Nesi yanlıştı Andımızın?
Türküm, doğruyum, çalışkanım..
Vatandaşlık bağı ile bu Cumhuriyet’e bağlı olan herkesi Türk olarak kabul etmiyor muyuz?.. “Türk” kelimesini hem gururla hem de aidiyet anlamında kapsayıcı bir şekilde kullanmıyor muyuz? “Türk” kelimesinden, “Türküm” denmesinden ırkçılık mı çıkar, faşist kuşak mı yaratılır, nedir?
İlköğretim çocuklarının “Türküm, doğruyum, çalışkanım” demesinin nesi yanlıştı ki, “doğruluk ve çalışkanlıktan” nem kapılmayacağına göre andın ilk mısrasındaki zararlı(!!!) kelime Türk mü?
“İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir.”
Bu dizenin nesi vardı?..
Biz öğüt vermiyor muyuz küçüklere; büyüklerine saygılı ol, küçüklerini ezme, koru diye.
Bir insanın yurdunu, milletini sevmesi; bu bilincin aşılanması kötü müdür?..
Ulusunu ve yurdunu sevmeyen, o benliği küçük yaşlarda almayan, bu tip değerleri önemsemeyen kuşaklar yetiştiğini düşünün; “dış güçler ve iç güçler”in her zaman saldırıda bulunduğu bu güzel ülkeyi hangi ruh ile müdafaa edebileceksiniz?
Andımızdaki bu dizenin nesi ve neresi yanlış idi?..
“Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene !”
Eyvah ki eyvah… İşte bu kısımda hem “Atatürk” geçiyor, hem yine “Türküm” kelimesi.
Bundan mı kaldırılmıştı andımız?
Ülkümüz yükselmek, ileri gitmek olmasın mı?..
Yapay zeka, koşan robotlar, Mars’a yolculuk gibi çığır açan bir yolda ilerlerken bilim ve Batı….
Biz Afganistan mı olma yolunda gideceğiz ki, andımızın bu kısmının nesi kötüydü?..
Büyük Atatürk açmadı mı bize aydınlanma yolunu ve hedef göstermedi mi çağdaş muasır medeniyetler seviyesini; ulaşmamız için?..
Böyle bir hedef olmasın mı?..
Andımızın “varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene” kısmına mı takılmıştı kafalar da ondan mı kaldırılmıştı andımız?..
“Türk” kelimesinden ırkçılık da çıkmaz, faşistlikte..
Ancak onur duyulur.
“Varlığımız Türk varlığına armağan olsun”
Olmasın mı?..
O zaman bu topraklar için her gün şehit olan asker, polisimiz ne olacak?..
“Şehitler ölmez vatan bölünmez” ile “varlığım Türk varlığına armağan olsun” zaten aynı paydada buluşmuyor mu?
Neden kaldırılmıştı andımız?..
1933’den itibaren uygulanan andımızın kaldırılmasında “Atatürk” alerjisi yok muydu asıl?
Peki hep altı çiziliyor ya, yargının siyasallaşması ne kadar kötü ve yanlış ise; siyasetin de yargısallaşması o kadar tehlikelidir diye.
Danıştay 8.Ceza Dairesi “Öğrenci Andı”nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etti diye Danıştay’a akıl almaz ve hakaret düzeyine ulaşır şekilde saldırılar neden?..
Hani yargının kararına saygı duyulmak gerekiyordu beğenseniz de beğenmeseniz de.
Peki nerde böyle bir saygı?
Demiş ki biri “Danıştay’ın kararı millet iradesine aykırı”
Yargı, Türk milleti adına karar vermiyor mu; kararlarına bunu bile ifade etmiyor mu; “andımız”ı kaldırırken gerçekten “millet iradesi” mi vardı, yoksa siyasi irade mi?..
Peki siyasi iradenin kararını denetleme görevi yargıda değil mi?..
Tamam Türkiye’de sistem değişti, ama yargı, yürütme, yasama arasındaki çizgiler kalkmadı.
İdari işlem ve eylemler yargı denetiminde ise, Danıştay’ın kararına “millet iradesine aykırı” diyemezsiniz…
Ne diyor Danıştay gerekçesinde:
“İdari istikrar oluşturacak biçimde çok uzun zamandır bütün devlet okullarında ve hatta özel okullarda genç nesillerin anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini güçlendiren ve öğrencilerde değer oluşumuna katkı sunan ve her sabah ders başlamadan önce okutulması şeklinde uygulanan öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklıdır. Aksi tutum, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.”
Genç nesillerin anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini güçlendiren….
Öğrencilerde değer oluşumuna katkı sunan….
NESİ YANLIŞTI Kİ BUNUN?..
Av. M. Alp KAAN
Yorumlar