Şüyuu vukuundan beter” diye bir söz vardır. Şu anda ülkemiz ve bütün dünyada korona virüs üzerinden yaşadıklarımızı özetleyen bir söz.
Toplumları, devletleri esir almak için neden silah veya güç kullanılır ki? O kadar harcama yapmaya gerek yok. Masrafsız, zahmetsiz ve tehlikesiz bir yöntem. “Şüyuu vukuunu” aşan yaygara yöntemi atom bombasından etkili olduğu ortada.
İnsanın en büyük zaafı gizem, bilinmezlik, belirsizliktir. İnsan bilmediğinin esiri olur. İnsan belirsizlikte çıkış yolunu bulmaz. Çaresizliğe düşer. İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Bilmediğinden korkar.
İnsanlık tarihinin en etkili silahı o nedenle bilgiye sahip olmak ve bir o kadarda bilgiyi saklamaktır.
Bir insanın diğer insandan farkı bilgi düzeyidir.
Bu kural toplumlar içinde, devletler içinde de geçerlidir. Bugün devletlerin gücü her ne kadar teknolojik üstünlükleri ekonomik gelişmişlikleri ile ölçülse de bu bilgiye sahip olmalarının meyvesinden ibarettir.
Devletlerin olmazsa olmazı istihbarat teşkilatlarıdır. İstihbarat teşkilatı olmadan devletlerin varlığından söz etmek imkânsızdır. Adı devlet olmaz çünkü. İstihbarat dediğiniz şey ise bilgi toplamaktır. Bilgiye ulaşmaktır. Çünkü çevrenizde olup bitenlerden haberdar olmazsanız tehlikelerden kurtulamazsınız. Güvenliğinizi sağlayamazsınız.
Bir taraftan çevrenizde olup bitenlerin bilgisine sahip olacaksınız bir taraftan elinizdeki bilgileri koruyacaksınız.
Bugün insanlar ve toplumlar ortak bilgi paylaşımı ile varlığını sürdürür. Topluluklar dağılmasın ve yönetilmeleri rahat olsun diye belirli bilgi havuzlarından beslenmeleri sağlanır. Farklı bilgi havuzlarından su içmeleri istenmez. Bilgi davarcıkları sadece o toplulukları ayakta tutacak düzeyde tutulur.
Bugün tarikatların, cemaatlerin, ideolojilerin, siyasi oluşumların, akımların temeli bilginin sınırlandırılarak kullanımı ile sınırlıdır. O nedenle diğerine düşman psikolojisi körüklenir.
Bugün Çin’de başlayıp bütün dünyaya yayılan korona virüsü gerçeğinin ne olduğunu kimse bilmiyor. Ülkelerde bunu tespit edecek kitler yok. Bu virüsün zaten insan vücudunun normalinde olup olmadığı konusunda bilgi verilmiyor.
Bilimsel dil dedikleri batı jargonları ile daha da gizemli hale getiriliyor. Oysa insan vücudunun varlığı ve sağlığı bünyesinde barındırdığı milyarlarca yaşayan bakteriler ve virüslerin varlığının dengesi ile mümkündür. Bu konuşulmaz.
Bütün bilgiler tek kaynaktan yönetiliyor. İstenilen şekilde yönlendirilebiliyor. Tek bir hastadan yola çıkılarak bütün ülke karantinaya alınıyor. Bütün dünya tedirgin edilebiliyor. Bir taraftan korkunç bir virüs algısı yayılıyor, bir taraftan teşhisleri konusu havada bırakılıyor. Bütün insanlık tedirginlik içine sokulabiliyor.
Oysa bu bakteri ve virüslerin insana zararı bağışıklık siteminin zayıflaması ile doğru orantılı olduğu ortadadır. Belli koşullarda grip ve nezle gibi insanda görülen durumlar. Eğer bundan farklı bir şey söz konusu ise o takdirde biyolojik silahtan söz etmek gerekir.
Bugün öyle gözüküyor ki bütün bir yapının elinde sakladığı bilgileri kullanarak korku imparatorluğu denemeleri yapıyor. İnsanlığı sürü psikoloji ile algılarla yönetmenin peşinde.
Bundan böyle dünya bilginin gizemini kullanarak bilgisizlik-belirsizlik-korku üçgenini kullanarak yönetilmek istenecek. Bu denklem öyle görülüyor ki süper devletleri de esir alabilecek güçtedir.
Ne diyelim. Korku İmparatorluğu hayırlı olsun.
Nasıl bir korkudur ki? Suriye’yi, İdlip’i, Libya’yı, ekonomiyi unuttuk. Gündemimizde sadece korona var. Koronanın kornası kulaklarımızı sağır edecek bu gidişle.
Kalın sağlıcakla…