtında taşır. 
Bazen hayatın santimi santimetresi... Dakikası, saniyesi inanılmaz anlarla geçer.  
Bazen dönüp geriye baktığında ceviz kabuğunu doldurmayacak bir yaşam, bir an görürsün. 
Sorsalar;
 “Kendin, kentin ve ülken için ne yaptın?” diye. 
Devam etseler en can alıcı soruyla;
"Allah için bugün ne yaptın?" diye..
Seni, beni bilmem de, bu soruya cevap veremeyecek çok insan biliyorum, tanıyorum.
Veremezler çünkü; 
Onların yaşadığı; kin, nefret ve düşmanlıkla bulanmış bir hayat.
İki yüzlü bir yaşam.  Kıvırtmakta dansözleri kıskandıran bir ortam..
Ne kendilerine, ne suyunu içip ekmeğini yedikleri kentine, ne ülkelerine faydaları var.
Ne de içlerinde Allah korkusu var.
Çığırtkanlıklarıyla dolu ve hayattan daha çok rezalet diyebileceğimiz rüyadalar sanki..
Uyanabilseler ah keşke o rüyadan anlayabilecekler hayatı, yaşadıkları kenti ve ülkeyi ama...
Bir geçmişte gördüğüm, yaşadığım, tanık olduğum anları şöyle gözlerimin önüne getiriyorum
Bir de bugünkü manzaraya bakıyorum da, endişeleniyorum onlar adına; "Akıl izan eyle Yarabbi" diye dua ediyorum.
Hele birde bunlar, eli kalem tutan, aydın geçinen, toplum adına fikir ürettiklerini sanan veya yönlendirme konumunda bulunan insanlar olunca, Allah'a havale etmekten başka elimden bir şey gelmemesi de kahrediyor beni.
Kardeşlerim, kendi kendileriyle yaşadıkları kavgaya veya birbirlerine karşı besledikleri kin, nefret ve düşmanlığa söz söylemek ne haddime!
Yesinler birbirlerini!
Allah yollarını açık eylesin..
Eylesin ama...
Kendileriyle birlikte başkalarına da zarar veriyorlar.
Topluma ve camialarına kötü örnek oluyorlar.
İşte benim tepkim, sitemim buna..
Diyorsun ki;
Niye kafa yoruyorsun böyle işlere.
Malzeme bu. Kalite bu.. 
Hem aklı olmayanın beyni çalışır mı?
Doğru söylüyorsun ey sevgili okur.
Benim de hiç aklım yok!
Kendini düşünmeyen iti, puştu, çakalı, arsızı, utanmazı ben niye düşünüp beynimi yorayım ki..!
***
08 EKİM 2016