Evet... Hızlı, hızlı olduğu kadar da karmaşık ve bir o kadar da dolaşık olaylar silsilesi yaşıyoruz. Olayların ana merkezi Ortadoğu. Ortadoğu dünyanın yaşam merkezi. Ama 100 yılı aşan bir süredir yaşanmaz hale getirilen yer. Daha uzun yıllarda kargaşa, kaos, kıyam ve kıyımların devam edeceği görülüyor.
Biz dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da olup bitenlere nasıl bakacağımızı çok iyi bilmek zorundayız. Aynada oynatılanlara ve aynada gördüklerimize inanarak hüküm verir, tavır koyar, hareket edersek ham hayalden ve sonrasında kabustan başka bir şey göremeyiz. Aynada gördüğümüz arkası boş bir görüntüden ibaret sadece görülmesi istenen yansımadır.
Son zamanlarda bir anda 3. Dünya Savaşını ateşleyen bir hava sergileyen olaylar zinciri gibi algılama çok kolay. Bir anda bir suikast ile bunu Kasım Süleymani’nin infazında gördük.
Geçen hafta sonu “Ortadoğu Kazanı” başlığı ile kaleme aldığımız yazıda işaret ettiğimiz gibi gelişiyor gidişat. Suikasti doğru okumak gerekir. Bu suikast İran derin devleti ile ABD derin devletinin zımmi ittifakının eseridir sözümüzü tekrarlayalım.
Bu durumu daha da ileri götüreyim İran diye bir yer İran derin devleti diye bir gerçekte yok. Bizim karşımıza bir yüz yıldır İran diye bir devlet aynada çıkarılıyor. Öyle İran diye tarihi kadim geleneksel bir devlet de yok. Ortadoğu’da kendi kimlikleri ile var olmayı beceremeyen içinde ayrı ruhu barındıran ama ana stratejisi kaos kargaşa olan bir yapı var. Bu yapı ne bizim karşımıza ne dünyanın karşısına gerçek kimliği ile çıkmaz.
Aslında bugün İran gibi, ABD gibi, Rusya gibi, hatta bazen Türkiye, bazen İngiliz, bazen Çin, bazen başka kılıfta karşımıza çıkması bizi yanılmamalıdır.
Dünya uzun süredir bu aynalar gerçeğinde zaten 3. Dünya savaşını yaşıyor. Sadece Ortadoğu’da değil bütün dünyada yaşıyor. Sadece adı konulmuş değil.
Ama bu “canbaza bak” formatında yaşanıyor. Dedik ya Kasım Süleymani suikasti sonrası ABD-İran arasında ki orta oyunu da bu formatta bir savaşın göstergesidir.
Satır araları hep dikkatimi çeker. ABD’nin Süleymani suikastinden sonra İran’ın misillemesine karşılık kullandığı savunma tehdidindeki 52 tarihi ve kültürel noktayı vurma vurgusuna takıldım. Neden stratejik noktalar değil de bu mekanlar? Bu mekanların listesini bilmiyorum. Ama neden buraları?
İşte bu noktada yine İran derin yapısı aklıma geldi. Ortak paylaşım grubumuzda ABD’nin imha ile tehdit ettiği kültürel ve tarihi mekanlar konusunda bir dostumuz dikkatimi çeken bu ayrıntı ile ilgili farklı yorumlayabileceğimiz bilgileri aktarınca anlaşıldı.
Dediğim gibi İran ve pers gerçeği diye bir şey yok. İran denilen yer Pers İmparatorluğunun dağıldığı 2500 yıl önce bitmiştir. Birileri bizi fars figürü ile korkutmaktan hoşlanıyor. 1500 yılı aşkın süredir de farklı ve özellikle Türk hanedanlarının yönetim merkezi olmuş dolayısıyla Türk-İslam eserleri ve kültürel birikimlerinin yeşerdiği yerdir İran denilen yer.. Aslında ABD’nin vuracağı tehdidini savurduğu kültürel varlıkların büyük bölümü Türk eserleridir.
Bu listeyi ABD’ye kim vermiştir? Kimin aklına gelir? İşte bugün İran’a hakim olan derin yapı kimin elindeyse onların işine gelir. Dediğim gibi Ortadoğu’da kimliği ile hareket edemeyen ama bukalemun gibi her kılıfa girebilen... Kum, İsfahan, Tahran’ın İslam’dan sonrası iyi irdelenmedikçe aynaya yansıyanlar bizi yanıltmaya devam eder.
Haa.. birde İngilizin etkisi...
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun...