Hafta içi bürokrasi de görevli bir dostu ziyarete gittim. Konu döndü dolaştı yaşadığımız terör olaylarına geldi. Dostumuz askerliğini 1993 yılında Şırnak taraflarında asteğmen olarak yapmış. Hatta askerlik uzadığı için görevinin son 3 ayında ise teğmen rütbesini de takmış. Komando. Dostum ‘bölgeyi karış karış bilirim' diyor. Askerliği terörün iyice azdığı döneme rastlıyor.

Yaşadıklarından önemli bazı anekdotlar aktardı. Bölgede ciddi derecede linyit kaynakları bulunuyor. Linyit bildiğimiz kömürden farklı. Diğer linyit kömürlerini yakmaya çalıştığınızda mutlaka odunla falan tutuşturmanız gerekiyor. Şırnak'taki linyit çakmağı kaçtığınızda tutuşuyor. Uzmanlara göre bu linyitlerde petrol karışımı var.  Bölgede ciddi petrol rezervleri olduğu yönünde iddialar var.

 

Dostumun aktardığı diğer bilgilere göre o tarihlerde ABD bölgede gece çalışıyor. Kuzey Irak'a gece uçuşları yapıyorlar. Bir gecede bölgeye gecen helikopter sayısının 15-20 leri bulduğunu ifade ediyor. Bu bilgileri günlüklerine de kaydettiğini ve üstlerine de rapor ettiğini söylüyor. O sıralar da Türkiye'nin gece uçuşu yapabildiği helikopterleri yok.  Bu nedenle ABD'lileri yakından takip etme imkanı da yok. Sadece gözlemlere dayalı takibatları var.

Bu dostumun anlattıklarında ne var demeyin. Bir kenara not edin. Şimdi de 28 Şubat sürecinde görevdeyken parlamento muhabirliği dönemimde tanıştığım daha sonra da sivil hayatta dostluğumuz devam eden kurmay yarbayın anlattıklarından aktarayım.

Yarbay dostum bir dönem İncirlik'te ABD üstünde irtibat subaylığı yaptığını bildiriyor. Bir gün makamında bulunduğu sırada ABD generali kapsına geliyor. 2 kg lık pet kola bırakıyor. Çekip gidiyor. Dostum bakıyor ki içindeki kola değil. General biraz sonra geri dönüp diyor ki ‘Türkiye bunu değerlendirebilirse zengin olur'. Getirip kapının önüne koyduğu ham petrol.  Bu petrolü nerede bulduğunu anlatıyor. Kuzey Irak'ta Zaho taraflarında kırsal alanda dolaşırken bir petrol göletine rastlıyorlar. Pet kola şişesinde bulunan ham petrolü ise bu göletten dolduruyor.

Biraz da sevinçle irtibat subayı dostumuza onun için koşuyor. Diyor ki; ‘ Bu Irak tarafında varsa sizin sınır tarafında da vardır.'

Yaşadıklarını o zaman Genelkurmay'a rapor ediyor. Araştırılması talebini de iletiyor. Tabii kayıtlara geçip geçmediğini bilmiyoruz. Ama dostum olumlu veya olumsuz her hangi bir bilgi ulaşmadığını ifade ediyor. Şu bilgiyi de aktarıyor; ABD bu petrol göçlüklerinin çevresine Türkiye'den ağaçlar satın alarak dikiyor ve görünmelerini engelliyor.

 

Bugün terör olaylarının zirve yaptığı ve özyönetim adı altında şehir işgallerinin yaşandığı bölgelere baktığımızda iki ayrı dostun işaret ettiği bilgilerin kesiştiği noktalar olduğu görülecektir.Bölgede ki yer altı zenginlikleri. Çatışmalar ağırlıklı Şırnak, Cizre, Nusaybin, İdil ve Diyarbakır-Sur'da.

Şu da enteresan değil mi? Teröristler neden yer altı şehirlerini kullanıyor. Tesadüf mü? Yer altı zenginliklerine sahip olma kavgası ile yeraltı şehirlerinin karargah tutulması arasında bir ilinti var mı?.

Bölge ile irtibatı olan dostlarımız şu an çatışmaların yaşandığı bölgede yer altı zenginlikleri çok yüksek olduğu bilgisini veriyor. Hatta bu bölgede bulunan petrol rezervlerinin en az 500 milyar doların üzerinde olduğuna işaret ediyor. Hatta petrol ile birlikte petrol kadar değerli yeraltı su kaynaklarının da bölgede olduğu düşünülürse bugün içte ve dışta yaşadığımız olayların nedenlerini daha iyi anlarız. ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın açmaya çalıştığı ve birçok yayınlanan haritada da açıkça görülen Kürt koridorunun altında ki gerçek daha iyi görülür. Buna Kürt koridoru da denmemeli aslında. Çünkü Kürtlerle ilgisi yok.

Fakat özellikle terör olaylarının yaşandığı bölgede petrol arama ve işletme konusunda 28 Şubat öncesi hangi hükümet gizlice hangi ülkeye bu hakkı verdi? Bu sorunun cevabı bilinirse bugün özyönetim ilan edilen yerlerde ki direnişte rahatlıkla çözülür.

Duyumlara göre 28 Şubat öncesi hükümetlerin peşkeş çektiği bu imtiyaz gereği sözü edilen ülke bu hakkını kullanmaya kalkmış. Türkiye ise bütün kurumları ile bu hakkı vermek istemiyor. Şu an bölgede yaşanan çatışmaların bir nedeni de ondan. Sizin anlayacağınız bu ülkeler taşeron kullanıyorlar.  Selahattin Demirtaş'a da sormak gerekiyor. Bu işten bilgisi var mı? Hatta böyle bir taşeronluk teklifi kendisine de gelmiş mi?

Şu ayrıntıyı da dikkatlerinize sunayım. Geçen günler de Cizre'de bir bina içinde 70'in üzerinde terörist etkisiz hale getirilmişti. Sonra bu sayı hem azaltıldı, hem de üstü örtüldü. Sağlam bilgi alan kaynaklara göre olay doğru. İçlerinde 4 ayrı ülkeye ait 39 ajanda var. Dikkat ederseniz Cizre ile birlikte Sur'da da İdil'de de Nusaybin'de yabancı istihbaratların elemanları ele geçiriliyor. Bu olayların Kürtler'le ilgisi hatta PKK ile ilgisi yok. PKK'nın Kürt kimliğini kullanarak tam bir taşeronluğu var.