Bizim şehrin güzel insanları arasındaki Ahmet Aydemir aradı.
Mesleğin kıdemli, benim de Ekrem Balıbek, Reşit Kıpçak, Fikri Özakbaş, Nejat Akpınar üstatlar kadar değer verdiğim isimlerinden biridir kendisi.
Sadece gazeteciliğe değil, şehrin sporuna da hizmeti vardır Ahmet abinin.
Bugüne değin bırakın bir Allah'ın kulunu, karıncayı incittiğine şahit olmadım.
Hem gazetecilik, hem siyaset tecrübesi olması hasebiyle vatandaşla iç içedir.
Derdini dinlediği insanlara derman olmak için didinir, çalmadık kapı bırakmaz.
Çerkes inadı denilse de bunun adına, çok mu çoook duygusaldır, tıpki benim gibi.
Dayanamaz!
★
Geçenlerde şekerin dozunu biraz kaçırdığı için bir süreliğine bakıma alındığı hastanedeki odasına Doğan Alparslan, Hilmi Duyar'la gittiğimizde, milletvekili olan kızı Mutlu Aydemir kardeşimize biz meslektaşlarıyla ilgili duygu ve düşüncelerini aktarırken, kendisiyle beraber benim de gözlerimi sulandırmıştı!
İşte öylesine duygusalız biz!
★
Aklıma gelmişken şunu hemen not düşeyim ki, aklınızın bir kenarında tutun;
Duygusal insandan hiç korkmayın!
Size asla/kata zarar gelmez öylesinden.
Tek zarar verdiği/verebildiği insan kendisidir çünkü!
Bunu hatırlattım diye de bile bile üzerlerine gidip kırmayın hassas insanları.
★
Konuyu daha fazla duygusala bağlamadan Ahmet abi niçin aramış beni, onu anlatayım hemen.
Bugünün sabahında gazetecilerle kahvaltıda buluşan Vali Hasan Şıldak'a, öğleden sonra "hayırlı olsun" ziyaretine gittiğini hatırlatarak girdi mevzuya.
Vali beyin özel kalemdeki görevlilere verdiği talimat dikkatini çekince gazetecilik refleksiyle konunun üzerine atlamış ve neler olup bittiğini öğrenmiş.
Devamını aklımda kaldığınca aktarayım.
★
Vali bey esnaf ziyaretleri sırasında bir eczanenin önünde bitkin halde bekleyen yaşlı amcayla ayak üstü sohbet ediyor.
Kimsin, nerelisin faslından sonra sn. Şıldak, 80 yaşlarındaki vatandaşa herhangi bir derdi olup olmadığını soruyor.
Amcamız karşısındaki kişinin Vali olduğundan bihaber, kendini ayakta tutan ilaçlara ödediği parayı kimi vakitlerde karşılamakta zorlandığını ifade etmiş.
Bigadiçli amcamızın adını, adresini almış vali bey.
Tabi yine 'ben Valiyim' dememiş vatandaşa.
Makama dönüşte de özel kalemine; "Bigadiç Kaymakamlığını arayın, bu amcanın adını adresini verin. Yaşamı boyunca bütün ihtiyaçları karşılansın." talimatını vermiş.
★
İşte bunlara şahit olup, konunun özünü öğrendiğinde Ahmet Abi, duygulanıp dökülen gözyaşlarına hakim olamıyor.
Ta başta dedim ya
Bilirim, dayanamaz, ağlar.
Dökülen yaşlar taa yüreğinin derinliklerinden gelir!
Sonrasında Ahmet Abi, "hayırlı olsun"a gittiği sayın valiye, aktardığına göre, aynen şöyle demiş:
-"Biz de garibanlıktan geldik. Yokluk, nedir biliriz. Bu konu benim için yeterli. Balıkesir valisini, devlet adamını buldu. Benim size bundan sonra başka hiç bir şey söylememe gerek yok. Ben notumu verdim. Devlet adamlığı budur. Allah işlerinizi kolaylaştırsın sayım valim.."
★
Bunları benimle paylaşırken heyecanlı olduğu kadar sesi her zamanki gibi kulağıma değil, sanki yüreğime hitap ediyordu.
..ve şuna da ekledi:
-" Aziz dostum Süleyman Soylu'ya da Balıkesir'e böyle bir vali gönderdiği için, dün göreve başlayıp bugün esnafı dolaşan, yolda karşılaştığı vatandaşının derdini dinleyen, milletine saygılı insan gönderdiği için binlerce kez teşekkür ederim.."
İşte böylesine duygusal, böylesine güzel ve nahif insandır benim Ahmet abim.
★
Kardeşlerim,
Yeni Türkiye diye boşuna demiyoruz biz.
Nereden nerelere geldik son 18 yılda.
Eski Türkiye'de tek bir Recep Yazıcıoğlu vardı.
Devletin temsilcisi nasıl olması gerektiği söz konusu olduğunda hemen herkes, elim bir trafik kazası sonucu kaybettiğimiz rahmetli Yazıcıoğlu'nu örnek gösterdi bir tek.
Şimdi öyle mi?
81 il ve 922 ilçede birer tane Recep Yazıcıoğlu var!
★
Sözün özü;
Devletin milleti yönetmesinden, milletin millet için devleti yönettiği döneme geçilince millet-devlet bütünleşmesi gerçekleşti.
Eski Türkiye'de, insanları maiyetindekiler gibi emir eri gören devlet adamları, yeniden milletin hizmetkarı olduklarını hatırladı.
★
Halkın valisine selam ederim.
Ahmet abinin ellerinden öper, güzellik ve afiyet dilerim.
Selametle.