1071 Malazgirt zaferiyle Anadolu kapılarının Türklere açılması tarihin dönüm noktası olduğu kadar, Türk akıncılarının gaza ruhuyla yaptıkları mücadelelerinde en önemli mihenk taşı olarak kabul edilir. Anadolu’yu yurt tutan Türk beyliklerinin kısa zamanda güç kazanarak büyümeleri ve nihayet Osmanlı sancağı altında toplanarak Bizans’ın korkulu rüyası olmaları, Avrupa’nın haçlı sürülerinde bir tedirginlik doğurmuştu.
Yıldırım Beyazıt ve Timurlenk gibi İki dev Türk şahsiyetin mücadelesi maalesef İstanbul’un fethini 40 yıl geciktirdi. Ankara savaşında talih, Timurlenk’in yüzüne gülmüş, 1402 ve takip eden 10 yıl Osmanlı devleti için bir hüzün yılına dönüşmüştü. 10 yıllık fetret devrini müteakip kısa zamanda toparlanan Osmanlı devletinin, 40 yıl sonra 1453 te Bizans surlarına dayanması ve köhne bir çağı kapatıp yeni bir çağı açması elbette Türk akıncılarının nizamı âlem için yaptığı muhteşem bir uğraştı. Türk Akıncıları Osmanlı ordusunun vurucu gücü olduğu kadar Osmanlı ordusunu zafere götüren yolun da altın bir anahtarı mesabesindeydi.
İstanbul surlarına zafer Bayrağını diken Ulubatlı Hasan Akıncıların en önde gelen yiğitlerindendi. Peygamber müjdesine istinaden 96 yaşında olmasına rağmen İstanbul surları önünde savaşarak şehit düşen Peygamber dostu Eyüp Sultan Hazretleri bir Akıncı idi.
Gönlüne düşen cihat ateşiyle Kıbrıs’ın fethine katılarak şehadet şerbetini içen Peygamberimizin (SAV) halası, hala sultan bir Akıncı idi. Milli Mücadelede Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife bacı, Halide onbaşı, Halime çavuş, Nezahat onbaşı, Emine Ayşe Aliye, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Hafız Selman birer Akıncı annelerimiz idiler. Çanakkale’de Seyyit onbaşı, Maraş’ta Sütçü İmam, Şahin Bey birer akıncı idiler. Din için, vatan için, namus için kara toprağa düşmüş milyonlarca isimsiz kahramanlarımızın her biri, birer Akıncıydılar..
Kosova’da Murat Hüdavendigar, Çaldıranda Yavuz sultan Selim Han, Niğbolu’da Yıldırım Beyazıt Han, Bizans surları önünde Fatih Sultan Mehmet Han, Macar ovalarında Kanuni Sultan Süleyman Han, Bağdat önlerinde Genç Osman, gözünü budaktan sakınmayan Akıncılarımızdı.
Çanakkale’de, Anafartalar’da, Sakarya’da, Büyük Taarruzda, Kıbrıs’ta, 15 Temmuz Feto kalkışmasında Mehmetçiğimiz, Polisimiz ve tankların önünde etten duvar ören şehitlerimiz ve gazilerimiz birer Akıncı olduklarına göre, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan da elbet Akıncı Beyimizdir.
Osmanlıyı karada ve denizde şaha kaldıran Abdülaziz Han, Osmanlı mülkünü her yönüyle imar eden Abdülhamit Han, Milli mücadeleyi başlatmak için paşaları Anadolu’ya gönderen Sultan Vahidettin Han, Köylümüzün ayağını çarıktan kurtaran Adnan Menderes, Teknolojiyi insanımızla tanıştıran Turgut Özal, Öce Ahlâk ve maneviyat diyerek Ağır sanayi hamlemizi başlatan Necmettin Erbakan, asırlar geçse de unutulmayacak Akıncı Beylerimizdir.
Yaratılmışların hizmetine koşan, komşusu açken kendisi tok yatmayan, mazlumların gariplerin haklarını koruyan, İslâm’ın sancağını en yükseklerde taşıyan, fetih sembolü Ayasofya-i Kebiri zincirlerinden kurtarıp hüzünlü 86 yılın sonunda, tekrar milletimizin ve dünya Müslümanlarının hizmetine sunan kahramanın adı Recep Tayyip Erdoğan’dı, sıfatı mücahit ve Akıncı Beyi idi. Akdeniz’i yeniden Türk gölü haline getiren, Karadeniz’de 320 Milyar metreküp gaz rezervi bulan, Akdeniz de petrol veya gaz bulmaya ramak kalan Tayyip Bey Akıncıdır. Leş bulmuş sırtlanlar gibi Akdeniz’e üşüşen haçlı sürülerine meydanı boş bırakmayan ve ölümüne mücadele vererek gaz ve petrol arama çalışmalarını Fatih, Kanuni, Oruç reis, Yavuz ve Barbaros Hayrettin paşa ile sürdüren Tayyip Bey ve arkadaşları birer akıncıdır.
7 düvel dediğimiz Haçlı sürülerinin Akdeniz’de Yunan Palikaryalarını öne sürerek, petrol ve gaz hırsızlığı yapmak istemelerine fırsat vermeyen ve ‘’bedel ödemeye hazır olanlar gelsin’’ diye haykıran Tayyip Bey, elbet günümüzün Akıncı Beyidir. Haçlı sürülerinin karşısına çelik bir kale gibi dikilip ‘’biriniz değil topunuz birden gelin, daha bir asır önce Anadolu’yu perişan halde terk etmek zorunda kalanların sahte kabadayılıkları, mezarlıktan ıslık çalarak geçen korkakların tavrından başka bir şey değildir’’ diyen, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan inananların Akıncı Beyi’dir.
‘’Bu toprakların altında biz varız, üstünde de biz varız. Bin yıldır bu topraklarda karşılaştığımız bütün badirelerden Malazgirt ruhuyla kurtulduk. Çanakkale’yi geçilmez yapan da bu ruhtu. İstiklal harbimizde bu ruhla savaştık ve Allah’ımızın izniyle galip geldik. 15 Temmuz destanını da bu ruhla yazdık’’ diyen Devlet Başkanımız Tayyip Erdoğan şanlı bir akıncıdır.
Galip olarak oturduğumuz Lozan masasından Balkanları, Irak’ın ve Suriye’nin yarısını, Ege ve Akdeniz deki yüzlerce adamızı bırakarak hezimetle kalktıkları halde, utanmadan ve sıkılmadan halâ Lozan zaferdir, Lozan Türkiye’nin tapusudur diyebilen sahte vatanseverlere, sahte kahramanlara; ‘’Lozan tekrar masaya yatırılmalıdır’’ diyerek dikkat çeken Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan elbet kahraman Türk milletinin, kahraman bir Akıncı Beyidir.
Osmanlı ecdadımızın karşısına hiçbir zaman tek devlet halinde çıkamayan haçlı sürüleri şimdi Akdeniz’de yine kendileri gibi ciğeri beş para etmez Yunan palikaryalarını öne sürerek, İngiliz, Fransız, Amerikan Rus, Siyonist İsrail ve bir kısım satılmış Arap kavimleri koalisyonuyla eşkıyalık yapmak istiyorlar. Ne diyelim? Gelecekleri varsa görecekleri de vardır.
Ne demiş atalarımız; ‘’İstiyorsan sulhu salâh, hazır ol cenge’’ biz hazırız…
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik,
Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi ‘’ilerle!’’/
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle